Kendini Nattawin diye tanıtan bu genç adam ile tüm yol boyunca beraber seyahat etmiştim. Kendisi sürekli yeni bir şeyler anlatıyor, ben ise sadece dinliyordum. Normalde fazla konuşan insanları sevmezdim ama bu adamın ayrı bir havası vardı ister istemez kendinizi dinlerken buluyordunuz.
Sadece konuşmakla kalmayıp, bir de bir sürü abur cubur yerdirtmişti -zorla-
Hayatımda hiç bu kadar tatlı şey yediğimi hatırlamıyorum.İneceğim istasyona geldiğimizde, onunda aynı yerde ineceğini anlamıştım. Bu tesadüf yüzünde gülücükler açmasına neden olmuştu genç adamın. Açıkçası bu durum karşısında bende şaşırmadan edememiştim. Vedalaşıp yanından uzaklaşırken, arkamdan bağırmıştı.
"TEKRAR KARŞILACAĞIMIZI HİSSEDİYORUM YAŞLI ADAM"
Cevap vermeden uzaklaşmıştım ama içimde bir yerlerde bunun olmasını istiyordum. Beni alacak olan araç gelene kadar bu düşünce oylamıştı beni. Nattawin.. kedileri ne kadar sevdiğini anlatırken bile gözleri parlayan, gülüşü yüzünden eksik olmayan, enerjisi ile içinizi ısıtacak bir adam.
Ailem kalmam için bir ev kiralamıştı. Ev konforlu ve oldukça lükstü ama açıkçası umurumda değildi. Geldiğim gibi ilk işim gitarımı kontrol etmek olmuştu. Şayet bu süreci aşacaksam, gitarım olmadan yapamazdım. Gitar çalmak benim için bir hobi değil, yaşam biçimiydi. O da severdi gitar çalışımı.. beni havalı gösterdiğini söylerdi.
Gitarı tutan parmaklarım titremeye başlamıştı. Bir süre gözlerimi kapatıp, güzel yüzünün zihnimde canlanmasına izin verdim. Bu içinde bulunduğum durumu daha da kötüleşmesine neden olmuştu. Ayakta kalabilmek için tutunacak bir şey aramıştım, ama bulamayınca olduğum yere çökmüştüm.
Aradan günler ya da haftalar geçti. Bu süre içinde yaptığım tek yaptığım şey tüm gün gitar çalmak. Yemek yemeği ihmal etmiyordum çünkü bunu yaparsam annemin üzüleceğini biliyordum. Burada yaşayan bir kaç arkadaşım vardı ve benle bir çok kez iletişime geçmeye çalıştılar. Hepsini geri çevirdim çünkü henüz kimse ile konuşmak istemiyordum. Ama lay aralarında en inatçı olanıydı çünkü yaşadığım şeylerin farkında olan bir o vardı.
Beni bir kaç gün önce aramış, simdi ise kapımda bekliyordu. Gitarımı kenara bırakıp, bir süredir ısrarla çalınan kapıyı açtım. Beklediğim kişiden başkası değildi. Gelen kişi laydi.
"Tanrım biraz daha geç açsaydın o kapıyı gitarını kafanda parçalardım"
"Denemek ister misin?"
"Benimle alay etme mile"
Omuzlarımı sirkeleyerek, onu içeri davet ettim. Giyiniş tarzına bakarsak kesinlikle beni dışarıya çıkarmak için gelmişti.
"Boşuna geldin"
"Hım?"
"Seninle gelmeyeceğim"
"Paşa paşa geleceksin yoksa anneni ararım"
"Şerefsizlik yapma"
"Bu yaşında annenden korkuyorsun utanmalısın mile phakphum"
"Buraya beni kızdırmaya mı geldin?"
"Hadi ama buraya geleli baya bir zaman geçti. Sana süre tanıyayım, biraz kafanı dinle dedim ama yeter bu kadar mazeret yok geliyorsun"
Gözlerindeki kararlılığı görüyordum. Lay aklına koyduysa onu yapmadan peşinizi bırakmazdı. Daha fazla diretme gereği duymadan, teslim olmuştum.
