Park chaeyoung
Atların üzerinde yavaş yavaş ilerliyorduk. Önümde jungkook vardı. Onu ikna ettikten sonra kolunu sarmıştım, yarası hafifti ama yine de içim cızlamıştı.
Ben gerçekten bu adamı sevmeye başlamıştım. Tanıdıkça ve beraber vakit geçirdikçe beni şaşırtıyordu. Beni saraya zorla getirmesine karşın çok nazikti ve düşünceliydi. Böyle olacağını baştan bilseydim tabiki tavırlara girmezdim ilk zamanda ama nerden bilebilirdim ki.
Arkama yavaşça dönüp baktım. Taehyung atının üstende bize ok atan adamın ellerinin bağlı olduğu ipi tutuyordu. Adam gözlerini dikmiç bana bakıyordu. Tırsmıştım.
Eğer jungkook farketmeseydi o ok ikimizin de boğazını delip geçecekti belki de. İlk kez ölüme bu kadar yaklaşmıştım. Kraliçenin sözleri beni daha da korkutmaya başlamıştı.
Biraz daha ilerledikten sonra tatilimizin yapacağı av köşküne gelmiştik. Etraf o kadar güzeldi. Tam istediğim gibi. Gülümseyerek etrafı izledim. Uzun zamandır temiz orman havası alamamıştım.
Gözlerimi yana çevirince jungkook'u gördüm. Bana bakıyordu hafif gülümseyerek. Aslında bu adama gülümsemek ne kadar yakışıyor defim içimden. Keşke hep gülümsese.
Atlardan inip eve geçtik. Biz gelmeden etraf tamamen düzenlenmişti. O yüzden biz sadece eşyalarımızı yerleştirdik. Üstümüzü de değiştirdikten sonra aşağı indim, jungkook taehyung'la konuşuyordu. Ve anladığım kadarıyla aşağı adamın yanına inecekti zindana.
"Jungkook"
Dönüp bana baktı. O adama ne yapacaktı merak ediyordum.
"Biraz ormanda yürüyelim mi?"
"Şu an işim var sonra gezelim chaehyung."
"Jungkook lütfen"
Gözlerime baktı, sonra tekrar taehyung'a döndü.
"Sen git aşağıda başında bekle. Ben gelmeden kılını bile kıpırdatmasın."
"Emredersiniz prensim."
Yanıma geldi. Askılıktan üzerime kürkü sardı ve dışarı çıktık beraber.
Hava soğuktu. Bu toprakların havadı hep böyleydi. O yüzden kalın giyinirdik hep.
Beraber bir süre sessizce dolaştık. O da kafasını çevirmeden önüne bakıyordu Yürümemiz bitsin de işime döneyim der gibi.
"O adama ne yapacaksın?"
"Konuşacağım"
"Sonra?"
Kafasını bana çevirip gözlerimin içine baktı.
"Gerekli cezayı vereceğim."
"Yani öldüreceksin."
"O şerefsiz prensesin canına kast etti hakettiği cezayı alacak chaeyoung."
Haklıydı. Ölümle burun buruna gelmiştik. Hakettiği ceza belliydi. Ama hiç ölümümle burn buruna gelmediğim gibi başkasının ölümüne de bu kadar yakından şahit olmamıştım. Benim hayat felsefem insanlara yardım etmek onlara nefes olmaktı hep. Ölüm çok tersti benim için.
"bunu çok kolay söylüyorsun."
"Neyi?"
"Ölmek, öldürmek gibi şeyleri işte."
"Kolay değil sadece alışmak zorundayız bu gerçekliğe. Bu da hayatımızın bir parçası."
Duraksadım bir an. Ya jungkook bu gerçekle karşılaşırsa? Ne yaparım ben?
"Noldu?"
"Ben sadece.. bilmiyorum, böyle yaşamak istemiyorum."
"Merak etme roseanne, bugün böyle bi tatsızlık yaşadık elimden geldiğince bunlara engel olacağım."
"Demek istediğim, sen? Sen bunları hep yaşıyorsun. Ben sürekli 'o iyi mi, hayatta mı' korkusuyla mı yaşayacağım."
Durdu, bana baktı. Gerçekten ne yapacaktı? Bu korkuyla ömür boyu yaşayacak mıyıdm? Evet, belki isteyerek evlenmedim ama tanıdıkça sevdiğim bu adamın ölü olması.. aklım duruyordu sanki
"Ben.. çok savaş gördüm. Genç yaşıma bakma, çok savaşa girdim ve birçok kez ölüme kafa tuttum. Kazandım da. Hem de hiçbir sebebim olmamasına rağmen."
"Şimdi ne var?"
"Bir sebebim var.. yaşamak için"
Ellerini kaldırdı ve saçlarımı okşadı yavaşça ve sonra hafif eğilip gülümseyerek yanaklarımı tuttu.
"Artık dönebileceğim bir ev var."
Yavaşça öptü dudaklarımdan. Uyuşmuş gibi hissettim. Beni evi olara görüyordu. Koca bir krallığğın istenen varisi olmasına rağmen onun evi bendim. O kadar hoş bir duyguydu ki bu. Aklım baımdan gitmişti. Ben de omuzlarından tutup daha da yaklaştım daha da öpmeye çalıştım.
Buna karşılık öperken gülümsedi hafif. Sonra da daha tutkulu bir öpüşme başladı. Kendimizi alamıyorduk. Daha da birbirimize sokuluyorduk sürekli.
"Jungkook!"
Taehyung'un seslenmesiyle ayrıldım hemen. Jungkkok ise bana bakıuordu aval aval. Sonra bir anda kaşlarını çakıp taehyung'a döndü.
"Yani.. majesteleri.."
"Umarım şu an buraya gelmen üçin düzgün bi sebebin vardır yoks-"
"Suikastçi"
"Ne olmuş?"
"Kendini zehirlemiş"
Benim yazdığım böyle bi hikaye varmıs rosekook etiketinde 14.sıraya çıkınca gördüm akfjlsjdlw
Biraz kısa yazdım ama bölüm atmak olsun diye.
Arada beni darlarsanız yazmayı hatırlayıp yazarım inş
Seviliyorsunuz💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK KING, Rosekook
Fanfictionpark chaeyoung, büyük aragon krallığının genç prensinin isteği üzerine evlilik için bambaşka topraklara sürüklenir. ... 'Ben o topraklara geri dönerim, O tahta oturur, Tacımı da takarım, Fakat sen yoksan chaeyoung hiçbir şeyin anlamı kalmaz.' ... 19...