Yıllardan ****, etrafta bir sürü çiçek usul usul sallanıyor. Sert rüzgarı tüm benlikleriyle kabul ediyorlar, boyunları bükük. Sanki geleceği görüyorlar...
Ve birden, her yer kapkaranlık oluyor. Çiçekler soluyor, sert rüzgar donuklaşıyor. Ölüm sessizliği...
Ve bunu kesen soğuk bir ses, "Sana emrimizden çıkamazsın demiştik, öyle değil mi?" bir sürü kişi konuşuyor gibi, ses etrafta yankılanıyor.
Tüm bu yokluğun ortasında sessizce bir kız cisimleniyor: ipince beli, dik göğüsleri, yeşil gözleri...
Evet, bu kız çırılçıplak ve kirli. Tamamen aciz, korunmaya muhtaç gözüküyor...
O sert gözleri, tüm durumuna rağmen gururlu ve dik duruşu... Aynen yaralı bir kurt gibi.
Asla pes etmeyeceğini belli eden o gözleriyle, sert ve otoriter bir sesle, "Ben sizin köleniz değilim!" diye bağırıyor.
Sesi çok hoş, bir harmoni gibi...
İçindeki tüm o pes etmeme duygusunu ve inatçılığı anlayabildiğiniz, ardındaki acizliğine duyulan öfkeyi saklamaya çalışan, acı dolu çığlığının her yerde yankılandığı bir harmoni...
Etrafta kısa süreli bir sessizlik oluyor. Ardından anlaşılamayan fısıltılar duyuluyor. Bir sürü kişi kendi aralarında konuşuyorlar gibi...
Zamanla fısıltılar artıyor, insanın kafasının içine girip onu kontrol etmeye başlıyormuş hissiyatı veriyor. Donuk rüzgar gittikçe hızlanıyor, hızlanıyor...
Kurumuş çiçekler bu hızlanan ölümcül rüzgarla uçuşmaya başlıyor. Tek hareketsiz olan ise cisimlenen kız...
Gözlerindeki bakış aynı.
Kalbi aynı.
Gururu aynı.
Acizliği aynı.
Hâla inatçı,
ve asla vazgeçmeyecek.
Başına ne geleceğini ise pekala biliyor.
En başından beri biliyordu...
Birden fısıltılar kesiliyor, rüzgar duruyor. Havada duran kurumuş çiçekler süzüle süzüle iniyor....
Sessizlik, bir süre devam ediyor.
Doğa bile korkunç bir şey olacağının farkındaymış gibi, susuyor...
"Köle olmayanlara merhamet göstermeyiz! Yine de bize uzun zamanlar boyunca hizmet ettin. O yüzden sana son bir şans veriyoruz, Sasha Smyth. Bize yalvarıp yeniden kölemiz olmaya karar verebilirsin, ya da hayatın boyunca o nefret ettiğin canavarlardan birisi olman için seni kutsayacağız. Sana seçim hakkın vermemizi tüm yaptığın şeylerin bir ödülü olarak dü-"
kız, birden fazla kişi konuşuyormuş gibi gelen fısıltının sözünü kesmekten hiç rahatsız olmuyormuş gibi,
"Asla!.."
fısıltılar ise sinirli,
"Hem sözümüzü kesiyorsun, hem de bu cevabı veriyorsun ha!.. Seni kutsuyoruz, Sasha Smyth. Bundan böyle, sonsuza kadar bir hayalet olacaksın. Kimse seni göremeyecek, duyamayacak, varlığından bile haberleri olmayacak. Sen ise o sırada kötülük üstüne kötülük işleyecek, onların efsanelerine konu olacak, hayatları boyunca korktukları 'şey' olacaksın! Çılgın devrimcinin sonu, en beğendiğimiz şey bu..."
O andan sonra kız yavaşça kaybolmaya başlıyor. Her yeri silikleşiyor, geriye hiçbir şey kalmıyor...
Yavaşça yarı saydam, ve sonrasında da tam saydam olurken yüzünde ilk defa korku görülüyor. Her şey için çok geç, bunu biliyor... Tamamen saydamlaşmadan önce, nefretle bağırıyor, "Öyle bir gün gelecek ki, hepinize o bozuk sisteminizi nasıl düzelttiğimi göstereceğim ve daha sonrasında öldüreceğim! Hepiniz, göreceksiniz!.."
Son cümlesine doğru sesi soluğu kesiliyor, tamamen bir hayalet oluyor. Orada var ama aynı zamanda da yok...
Olmaması gereken canlı, bilinmezliğe olan korkunun somut örneği...
Rüzgar az önce hiçbir şey olmamış gibi yeniden esmeye başlıyor, hava aydınlanıyor. Güneş tüm sıcaklığını yeryüzüne vermeye başlıyor.
Her şey sıcak ve canlı
Mutlu...
Sasha hariç.
O, soğuk ve cansız
Mutsuz...
Yok...
***
Umarım sevmişsindir!
İlk bölüm hakkında ne düşünüyorsun?
Sizce Sasha'nın başına bundan sonra ne gelecek?
Yorumlarda bekliyorummm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Devrimci
ФентезіBir lanetti bu, onu hayalet yapan. Seçim şansı yoktu, hareketlerini bile kontrol edemiyordu. Bir zamanlar nefret ettiği insanlara dönüştü, sadece öldürüyordu... Merhametsiz, iradesiz, düşüncesiz... Bunu o yapmıyordu! "Lütfen, bana yardım edin!.." Ac...