Hala gözlerim gözlerindeydi. Ama şu büyük süprizide merak ediyordum. Bana elini uzatarak " madam benimle gelir misiniz?" Diye bir soruda bulundu. " peki gelirim" dedim bende. Merdivenlere geldiğimizde " bu sarışının gözlerinin kapanması gerek" dedi. " Ne gerek var ki şimdi böyle bir şeye?" Diye sorduğumda "Bak sarışın çok soru soruyorsun olmuyor böyle" dedi tebessümle. " iyi Tamam senin istediğin gibi olsun" dediğimde cebinden kırmızı ve siyah renklerinde bir saç bandı çıkardı. Gözlerimi kapattığında "bari merdivenlerden indikten sonra bağlasaydın gözlerimi" diyerek isyanda bulundum. "Tamam tamam geldik işte" dedi gülümseyen bir ses tonuyla. Banunun "hadi artık aç kızın gözlerinide görsün oda bu muhteşem süprizi" dediğini duydum. "Tamam tamam açıyorum ne sabırsızsınız yahu" dedi ve ellerini gözümün yanında hissettim. Gözlerim açıldığında ne diyeceğimi bilmiyordum. Çünkü bu çok güzeldi. Şu anda karşımda şarkıcı oya ve bora vardı. Gözüm açıldığı gibide melodi çalmaya başlamıştı. Bu şarkı dedim. Evet dedi. Piknikte kolyeyi verirken de çalan şarkı dedim. Aynen öyle dedi ve kulağıma yaklaşarak bizim şarkımız dedi. Şu anda çok yakınımdaydı. Nefes alış veriş seslerini duyuyordum.
Nazikçe elini uzatıp benimle dans ederimisiniz dedi. Tabi diye mırıldandım.
Sevdikçe daha güzelsin
Sevildikçe güzel
Söyle bir tanem söyle
Bizim şarkımız mutlu biterŞarkı bittiğinde herkes alkışlıyordu. Çok mutluydum evet ama aklımda hala o eli silahlı adamlar vardı. Biz furkanla bu konuyu hiç konuşmamıştık. Açıkçası çokta merak ediyordum. Kimdi onlar acaba diye düşünmeden edemiyordum. Okul çıkışında furkanla birlikte çiğköfteciye gidecektik. Ben en son çiğköftemi babamın elinden yemiştim. Onun çiğköftesinden başkasınıda fazla yememiştim bu zamana kadar bana hep dışarıdakilere pek güvenmediğini söylerdi. Bu nedenle furkan teklif ettiğinde ilk önce başka yere gidelim dedim ama merak etmememi daha önce oradan hep yediğini söyledi. Daha önceden ona bundan bahsetmiştim. Çiğköfteciye girdiğimizde iki dürüm iki ayran istemiştik. Geldiğinde furkan hemen yemeğe başladı. Öküz ya biraz yavaş ye dedim boğulacaksın. Ne yapayım ya sabahtan beri açım senin için sabahın altısından beri uyanık ve açım dedi isyanlı bir şekille. Bende Allah Allah sanki ben dedim ya diye tısladım. Hemen yumuşayıp tamam tamam senin için değer dedi son lokmasınıda yuttuktan sonra. Bense daha yarısına bile gelmemiştim. Hadi sarışın hadi daha yapacak çok işimiz var. Ne işimiz var bizim dedim. Var işte ben biliyorum yeter. Dedi sinsi bir gülümsemeyle. Öyle olsun dedim. Gülümsemesemesine karşılık vererek. Çiğköftemi bitirdiğimde furkan mustafa abi diye seslendiği adama borcumuz ne kadar usta diye sordu. Bende bu sırada çantamı koluma asarak dükkandan çıkmıştım. Furkan yanıma geldiğinde elini omzuma attı ve hazırsan gidelim sarışın dedi. Hazırım hadi gidelim bakalım dedim. Taksiye binip mustakil bir evin önünde indik. Burası neresi diye bir soruda bulundum. Babaannemin evi. Hep bana sevdiğin kızı getir derdi. Bizde yalan yok senden önce de çıktım ben. Ama hiç birini babaannemin yanına götürmedim. Sadece sen geldin sen gördün aşk. Ne diyeceğimi bilemedim. Aslında heycanlanmıştım. Furkan kapıyı tıklattı. Yaşlı ve ton ton bir nene kapıyı açtı. Furkan hemen elini öptü. Ton ton nene beni tepemden aşarı bir güzel süzdü ve furkana dönüp bu güzel kız mı diye bir soru sordu. Furkan elini omzuma atarken evet tontonum benin sarışınım bu dedi. Ton ton nene bana adını söyleyemediğim bir duyguyla bakıyordu. Bende elini öptükten sonra salona geçtik. Benim geleceğimden haberi vae olacakki bize tatlı getirdi hemen. Karnımızın tok olduğunu biliyormuş. Tatlıyı bitirdikten sonra beni birine benzettiğinş ama çıkaramadığını söyledi. Sonra bana bir soru sordu. Birden kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissettim. Tıpkı o ambulans ailemi aldığında olay yerinde hissettiğim gibi yalnız. Kızım sana sordum ama diye beni gerçek dünyaya geri çekti. Furkan öksürerek konuyu değiştirmeye çalıştı ama bem buna engel oldum. Kızım annen baban nerede ne iş yapıyorlar nasıllar diye sorusunu tekrarladığında yoklar dedim. Nasıl yani diye şaşırmış bir ifadeyle tekrar sordu. Boğazım düğümlenmişti. Gözlerim dolmuştu. Furkan gene araya girdiğinde bu sefer 3 yıl önce haberlere çıkan ve bütün ailesini kaybeden bahar işte bu bahar dedi. Ton ton nene hani şu müzik yarışmasının eğlenceli küçük kızı ha dedi. Ben evet dedim bu seferde. Ton ton nene bu sefer mahcup bir sesle kusura bakma kızım bilmiyordum. Sen küçükken televizyondan seni izlerdim ve çok beğenirdim. Bu nedenle demekki tanıdık geldin gözüme dedi. Furkan neyse artık biz kalkalım dedi. Ton ton nene peki ama bir daha beklerim. Bir sonraki gelişinizde aç gelin ama dedi gülümseyerek. Furkan olur tontonum benim dedi kadının yanaklarını sıkarak. Tekrar bir taksiye bindik fakat bu sefer bizim eve gelmiştik. Taksiden indik. Taksici Furkanı bekliyordu. Boynuna sarıldım kokusunu içime çektim. Onunda derin derin nefes alışını duyuyordum. Ayrıldığımızda yok mu bana bir öpücük dedi sırıtarak. Yaklaştım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Eve girdiğimde tarık bey televizyon izliyordu. Ayşe sultan sofrayı kuruyordu. Semra hanım ise bir dakika ya o nerede. Tarık beye dönüp semra hanımın nerede olduğunu sordum. Hoşgeldin kusura bakma görmemişim semrada yukarıda dedi. Hoşbulduk peki deyip yukarı çıktım. Odama girdiğimde önce banyoya gidip duş aldım. Daha sonra aşağı inip ayşe sultana yardım edecektim. Merdivenlere geldiğimde semra hanımın canım gelsene bi dediğini duydum. Bu kadın bana canım mı demişti. Ölecekmiydim ben la. Yoksa bu kadın bana iyi davranmazdı. Hele canım hiç demezdi. Kapısının önüne geldiğimde içeri gelsene dedi. Şaşırmıştım. Gel gel bu kadar şaşırmana gerek yok dedi. Yanına gittiğimde oturmam için yanını gösterdi. Oturduğumda sana bir müjdem var dedi. Hala şaşkın olduğum için şaşkın bir ifadeyle nedir diye sordum. Ben hamileyim deyip boynuma atladı. Ne yapacağımı bilemedim. Bende sarılmasına karşılık verdim sadece. Tarık beyin haberi varmı diye sordum. Hayır bende yeni öğrendim ne yapacağımı şaşırdım. İlk öğrenen sensin diye yanıtladı sorumu. Bugün ayşe sultanla berabar dışarıda yermisiniz diye bir soru sordu bu sefer o. Tabikide olur dedim. Ayşe sultanda hazırlandıktan sonra tarık beyin şöförü bizi restorana bıraktı. Yemekleri sipariş ettikten ayşe sultanla dertleşmeye başladık. O bana gençken geçirdiği evliliği ve pis kocasından bahsetti. Bende ailemi ve o büyük kazayı anlatnıştım. Yemekler geldikten sonra bir sessizlik olmuştu. Ayşe sultan yemekten sonra biraz gezelim mi diye bir soru sordu. Sorusuna olur diye karşılık verdim. Çıktıktan sonra sahile doğru yürümeye başladık. Ayşe sultan dondurma alalım dediğinde gülümseyerek eveet dedim. O sade almıştı ama ben karışık istemiştim. Bana yemekten sonra miden bulanmasın kızım dedi. Yok ayşe sultan bir şey olmaz. Benim midem alışkın dedim gülümseyerek. Dondurmadan sonra banklara doğru yürüdük bu seferde gerçektende yorulmultum. Ayaklarımı zorla harekete geçiriyordum. Oturduğumuz oh be diye mırıldandım. Salih amca ( tarık beyin şöförü) eşke yorulduğunuzu söyleseydiniz dedi. Olmaz öyle şey iki adımlık yol için sizi yoracak değilim ayrıca siz neden ayaktasınızki diye bir soru yönelttim salih amcaya ve okan abiye( tarık beyin koruması). Diye sordum bir yandanda yanımda yer göstererek. Salih amca ve okan abi yanımıza oturdu. Böyle daha iyiydi kesinliklede. Salih amca tarık beyin değilde babasının şöförüymüş gençgen. Okan abide nasıl tanıştıklarını anlattı. Aslında bunlar hiç iyi anlaşamazlarmış. Katıldıkları sadece bir ortamda okan abi bir sanatçının korumalığını yapıyormuş. Orada biraz atışmışlar ilk önce ama gitmelerine yakın zamanda iyi anlaşmışlar. İçeriye bir grup genç erkek sesi gelmiş. Okan abide koruması olduğu sanatçıyı korumak için bir şeyler yapmış. Sanatçı buna sinirlenmiş bağırmış falan ve kovmuş. Okan abi o ortamdan çıkmadan hemen önce tarık beyin sesini duymuş. Siz okanı kovmadınız zaten oda istifa edecekti. Çünkü bundan sonra benim korumam o demiş. Okan abi gülümsemiş. Tam o sırada arkamdan tarık beyin sesi geldi. Dışarı çıktığımızda da ona bunu hep yapmak istediğimi söyledim deyip tanışma olaylarını sonlandırdı. Semra hanım bana göz kırptı. Allah Allah bu kadında annelik duygusu biraz erkenmi başlamıştı ne dite düşünmeden edemedim. Ama dışımdan bende ona göz kırpıp gülümsedim. Önümde hiç beklemediğim bana bakarak sırıtan birni gördüm. Acaba karanlıkta yanılıyormuydum ama oydu ve hala karşımda bana sırıtıyordu. Ayşe sultan kızım ne oldu rengin soldu birden dedi. Oo oo burada dedim ve bana sus işareti yapıyordu işaret parmağını burnunun üstüne koyarak. Bakın orada dedim ve gümmm...