Chapter XI

15 1 41
                                    

"Ancak güçlü bir inanca sahip olan kişi, kuşkuculuğun tadına varabilir."
- Friedrich Nietzsche

Her kesin bir kulak zevki vardır. Bir şarkı her insanda aynı duyguyu aşılamaya bilir. Şarkını dinlerkenki düşünceler insandan insana değişir. Minho müziğin insanın ruh dengesini koruduğunu düşünür. Mesela, kafasının dağılmasını isterse, pop dinleyebilir. Ya da öfkeli mi? Rock dinler. