Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın sevgiler:)
"An-nem be-ni sa-na bı-rak-maz" dediğimde bunun ihtimalini düşünüyordum "Baban bırakır yani" dedi.
Kahkaha atmaya başladığında "Bı-rak-maz-lar iş-te. Has-ta-ne-ye gel-dik-ten son-ra ne ol-du?" diye sordum. Olayı doğru düzgün anlamıyorlardı ki, dört gündür neler oluyordu merak ediyordum.
Enes "Dört gün önceydi" dediğinde sinirle "Ma-sal mı an-la-tı-yor-sun? Doğ-ru düz-gün an-lat şu-nu" dedim. Karan araya girip "Sakin anlatıyorum kaldığım yerden" dediğinde yüzüm ona dönmüştü "Seni hastaneye getirdik doktorlara abisiyim dedim" göğsünü kabartarak söylediği kelimeler gülmeme sebep olmuştu. "Seni ameliyata aldılar" dediğinde "Doğ-ru-yu söy-le han-gi or-ga-nım öl-dü?"
Ağlayacak gibi söylediklerime cevap olarak "Hiçbiri" dedi. Beni sakinleştirmek için titreyen ellerimi elleri arasına aldı "Sadece burnundan ameliyat oldun" dediğinde elleri hala ellerimdeydi ve rahatlatıcıydı.
Gözlerinin içine bakarken "Gı-dık-lan-dım" dedim "Kusura bakma" derken ellerini ellerimden çekti yanlış anlamıştı " Öy-le de-ğil bur-num gı-dık-la-nı-yor" dedim ve çocukça gülümsedim gözlerini üzerimden çekmeden "Bence iyileşmeye başlamıştır o yüzden gıdıklanıyordur."
"Neyse anlatmaya devam edeyim " diyerek yerine oturdu"Ameliyattan çıktığında okul çoktan bitmişti. Sadece burnundan ilgili sıkıntı olduğu için özel odaya alındın. Annen ve baban gelmişti olayın nasıl gerçekleştiğini anlattım ve daha erken aramadığım için ailenden biri olduğunu düşündüğüm yirmi yaşlarında bi kızdan tokat yedim. Ben tokatı sindirmeye çalışırken annenle baban ve tokatçı akraban yanına geldiler çıktıklarında onlara refakatçi olmayı teklif ettim hemen kabul ettiler. Sebebini öğrendiğimdeyse çenemden vida sökülmüşçesine ağzım açık kaldı."
"Ne ol-muş?" Diye sorduğumda söylediklerini pek umursamayacaktım. "Annen iki aylık hamileymiş. Babanda annenin yanında. Tokatçı akrabanı ise umursamıyorum."diyip omuz silktiginde afallamıştım annem nasıl hamile olabilirdi? Aklım almıyordu. "Yani seni bana verdiler şansına küs." gülmeye başlamıştık. Enes yeni gelmiş gibiydi ama aslında başından beri buradaydı.
"Hiç uyu-ma-dın mı?" Diye sordum göz altları şişmişti. "Hiç" dedi "Ger-çek-ten hiç mi?" diye üstelediğimde mahçup bir ifadeye bulanarak "Bir ara gider gibi oldum ya özür dilerim."dedi.
Durdum, uzun bir süre durdum "Se-ni se-vi-yo-rum"dedim. Morarmış gözlerinde ince bir halka oluştuğunda göz bebekleri büyümüştü. Yine yanlış anlamıştı, şimdilik böyle bilse sorun olmazdı.
Sessizliği bozan Enes "Beni sevmiyor musun ? Bende hiç uyumadım ." dediğinde gözlerine baktım morarmamıştı onu alaya alarak "Se-nin göz-le-rin mo-rar-ma-mış. U-yu-ma-dı-ğı-na e-min de-ği-lim."dedim.
Hızla "Karan makyaj yaptı nasıl anlamadın? O benden çok uyudu."dediğinde bir kahkaha attım. Kapının açılmasıyla yarıda kalan kahkaham kayıplara karışmıştı.
İçeriye 27-28 yaşlarında bir kız girdiğinde doktor olduğunu anlamak güç değildi. Diğer yapmaciklar gibi " Uyanmışız" demek yerine "Seni gözlerin açıkken görmek güzel ayrıca anlatılandan daha güzeller " dediğinde gözlerim ister istemez arkasındaki Karan ve Enes'e kaydı. Enes göz kırptığında Karan'ın dudaklarında hafif bir oynama oldu.
Gözlerimi tekrar doktora çevirerek "Te-şek-ür e-de-rim. Si-zin göz-le-ri-niz-de çok gü-zel." dediğimde yeşil gözleri beni incelemeye koyulurken tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amacı belası olmak
FantasiGeçireceğim en güzel dört yılımı bir oyuna dönüştürmüşlerdi. Belam olmak istiyordu. Nasıl başardığının farkında değildim ama evet, başımın en büyük belası olmuştu. Sahi insanların hayatıyla nasıl bu kadar kolay oynanırdı? "Geceyle gündüzümü birbir...