Hazırlanmama biraz zaman tanıyıp ardından yola koyulmuştuk. İçmemiz gerektiğini söyleyip, bizi bir bara getirmişti. Dediğine göre bir erkek acı çekiyorsa alkol ona ilaç gibi gelirmiş. Beni iyileştirmeye mi yoksa daha kötü bir hale mi getirmeye çalışıyordu kararsız kalmıştım.
Mor ve hafif pembe tonlarında olan bar tabelasına bir bakış attıktan sonra içeriye doğru yol aldım. Barda ağır bir koku ya da aşırı absürt görüntülere neden olacak şeyler yoktu. Oldukça şık bir mekana benziyordu. Tabi ilgimi çeken şeyler bunların hepsinden daha uzaktı.
Siyah gömleğinin kollarını yukarıya doğru kırmış, bir kaç açık düğmesinin açıkta bıraktığı teni ile parlak gülücükler saçan genç adam. Evet, bu trende karşılaştığı kişiydi. Şuan daha farklı bir havası vardı, daha özgüvenliydi. Genelde kimseyi bu kadar incelemezdim ama bu genç adam bunu yapmama sebebiyet veriyordu. Bu fark eden lay bana dönmüştü.
"Ah, oldukça iyi görünüyor değil mi? Apo nattawin bu barda aşırı popüler birisi yaptığı kokteylerini içersen daha da ilgini çekeceğine eminim. Bu yüzden seni buraya getirdim."
Kokteylere uzun zamandan beri bir ilgim olduğu doğrudur. Ama böyle bir durumda bu kişi farklı biri olsaydı umurunda bile olmazdı. Apo nattawin demişti değil mi? Neden apo değilde nattawin dememi istediğini merak etmiştim.
Lay'in bakışları ona seslenen bir kaç kişi ile onlara dönmüştü. Büyük ihtimalle onların yanına gidecekti. Bunun için alınmaz ya da gücenmezdim. O da bunu biliyor olmalıydı. Bakışları tekrar bana dönünce, konuşmaya başladı.
"İstersen seni onlarla tanıştırabilrim ama isyeceğini sanmıyorum. Bu yüzden sen bir şeyler sipariş et kendin için ben hemen geliyorum"
Başımla onaylayarak, gidişini izledim. Nedensizce bu beni rahatlamıştı. Apo ve lay ile aynı ortamda bulunma düşüncesi o an için gerici gelmişti. Daha fazla oyalanmadan, kendini işine fazla kaptırmış olan genç adamın yanına gittim. Oraya gider gitmez Bakışları beni bulmuştu. Yüzünde beni görmesi ile daha da büyüyen gülümsemesi, mutluluğunu ele veriyordu.
"Sana demiştim yaşlı adam tekrar karşılaşacağız diye"
"Haklı çıktın apo"
"Oh, ilk ismimi öğrenmişsin ama hala nattawin demeni tercih ederim "
"Peki sana neden öyle seslenmemi istiyorsun?"
"Bana büyükannemi hatırlatıyorsun. O da her zaman benim ruhum yaşlanmış ben yaşlansam kaç yazar tarzı şeyler derdi. Ha bi de sürekli azarlarken nattawin diye hitap ederdi."
Çok garip bir şekilde tanıştığınız ve tesadüfen karşılaştığınız kişinin, büyük bir ciddilik ile böyle sözler söylemesi aşırı komik duruyordu. Farkında olmadan gülmeme neden olmuştu bu durum.
"Demek yüz kasların gülmeni de sağlayabiliyormuş"
"Bunun nedeni senin tuhaf biri olman"
Bar tezgahının üzerine ellerini koyarak, hafifçe bana eğilerek konuştu.
"Pekala o zaman sana benden daha tuhaf olan bir kokteyl yapacağım. Hazırla kendini Mile aklını başından alacağım"
Bölüm biraz farklı olmuş gibi geldi. Sürekli olan tesadüflerden hoşlanmam ama mileapo gerçekten tesadüflerin eseri bu yüzden normal karşılıyorum. Lütfen yorum yapın çünkü henüz hiç yorum yok 🥲

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TON SOURIRE |MİLEAPO
Hayran Kurguyüreğin acı içindeyken sevmeyi istemek bencillik mi olur?