[Bölüm 15]
• İç ısıtan
dejavu hissi. •≿━━━━༺❀༻━━━━≾
"Vay anasını ya, bizi niye bunca zamandır buraya getirmek varken saçma sapan yarışmalarla yordular ki?"
Ali, hayran bakışlarla her yeri farklı ışıklandırmalarla canlı bir görüntü veren açık hava eğlence yerine bakarken ondan pek bir farkımız yoktu.
Sıra dayağı yiyecekmiş gibi on kişi yan yana sıralanmış, önümüzdeki cennete bakıyorduk.
Sanki önümüzde dev bir döner mekanizması vardı da biz camın diğer tarafında ağzı sulana sulana döneri izleyen sinefillerdik.
Hatta sanki köyden şehre inmiş köylülerdik.
Orman Çetesi animasyonundaki kışlık yemek için abur cuburları keşfeden o hayvanlar gibiydik.
Sanki 2000'li yılların başında üniversiteli gençlerin yaşadığı hayatı öğrenen mazlum Z kuşağı gibiydik.
Ah doğru, zaten öyleyiz.
"İşte kıçımın ağrısını bana unutturacak o yer..." Vefa, hayranlık dolu sesiyle sendeleyerek bir adım attığında ona hak verdim.
Vefa, magazincelerden kaçmaya çalışırken tuvalet penceresine sıkışan Hande Ataizi gibi kıçı içeride tuvalet penceresinde kaldığında koşturarak kulübenin etrafında olan biz, hızla yanına gitmiştik. Çağrı, Sevcan hocayı oyalayabilecek taktikleri olduğunu söyleyip telefonu kapatmıştı. Ali, ben ve Duru asla Vefa'yı çıkaramasak da çabucak yanımıza ulaşan Ege tek hareketle Vefa'yı çekip kurtarmıştı. Tabii bu Vefa'da ufak bir hasara neden olmuştu.
"Bu arada heyecanla buraya geldik de sen Sevcan Hoca'ları oyalamak için ne sordun Çağrı?" Cemre, merak dolu sesiyle Çağrı'ya baktığında o sadece omuz silkti.
"Dünyada 40 milyon kanguru, Ankara nüfusunun ise 5 milyon olduğunu söyledim ve eğer kangurular Ankara'yı istila ederse kişi başına 8 kanguruyla dövüşmeleri gerektiğinden bahsettim. Sonra da bunun başarı ihtimalini sordum."
Taktiğini anladığımda güldüm.
"Sevcan Hoca ne dedi?"
"Sosyal medyada gezine gezine aptallaştığımı ve gerçek hayatla ilgilenmem gerektiğiyle ilgili yüzlerce nasihat verdi. Düşünün babam bu kadar nasihat vermiyor. Önder Koçak. Şimdi dediklerimi tekrar düşünün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we're (not) friends
Fanfictionzeyno ve çağrı tıpkı diğerleri gibi sadece arkadaşlardı. ya da öyle olduklarını zannediyorlardı. 171022 { friends to lovers } | au, texting/düzyazı |