ayak ustu bolum yazmaya calisiyorum umarim begenirsiniz
keyifli okumalar- - -
yatak odasında uyurken burnuma gelen duman kokusu uyandırdı bedenimi. beynim tehlikeli çanları çalarak hızlıca uyanmamı sağladı.
yatakta öylesine otururken etrafıma bakındım. dumandan içerisi gözükmüyordu. aldığım nefesler boğazıma tıkandığı için öksürmeye başladım.
odanın kapısı kapalı olduğu için sadece dumanlar kaplamıştı odayı.
"yangın mı?" dedim kendi kendime. uyku sersemi halimle yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm.
dirseğimin içiyle yüzümü kapatarak öksürüklerimi dindirmeye çalıştım. kapı kolunu indirip kapıyı açabilmek için ciddi bir cesaret toplamam gerekmişti.
"hyunjin!" gördüğüm manzara hiç hoş değildi. hyunjin ortalıklarda yoktu ancak evin tavanı yandığı için dökülüyordu.
içeride çok ciddi bir yangın vardı ve ben kapım kapalı olduğu için dumanlar odama gelene kadar bunu farkedememiştim.
"hyunjin, nerdesin?" yanan yerlerden sıyrılarak oturma odasına doğru yürüdüm. evin ısısı yüzünden aşırı terlemeye başladım.
dumanlar gitgide artıyor ve gözlerimi de yakıyordu. oturma odasının kapısı tamamen yanmıştı. yanık kokusu bütün bedenimi sararken yavaşça oturma odasına girdim.
hyunjin'in koltukta uyuyakaldığını zaten tahmin ediyordum ama koltukta uyuyakaldığı için yanmış bedenini görmeyi beklemiyordum.
itfaiyenin sesleri kulaklarıma dolmaya başladı. "hyunjin!" dedim çığlıklar içinde. olduğum yere çöktüm ve hyunjin'in yanmış bedenini bakarak ağlamaya başladım.
artık hayatımda hyunjin diye biri yoktu. evde aniden çıkan bir yangın onu kaybetmeme sebep olmuştu.
öksürükler içinde ağlamaya devam ederken ellerimle kapattım yüzümü. ağzımdan çıkan tek kelime "hyunjin" isminden başka bir şey değildi.
"bırakma beni, nolur bırakma."
"sadece bir kabus minho." yanımda duyduğum ses ile oraya döndüm. ateşlerin arasından hyunjin bana gülümsüyordu. "hyunjin..?" dedim sessizce.
kafamı koltukta yatan bedene çevirdim. yok olmaya başlıyordu. "sen gerçekten hyunjin misin?" diye sordum.
"değilim." dedi ve gülümsedi. "kabus görüyorsun ve ben seni ağlatmaktan nefret ediyorum. o yüzden geldim yanına."
sarılmak için ayağa kalkmaya çalıştım. ancak tanımlayamadığım bir kuvvet beni aşağıya çekti. kollarıma ve bacaklarıma baktığımdaysa yere zincirlenmiş olduğumu gördüm.
"hyunjin, bunlar ne?" masum çıkan sesimle korku dolmuş gözlerim tamamen birbirine zıttı. korkuyla çekiştirmeye çalışıp çıkmayı denedim ancak sonuç başarısızdı.
"sakin ol. kabus olduğunu anlaman için yapmam gerekiyordu."
"çöz beni."
"birazdan itfaiye ekipleri gelecek. o zamana kadar bilinçaltınla oyna ve ölmemeye çalış." dedikten sonra ortadan kayboldu.
kafayı yemek üzereydim. hyunjin kılıklı o herifin söylediği gibi sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu. yangının ortasında, karşımda bir anda tekrar beliren hyunjin'in yanık bedeni yüzünden odaklanamıyordum.
sonra aklıma geldi.
eğer bir kabustaysam uyanmayı deneyebilirdim.
gözlerimi sımsıkı kapatıp uyanmak için kendimi kandırmaya çalıştım. birkaç saniye öyle durduktan sonra etraftaki keskin duman kokusu kesilmeye başladı.
gözlerimi tekrar açtığımdaysa kendi evimde, yatak odasının tavanını izliyordum.
"tanrı aşkına gerçekten bir psikoloğa falan görünmem gerekiyor." diyerek gülmeye başladım.
artık sabrımın son noktasındaydım.
delirmek üzere olduğumu bile söyleyebilirdim. en yakın zamanda psikolog randevusu almamın vakti gelmişti.
"gördüğüm kabusların umarım bir anlamı yoktur." kafamın içindeki ses bunların gerçek olabilecek olaylar olduğunu söyleyip duruyordu.
korkuyordum. hyunjin'i kaybetmekten, onsuz kalmaktan çok korkuyordum.
"minho, ben geldim." dış kapının açılma sesini duyunca ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışa vurdum.
yataktan fırlayıp koşarak hyunjin'in yanına gittim. bir anda boynuna sımsıkı sarılmamla hyunjin dengesini koruyamayıp sendelemişti.
"hoşgeldin." dedim ağlamaklı bir sesle.
"yine mi kabus gördün?" ellerini kalçalarıma yerleştirip kucağına zıplamam için işaret verdi.
istediği gibi kucağına zıpladım ve bacaklarımı beline dolayıp kafamı boynuna gömdüm. "kabuslarımın şiddeti gittikçe artıyor, çok korkuyorum." dedim titreyen sesimle.
kolunu alttan iyice sıkılaştırıp aşağı kaymama engel oldu. boşta kalan eliyle sırtımı okşamaya başladı.
"iki hafta daha dayan. işim bittikten sonra deli gibi para kazanacağım ve sonsuza dek seninle yaşayacağım."
verdiği güven içimi sıcacık yapıyordu. sırtımı okşarken kalbimi de okşuyormuş gibi hissediyordum.
hyunjin'in her dokunuşu beni yumuşacık yapıyordu.
- - -
vay anasini hyunjin benim de sirtimi oksasa ben de yumusacik olurum hamur kıvamına gelirim valla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm lonely bc of u ≠ hyunho
Fanfiction"her gece terk ediyorsun beni kabuslarımda. günün birinde gerçekten bırakıp gidecek misin?" "daha fazla dayanamıyorum. çok üzgünüm minho." minific başlama tarihi: 09.10.2022 yayınlama tarihi: 07.11.2022 bitiş tarihi: 21.11.2022