Deniz'e ne diyecektim ki ben şimdi? Sanırım dürüst olmaktan zarar gelmezdi.
Anlık bir deli cesaretiyle gerçeği söyledim.
"Deniz, sana bir şey söyleyeceğim fakat sakin ol tamam mı?"
"T-tamam." deyip kekeleyen Deniz'in yüzündeki o korkuyu görünce, gözlerimden usul usul yaşlar akmaya başladı.
"Deniz, a-annem...Annem, öldü. Babam, kayıp. Deprem esnasında çalıştıkları iş yeri yıkılmış. Annemi bulmuşlar ancak babam hala kayıp. Anneme tüm müdahalelerin yapılmasına rağmen yine de kurtaramamışlar." deyince Deniz'in tepkisini görmemek için hızlıca gözlerimi yumdum.
"Ya, sen bunu bana nasıl söylemezsin?!? Böyle bir şeyi benden nasıl saklarsın, abla?" diyen Deniz'in sesini duyduğumda omuzlarımın hızla sarsıldığını hissettim. Gözlerimi açtığımda Deniz'in omuzlarımdan tutup, beni sarstığını gördüm.
Gözyaşlarım daha hızlı akmaya başlayınca her ne kadar kendimi durdurmaya çalışsam da başaramıyordum. Gözyaşlarım dinmiyordu. Aynı kalbimdeki acı gibi.
Deniz, omuzlarımı sarsmayı bırakıp ayağa kalktığında bende ayağa kalktım. Aniden Deniz masanın örtüsünü çekip etrafı dağıtmaya başladı. Hızla Deniz'in yanına koşup ona belinden sarıldım.
"Abla! Bırak beni!" deyip geriye doğru bir şeyler fırlatmaya başlasa dahi ona sarılmayı bırakmadım. Alnımdan bir sıvının gözüme doğru süzüldüğünü hissettim ancak buna aldırmadım. Sanırım alnım veya kafam yarılmıştı. Bir yandan da Deniz'e sakinleştirmeye yönelik cümleler kuruyordum.
Deniz'e on beş dakika kadar sarıldıktan sonra yavaş yavaş sakinleşti. İkimizde artık bitik bir durumdaydık.
Deniz'in koluna girip odaya doğru yürümeye başladım. Ardından yatağın örtüsünü açıp kendimi de Deniz ile kelimenin tam anlamıyla yatağa attım. Ben yatağın sol tarafına yattım, Deniz ise sağ tarafına yattı.
Deniz'in başını göğsüme koydum, üzerimize örtüyü çektim ve gözlerimi kapattım. Ansızın aklıma, gün içinde saate hiç bakmadığım geldi ve meraklanıp gözlerimi açtım. Deniz uyumuştu bile. Bakışlarımı sol kolumdaki saate çevirdiğimde saatin 22.22 olduğunu gördüm. Hemen bir dilek diledim. Dilekler normalde kimseye söylenmez ancak siz yabancı değilsiniz. Allah'ım lütfen, hayatım yoluna girsin ve babam sağ salim yanımıza gelsin. Evet dileğim buydu. Tam o an kulaklarımda bir şarkı çalmaya başladı. Şarkı şöyle diyordu:
Bir tek dileğim var, mutlu ol yeter...
Ancak ben bu sözleri değiştirdim. Ve şöyle yaptım:
Bir tek dileğim var, babam gelsin...
Dileğimi de diledikten sonra nihayet gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ve başarılı oldum.
Çığlık sesleri geliyordu. Ben rüyada mıydım?
Gözlerimi araladığımda, çığlık sesleri yavaş yavaş kulağımdan silindi. Sanırım bir rüyaydı. Ya da kâbus. Ancak hatırlamıyordum. Sahi, rüyamda ne görmüştüm? Neyse, çığlık sesi olduğuna göre kötü bir şeydir. Bu yüzden hatırlayıp da kendimi üzmeme gerek yok. Sağ tarafıma döndüğümde Deniz'in yanımda olmadığını gördüm. Deniz, nereye kaybolmuştu? Evet, farkındayım sürekli soru soruyorum ama ne yapayım? Bende çok meraklıyım işte...
Sonunda tenezzül edip yataktan kalktım. Evi aramaya başladım. En başa mı dönüyorduk?
Deniz'i evin içinde aradım ancak bulamadım. Telefonumun zil sesi duyulduğunda arayanın Deniz olduğunu düşünüp resmen odama ışınlandım. Fakat ekranda "Deniz'im" değil, "Bilinmeyen Numara" yazıyordu. Korkarak çağrıyı yanıtladım.
Duyduğum tanıdık erkek sesi tam olarak Deniz'in eski sevgilisi Cenk'e aitti.
"Merhaba, baldızım. Nasılsın?"
"Kes lan, nereden ben senin baldızın oluyor muşum?"
"Aaa, çok ayıp. Lütfen kelimelerimize dikkat edelim. Aksi takdirde kız kardeşin yani benim biricik sevgilimin hayatı tehlikeye girer." diyen Cenk'e okkalı bir küfür savurdum. Tabii içimden. Demek ki uzun zamandır Deniz'in aldığı tehdit mesajlarını Cenk gönderiyordu.
"Cenk, kardeşimi bırak! Seninle kaybedecek vaktimiz yok. Derdimiz başımızdan aşkın zaten, bir de seninle uğraşmayalım!"
"Seni uyarmıştı, düzgün konuşman konusunda. E benden günah gitti o zaman." diyen Cenk'in sözlerini duyduğumda telefondaki ses aniden kesildi. Dıt dıt dıt dıııtt... Telefonu yüzüme kapatmıştı, kardeşim yanındaydı ve açık açık zarar vereceğini söylemişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen FictionBüyük bir depremde annesi ve babasını kaybeden Defne, kız kardeşi Deniz ile yeni bir hayat kuracaktır. Ancak başlarına gelmeyen kalmaz. Bakalım ne gibi zorluklarla karşılaşmışlar ve hayatlarını her şeye rağmen düzene sokabilecekler mi?