Selamlar :') biraz bölüm gecikti farkındayım erken atmayı düşünmüştüm ama olmadı...
Önceki bölümde attığınız yorumlar beni mutlu etti, bu bölümde hepinizdenn aynı performansı bekliyorum ✊🏻
---
Jungkook düşünceli bir halde oturduğu kafede annesini bekliyordu. İki gün önce telefon konuşmalarının ardından buluşmayı onaylamıştı.
Neden annesinin, onca zaman boyunca aramayıp şimdi karşısına çıkmak istediğini merak ediyordu. Telefonda sesi pek iyi gelmemişti, bir sorun olduğu belliydi.
Masasına doğru yaklaşan tanıdık silüet ile çenesi gerginlikten kasıldı. Yılların özlemiyle hafiften gözleri dolmuştu. Jungkook annesine bağlı bir çocuk olmuştu hep ama yaşadığı baskıcı anlardan sonra bağlılığı zarar görmüştü.
Kendini hem psikolojik hem de fiziksel olarak buraya gelmeden önce çeki düzen veren kadın ise oğlunun karşısına geçtiğinde dudaklarını birbirine bastırdı. Birkaç adım atıp oğlunun önünde durmuştu.
"Jeongguk." Mor saçlı genç duyduğu hitapla, gözlerini başka bir tarafa çevirip derin bir nefes alıp verdi. Uzun süredir kimse ona böyle seslenmemişti.
Kadın, bir tepki alamayınca alt dudağını dişleyerek sandalyeye oturduktan sonra,"Buraya geldiğin için teşekkür ederim, bunu yapmak zorunda değildin..." Oğlum diyerek içinden tamamladı cümlesinin sonunu. Dıştan söyleyecek yüzü yoktu.
"Neden bunca zaman sonra buluşmak istediğini merak ettim doğrusu...çok sevdiğin kocan yüzünden oğlunu geride bırakmıştın." Jungkook, içine akıttığı duyguları zehir gibi dışa vurduğunda karşısındaki kadın, olduğu yerde küçücük kaldı.
"Haksız ve hatalı olduğumu biliyorum. Seni hayal kırıklığına uğrattığımı da. Kocasının arkasına sığınan, sözünü dinleyen aciz bir kadınım. Korkağın tekiyim, beni bırakıp gitmesinden öyle korkmuştum ki senin hakkında söylediklerine göz yumdum."
Kadın çaresiz ve pişman bir ses tonuyla konuştuğunda Jungkook yanağının içini ısırdı, annesinin ona karşı her zaman iyi ve şefkat doluyken bir an sonra gölgesini bile ondan saklamasına çok içerlenmişti.
"Benden iğrenmediğine, 'onun gibi' homofobik olmadığına emin misin? Susup kalman bana bunu düşündürmüştü oysa. O, bana her defasında 'tedavi ol' dediğinde attığın bakışlar 'lütfen düzel' dermiş gibiydi."
Jungkook titreyen göz bebekleriyle karşısındaki kadına bakındı. Buraya geldiğinde gayet iyi gözüken cildi, içindeki duyguların dışa yansımasıyla solmuştu.
"Senden hiç iğrenmedim. Bu kadar güzel bir çocuk doğurduğum için sadece şükredebilirim." Kadın, çekinerek masada duran gencin elini tuttu. "Kimi sevdiğine, ne yaşadığına sen karar verirsin bunu asla yargılamam."
Jungkook bu sözleri daha önce duymayı, annesinin onun yanında olmasını ve dayanağı olmasını dilerdi ama hiçbir şey istediği gibi olmamıştı.
"Sen gittikten sonra iletişime geçmek istesem de Sangha buna izin vermedi. Senden haber alamadığım her an sessiz kalışıma lanet ediyordum, tek başına neler yaptığını bilmemek çok kötüydü. En son Taehyung'un annesiyle görüşmek aklıma geldi, orada kaldığını öğrendim. Kendimi nasıl affettirebilirim diye düşünürken Sangha seninle iletişime geçmeye çalıştığımı fark etti, Huzur kaçıracak bir şey yapmasın diye bekledim."
Kadın bir an duraksayıp sessizce onu izleyen oğluna yutkunarak baktı. "Beklemem bir şeye yaramadı, Sangha başkalarından duyduğu laflarla sana nefret doldu. Dayanamamaya başlamıştım, bir kere büyük kavga ettik. Kız kardeşin bundan etkilenmesin diye alttan almak zorunda kaldım. Sangha biraz zaman sonra eve geç gelip bizimle hiç vakit geçirmez oldu. Nedenini öğrendiğimde gerçekten bitmiş bir durumdaydım. Beni aldatıyordu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marron Glace
FanfictionŞekerci dükkanında çalışan Jungkook, belirli günlerde küçük kızı ile gelen müşterisine karşı fazla ilgiliydi. Başlangıç: 10/02/22 Bitiş: 01/12/23 - Top: Jimin! Bottom: Jungkook!