1.9

642 38 129
                                    


Bölüm Soobin'in bakış açısından olacak.
Ve bunu ilk bölümde de demiştim, hikayenin ismine ilham veren şarkı yine medyada.

İyi okumalarrr!

•°•°•°•°•°•°•°•°•

Dün resmi olarak Yoora'ya onu sevdiğimi söyleyip karşılık da aldıktan sonra, işler pek de onu mutlu edecek yönde ilerlememişti.

Jay'in Yoora'dan hoşlandığını biliyordum. Yoora'nın ise onu sadece arkadaş olarak gördüğünün de farkındaydım. Hatta onun için çok değerli bir arkadaştı, ama Jay onu sadece arkadaş olarak görmediği için yaşananlar kalbini kırıyor ve aralarındaki ilişkiyi bozuyordu.

Bu durumda benim yapabileceğim tek şey Yoora'nın bu durum yüzünden kötü hissettiği zamanlarda yanında olmaktı. Arkadaşlıkları bozulsun istemezdim tabii ki ancak Jay onunla benim aramdakinin farkında olarak ne kadar buna devam edebilirdi, işte onu bilmiyordum.

Dün gece Jay bizi birlikte gördükten sonra hızlıca kendi çadırına giderken Yoora peşinden gitmek istemişti. Tabii ki engellememiştim ancak Jay arkasına bir saniye bile dönmeden ortadan kaybolmuştu. Bugün, yani olayların karışmasından hemen sonraki gün, Yoora hep Jay ile iletişim kurmaya çalışmıştı. Jay ona trip atmıyordu veya kızgın bir şekilde sessiz kalmıyordu. Yalnızca kırgındı, çok kırgındı. Ona rağmen Yoora'ya eskisi kadar yakın davranmasa bile konuşurken sözcükleri dikkatli seçiyor ve cevapları kestirip atmıyordu.

Bunları gördükçe Jay için üzülüyordum, yalan değil. Ancak Yoora'yı gerçekten sevdiğimi bildiğim için benim de yapabileceğim bir şey yoktu. Ayrıca, aşkını itiraf etmeyen kişi yine Jay'di. Belki de benim yaptığımı aylar önce yapsa olumlu dönütü o alabilirdi. Ya da her şeyi daha da mahvedip arkadaşlık ilişkilerine o zaman zarar verebilirdi. Düşününce risk almak istememiş olması çok normaldi. Ve doğrusu onun yerinde asla olmak istemezdim çünkü arkadaşlıklarının bozulmaması ve tamamen ayrı kalmak zorunda olmamak adına kalbinin her gün ağrımasını tercih etmek çok zor olsa gerekti.

Akşam yemeği sırasında, yemekten sonra geniş alanda büyük bir kamp ateşi yakılacağı ve tüm öğrencilerin beklendiği söylendi. Çorbamdan bir kaşık alırken Beomgyu bana bakarak konuştu, "Hala anlatmadın, farkındasın değil mi?"

"Hmm..??" diyerek bir kaşık daha aldım.

"Neyi olacak kel? Dün gecenin bir yarısı geldin, biz dördümüzün sohbet ettiğimiz çadıra dalıp 'Gençler, biz Yoora ile çıkıyoruz. Neyse uykum var, hadi eyvallah.' diyip gidip yattın. Lan oğlum biz seni gezintiye çıktın sanıyorduk, sen ne ara sevgili yapıp döndün? Hem de Yoora yani? Baş düşmanın?" dedi Yeonjun. Haklıydı. Hiç de bir şey anlatmadan kestirip atmış gibi olmuştum. Gidip de mışıl mışıl uyumuştum valla.

"Nazar değmesin diye sustum belki?" dedim.

"Ne zırvalıyon tam olarak?" diye cevap verdi Taehyun. Sonra da "Ceza olarak ekmeğin benim." diyip ekmeğimi aldı.

"Yah! Geri ver ekmeğimi!"

"Düzgün anlatırsan veririm."

"Anlatacak bir şey yok ki. Ben aptal olduğumdan Yoora'yı sevdiğimi geç fark ettim. Baktım zaten aramız da öyle harika sayılmaz, hani beni reddetse bile içime gömer giderim. Dedim ne olacaksa olsun, çektim öptüm kızı."

"NE?" diye bağırdı birden Huening.

"Öyle işte. O da aynı şeyleri hissediyormuş sanırım ki bana karş-" kafama yediğim şaplakla birden susmuştum. "Noluyo la-AAAAA YOORA!"

i guess that's love {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin