yağmur son bir haftadır hız kesmeden devam ediyordu bu nedenle hyuka'nın eğitimine bahçede devam edememişlerdi.
bütün bir haftayı sarayın içinde geçirmek başta sıkıcı gelse de şu an ilerledikleri kütüphane beomgyu'yu heyecanlandırıyordu. günlerini burada geçiriyor olmak huzur veriyordu. iki prens dersler ile ilgilenirken beomgyu gardını bir iki saatliğe indirebiliyordu.saraydaki en iyi adamlardan biri olmasına rağmen kitaplardan zevk alıyordu. ne kadar kişiliği tam tersi gibi dursa da zamanında eğitimden kaçıp buraya geldiği çok olmuştu. şimdi yağmur yüzünden eski dostu ile yeniden buluştuğu için sevinçliydi.
kütüphaneye girdiklerinde önlerindeki prensler kütüphanenin tam ortasında bulunan masaya ilerlerken arkadaki ikili ilk başta ikilinin oturduğu masanın arkasındaki yerlerini aldılar. bir haftadır düzenleri buydu. ilk yarım saat ayakta duruyorlardı ve bir süre sonra beomgyu yeonjun'un uzaklaşması için onay verdiğini düşünüyordu. ona göre öyleydi yani. bu yüzden yarım saat boyunca içinden saymak için hazırdı.
bu planlarını bozan ise az önce girdikleri kütüphane kapısının büyük bir gürültü ile açılması ve içeri giren üniformalı askerler oldu. beomgyu ve soobin refleks olarak ellerini kılıçlarına doğru atmışlardı bile. gelen üç askerden biri öne çıkarak soobin'in kral tarafından çağırıldığını bildirip geri çekilince gelen üç asker geldikleri gibi kayboldular.
"ne oluyor?"
"bilmiyorum, ben gelene kadar kai'ye göz kulak ol."
beommgyu arkadaşına kafasını sallayınca soobin kapıya doğru ilerleyip kütüphaneden çıktı. soobin çıkar çıkmaz kai oturduğu yerde beomgyu'ya doğru döndü. gözlerindeki endişe o kadar belli oluyordu ki beomgyu kai'nin sorduğu sorunun cevabını bilmediği için kendini kötü hissetti.
"ne oluyor? niye soobin hyungu çağırdı babam?"
"bilmiyorum..."
"hyung nasıl bilmiyorsun?"
"kai üzgünüm, öğrenir öğrenmez sana haber vereceğim eminim önemli bir şey değildir."
"nasıl emin olabiliyorsun?"
"bil-"
"kai yeter. beomgyu sana bilmediğini söyledi. önemli bir şey olsaydı eminim onu da çağırırlardı bu yüzden koruman için endişelenmeyi bırakıp dersine odaklansan iyi olur."
"ama-"
"kai" kai abisinin ona iki kere müdahale etmesi üzerine önüne dönmek zorunda kalmıştı. beomgyu bunu asla dile getirmeyecekti ama şu an yeonjun'a minnettardı. kai biraz daha soru sormaya devam etseydi ne olacağını tahmin edemiyordu.
ikili derslerine geri dönmüşken beomgyu olduğu yerde durmaya devam ediyordu. önündeki ikilinin sesleri eşliğinde bir önceki haftayı gözden geçirmeye koyulmuştu bile. soobin'in yanlış bir şey yapıp yapmadığını bulmaya çalışıyordu ama arkadaşı geçtiğimiz haftayı da örnek koruma olarak geçirmişti. bu çağrılmaya neden olacak hiçbir şey bulamayınca sıkkınlıkla nefesini dışarı bıraktı.
çok sesli nefes vermiş olmalı ki yeonjun arkasını dönüp gözünün ucuyla resmen beomgyu'ya küfür etti. beomgyu o bakıştan sadece bunu çıkarabilirdi çünkü. utana sıkıla özür dileyecekti kütüphane kapıları bir kere daha açıldı. içeri giren kişi bu kez soobinden başkası değildi. arkadaşı onlara doğru yaklaşırken beomgyu soobin'in yüz ifadesini yokluyordu.
