36- Misafir

22.6K 1.8K 1.3K
                                    

Medya: Parla

Keyifli okumalar...

Kulağımdaki telefonu omuzum ve başım arasında sıkıştırırken karşı hatta konuşan kızı dinledim. Çayları koyarken dinlediğimi belirten bir mırıltı çıkarttım ve Kartal için kahveden bir buçuk kaşık kadar kupaya koydum. Paşam çay içmiyordu mâlum.

"Anladım, merak etme abin bir şey diyemez" dediğimde ikna olmadığını belirten mırıltılar çıkarttı.

"Şimdi siz abimle ortaksınız öyle mi?" diye sordu. "Evet Ada" dedim. "Kafeyi yönetiyoruz beraber, benim adıma hesabına para gelirse bil ki abinden gelmiştir yani"

"Anladım Kunt abi" dediğinde gülümsedim. "Abimin küp şeker çalmaktan maaş almaya geçiş yapması beni gerçekten mutlu etti"

Söyledikleri beni güldürürken Ada ile kısa bir konuşma sonunda telefonu kapatmıştım.

Kartalı zar zor ikna edip kız kardeşinin hesabına para göndermeue başlamıştım, onun kız kardeşi benimde kardeşimdi. Ama Kartal gurur yaptığı için ve rencide olduğunu söylediği için onun adına gidiyor gibi söylemiştim. Zaten yanlışta sayılmazdı Mahzenin geliri onundu ve mekan iyi iş yapıyordu.

Çayları ve benimkinin kahvesini tepsiye koyup salona doğru ilerledim. Hepsi koyu bir sohbetin içindeydi, çayları dağıttıktan sonra Kartal'ın önünde durup kahveyi uzattım. Bana baktı, dudakları kıvrılırken muhabetten bir kaç saniye koparak kupasını aldı.

"Tuzlu mu?" diye sordu sırıtırken.

Gözlerimi devirip kendimi yanına bıraktım ve bir kolumu koltuk başlığına attım. Kafasını koluma yasladığında çayımı elimde aldım.

Gökay da tatil olduğu için bizimle birlikteydi. "Parla ve sevgilisi gelecekmiş" dedi Devrim bakışlarını telefonundan ayırıp. Ne ara yakın arkadaş olmuşlardı bilmiyordum.

"Fuck buddysi" diyerek onu düzeltti Miralay.

"Başladı yine terbiyesiz" diye homurdanan Cengize bakarak sırıttım.

"Onlar sevgili değil mi gerçekten?" dedi Gökay ona koyduğum ılık çayı rahatça içerken. Kürşat kafasını sağa sola salladı. "Ama haklarında konuşmayalım, boşverin"

"Çocuk tam pezevenk ha" dedi Miralay gülerek, Kürşat dirseği ile karnına vurunca daha çok güldü.

Kartal kafasını bana doğru çevirdiğinde muhabetten sıyrılıp ona döndüm. Boynundaki morlukları kamuflaj etmeye bile çalışmamıştı benim aksime, biraz çekindiğim için ben boğazlı siyah bir kazak ile gözükmemelerini sağlamıştım.

"Ben sütlü ve şekerli içerim, bu bok gibi olmuş" dedi elindeki kahveye bakarken. Şeker bile katmamıştım, unutuyordum hep.

"Değiştireyim mi?" diye sorduğumda dudaklarını büküp kafasını salladı. Sakince ayağa kalkıp sadece bir yudum aldığım çayı masaya bıraktım ve kahvesini alıp tekrar mutfağa ilerledim.

Dolaptan sütü çıkartırken acı kahveyi lavaboya döktüm. Hazır Kartal yokken camı araladım ve bir sigara yaktım, süt ısınırken camın yanına gidip aşağıya bakarak içmeye başladım. Hem mutfağa kokusu sinmezdi.

O sırada taksiden inen ikiliyi görmemle kaşlarımı çattım. Önden esmer tenli, uzun boylu bir çocuk indi. Arkasından Parla indiğinde bir an elini tutmak için hamle yapacak gibi oldu fakat Yavuz elini cebine soktu.

Onu bir defa mekanda görmüştüm ve çok kısa bir muhabettimiz olmuştu, zaten o görüşmemizden bir hafta sonra Parla ile görüşmeye başlamışlardı. Yavuz bir çok defa bizim ortama girmek istemişti Parla'nın dediğine göre fakat ilk defa geliyorlardı.

yara izi tacirleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin