0.4

629 58 7
                                    

Park chaeyoung

Kapımın tıklatılması ile o tarafa döndüm.
Lisa yüzünde gülümsemesi ile içeri girdi.

"Hazırlıklar tamamlandı chaeyoung, araştırmalar için yola çıkabiliriz."

Onu kafamla onayladım.
Lider olarak görevlendirdiğim şifacalar ekibiyle büyük aragon krallığına gelmiştik. Krallığa bağlı ragako köyünde toplamamız gereken bazı şifalar otlar ve araştırmak istediğim bitki türleri olduğu için burada konaklamıştık. Ve iki gündür de burdaydık. Dün başladığımız işe bugün devam edecektik ve sanırm bu birkaç günümüzü alacaktı.

"lisa istersen sen bugün dinlen. Sen daha fazla yoruldun."

Lisa şifacı değildi. Benim prenses olarak nedimemdi. Fakat dışarıdan görünen buydu.
Lalisa manoban küçüklükte beraber büyüdüğüm kardeşimdi benim. En yakın arkadaşım, dostumdu. Her zaman yanımdaydı. Onu hiç bir şeyden ayırmamıştım. Bir prenses olarak bana nasıl davranılıyorsa ona da öyle davranıyordum. Çünkü lisa'yı hiçbir zaman bir nedime olarak görmemiştim. Sanırım ailemden ziyade en çok güvendiğim ve sevdiğim insan oydu.

"Yok hayır bende senle gelmek istiyorum. Hem bir şeyler öğreniyorum."

Bu arada ne kadar şifacı değil desem de ona da sürekli bir şeyler öğretiyordum. Çünkü seviyordu. Öğrenmeyi, gezmeyi, sevmeyi... benim neşeli dostum!

"Peki sen bilirsin, ben senin için demiştim."

"Yok yok sorun değil. Bu arada bir de bu akşam yemeğe davetliyiz."

"Kimdenmiş?"

"Aragon prensi jeon jungkook."

Prens jungkook mu? Bu olmamamıştı işte.
Benimle evlilik ile ilgili görüşmesini
Reddettikten sonra açıkçası onun yüzüne nasıl bakacağımı bilemiyordum. Bu yaptığım ona özel değildi aslında. Evlenip krallığımı bırakmak, istediğim bir şey değildi sadece. Bu yüzden bana gelen birkaç teklifi aynı prens jungkook'un teklifi gibi reddetmiştim. Ama o büyük ihtimal bunu düşünmemişti ve bugünkü yemekte de bunu dile getirecekti.

"Gitmek zorunda mıyız lisa?"

"Yani ayıp olur chaeyoung."

Lisa gelip yatakta yanıma oturdu ve ellerimi tuttu.

"Chaeyoung, merak etme. Seni zor duruma düşürecek bir şey yapamaz. Eğer rahatsız olursan da izin isteyip kalkarsın."

"Sen de gel."

"Saçmalama ben nedimeyim."

"Hayır, sen en yakın arkadaşımsın. O yüzden geleceksin nokta."

"Offf tamam!"

Lisa'ya istediklerimi yaptırmak çok güzeldi.

"Ayrıca diğer şifacılara da özel bir yemek masası hazırlanacakmış."

Ne kadar prens jungkook'tan biraz çekinsemde ragako köyünü gezdikten sonra fikirlerim biraz değişmişti.
Bu kasabada düzen gerçekten güzeldi.
Aragon krallığından geçerken uğradığımız köylere nazaran burası çok daha iyi durumdaydı. Aradaki fark belli oluyordu fazlasıyla. Kasabayı gezerken de buranın prens jungkook'un yönetiminde olduğunu öğrenmiştim. İdaresindeki kasabaya böyle bir özen göstermesi beni şaşırtmıştı.

"Peki, davetine geleceğimi belirtirsin."

...

Ragako'nun çevresindeki ormanlardan bize lazım olan otların çoğunu toplamıştık. Biraz yorucuydu ama eğlenceliydi de. Şimdi kasabanın içindeki çarşıdan geçiyorduk. Gerçekten çok güzel bir çarşıydı. Ne kadar küçük bir kasaba köyü olsa bile aynı bir merkez şehrin çarşısı gibi canlıydı. Prens jungkook işinin ehliydi gerçekten. Çünlü ragako köyüne çok küçükken geldiğimi hatırlıyordum ve kesinlikle böyle bir yer değildi. Gerçekten de bir köy yeriydi. Fakat şu an ise bambaşka.

DARK KING, RosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin