"Dünyanın gerçek öncülerinin evi, mezarlardır."
- Ernest JüngerSekiz numaralı masadan neredeyse bir kişinin sesi duyuluyordu sürekli, o da patron Park Jinyoung'tan başkası değildi. Öbürleri arada biraz konuşup yeniden sessizleşiyordu. Jinyoung büyükelçi ve karısına karşı kibar davranıyor, diğerleriylese alay ediyordu. O, bu iki kişiyle nasıl konuşması gerektiğini bilecek kadar zeki bir adamdı. Minho artık bu masadaki herkes hakkında biraz bilgiye sahipti. Park Jinyoung, Güney Kore'in en zengin işadamlarından biri ve büyük bir şirketin sahibiydi. Karısının kuzeninin büyükelçi ile olan evliliği onun işinde hızla büyümesini sağlamıştı. Şansı bu konuda cidden getirmişti. Şirketin başkan yardımcısı Min Seonghun aslında şirketin birnevi omurgasıydı ve şirketi yöneten kişilerden biriydi. Jeongin şirket başkanının asistanı, Hyunjin ise başkanın yardımcısıydı. Seungmin büyük ihtimalle şirketin uluslararası ilişkiler bölümünden sorumluydu ve muhtemelen Jungsoo'yu da böyle tanımıştı. Gi şirketin Avrupadaki temsilcisiydi. Jungsoo şirkete olan borçları yüzünden burada bulunan, iflasın eşiğinde olan başka bir şirketin patronuydu. Chris ise Park Jinyoung'un şuanki korumasıydı, eskiden büyükelçinin korumalığını yapmıştı.
Sahnedeki müzisyenler hem klasik müziği hem de 21. yüzyılın popüler şarkılarını seslendiriyorlardı. Büyükelçinin karısı Yeeun kendisi Park Jinyoung'u dansa davet etmişti ve adam da memnuniyyetle karşılık vermişti. Karısı, bayan Haein onları gülümseyen gözlerle izliyordu. Cidden uyumluydular ve ikisinin de danstan anladığı belliydi. Büyükelçi de Haein'i dansa kaldırmıştı ve şuan masada sekiz kişi dans edenleri izliyordu.
-Sen beni dansa kaldırmayı düşünmüyor musun?,- Zoey kimine göre sesli, kimine göre sessiz bir şekilde homurdanıp dedi.
-Kendin de çok iyi biliyorsun ki, ben dans etmekte iyi değilim ve yapamıyorum,- Seunghoon cevapladı.
-İzninizle sizi dansa ben davet edeyim,- kadının keyfinin bozulduğunu anlayan Seungmin teklifte bulundu. Zoey kafasını sallayıp kabul etti ve onlar da masadan ayrıldılar. Bay Min hiç oralı olmamıştı bile.
Sonrasında Jungsoo ile Gi dans etmek için kalkmış, Hyunjin ile Jeongin ise ortalıkta görünmüyordu. Masada iki kişi kalmıştı. Biri Min Seonghun, öbürüyse koruma Christi. Chris içki meselesine de dikkat ettiğinden sadece suyunu arada bir yudumlayıp etrafa bakınıyor, herşeyin yolunda olduğundan emin oluyordu.
Minho da kendi annesini dansa davet etmişti. Çok tatlı görünüyorlardı dans ederken. Şarkı bittikten sonra öbür şarkı başlamış ve bu seferse sıranın kendisinde olduğunu söyleyen babasıyla annesi pistte dans ediyorlardı. Minho'un dikkatini dans ederken öbürleri çekmişti. Jinyoung ile Yeeun bir şey hakkında sohbet ediyor, kocası da sanki ceza çekiyormuş gibi bir surat ifadesiyle onları izliyordu. Karısını kıskandığı belliydi.
Müzik bittikten sonra herkes masalarına döndü. Bir kaç dakika sonra salona dansçıların dolması ve enerjik bir ritmin çalması bir oldu. Dans edip insanları onlara katılmak için piste çağırıyorlardı bir yandan da.
Park Jinyoung ayağa kalkıp insanlara katıldı, ardındansa Gi ile Seungmin gitmişti. Kalabalığın arasında nerede olduklarını görmek zordu. Dakikaların ardından Seungmin nefes nefese bir şekilde geri döndü, fakat Gi ile Jinyoung onunla birlikde dönmemiştiler.-Sürekli o masayı izliyorsun. Hem bizimle konuşup hem de onları izlemek zor olmuyor mu?
-Aslında kendime onların meselelerine kafa yormayacağım diye söz vermiştim, fakat tam da yan masamızdalarmış. Sözümü tutamadım sanırım. Sana sadece bir şey diyebilirim ki, orada birbirinden hoşlanmayan insanlar var ve tatsız bir şey olacağından endişeleniyorum. Bilmiyorum niye ama içimde bir sıkıntı var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mysterious Night | Stray Kids
FanficBüyüleyici Seul, lüks "Marriott" oteli, Yılbaşı gecesi... Ünlü bir suç uzmanı olan Minho, ailesi, uzun zamandır hem iş ortağı hem de arkadaşı olan Changbin en sevdikleri tatili geçirmek için buraya gelirler. Ancak bir başkasının talihsizliği tatil i...