"neden çağırmış seni babam?" kai soobin yerini alırken sabırsız olduğu her halinden belli olan sesiyle sordu.
"kai."
"susar mısın? niye çağrıldın dedim."
"önemli bir şey değil, dersinize devam edin lütfen."
"soobin bunu arkadaşın olarak değil prensin olarak soruyorum."
beomgyu kai'nin bu ses tonunu ilk defa duyuyordu. daha doğrusu ilk defa kai'nin içlerinden birine prens kartını kullandığını görüyordu. beomgyu göz ucuyla soobin'e baktığında onun da kendisi kadar şaşırdığını fark etti. ne kadar bu şaşkınlık çok anlık olsa da oradaydı.
"gerçekleşen bir kutlamada onun korumalığım yapmam istendi majesteleri."
"niye seni istemiş? hani bu krallıkta en iyi adamı beomgyu'ydu, niye sen de o değil"
"bilmiyorum majesteleri, bunu babanıza sorsanız daha iyi olur."
beomgyu şaşkınlıkla ikisi arasındaki konuşmayı dinlerken iki arkadaşının gerginliği onu da geriyordu. daha çok kai'nin takınmış olduğu bu tavır onu sinir etmişti şu an tam da choi yeonjun'un kardeşi gibiydi.
kai soobin'in son dediği şey üzerine cevap vermemiş ve önüne dönmüştü. bunu fırsat bilerek beomgyu soobin'e yaklaşarak kısık sesle konuştu:
"ne oldu tam olarak?"
"emin ol ben de anlamadım. etkinlik bir şeyler dedi benim koruman olmanı istiyorum bu etkinlik sırasında dedi. anladığım kadar bir tehditten korkuyor bu yüzden kalabalık gidecek. en iyi adamlarını topluyor gibi."
"e ben?"
"bilmiyorum beom."
kafasını sallayıp önüne dönerken neden kendisinin de çağrılmadığını düşünüyordu. madem en iyi adamlarını çağırıyor, niye beni çağırmıyor diye düşünmekle meşguldü. gitmek istediğinden değil sadece gerçekten kralın en iyi adamı olup çağrılmaması sinirini bozmuştu. derin bir nefes alıp yeniden soobin'e döndü.
"ne zamanmış bu bahsedilen etkinlik?"
"sanırım bir iki gün sonra,niye?"
beomgyu tam soobin'e cevap verecekken boğaz temizleme sesi ile çenesini kapatmak zorunda kaldı. bir soru daha sorarsa önündeki adamın en sonunda olaya dahil olacağını biliyordu. böyle de kıl bir adamdı yeonjun. böylece kütüphaneye gelirken okuyacağı için heyecanlı olduğu kitapları unutmuş onun yerine ders bitene kadar yeonjun'un ne kadar kıl ve gıcık bir adam olduğunu düşünmüştü. bugün beomgyu'yu sinirlendirecek bir şey yapmamasına rağmen son anda yine beomgyu'nun genel yeonjun nefret ağına yakalanmayı başarmıştı.
merhaba!! bir sene sonra gelen ve oldukça kısa olan bu güncelleme ile karşınızdayım. bu uzun bekleme süresi için cidden çok üzgünüm ╯︿╰ düzene sokucaz inanıyorum!!! bölüm bekliyor musunuz hala emin değilim ama umarım keyif alırsınız.biraz sacma olmus olabilir kusura bakmayın!!! ne kadar asıl planladığım şeyler dışında çoğu detayı unutsam da umarım ileride daha düzgün bölümler sizi bekliyordur. (lutfen inaniyomus gibi yapin ben de inanicam kendime umarım))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lonely boy, yeongyu
Фанфик"tek yaptığım aşık olmaktı." diye bağırdı prens, babası yanına yaklaşıp çocuğun çenesini tuttu. "hayır senin yapman gereken tek şey bu krallığı yönetmekti." tw; kesici alet, kan, ölüm.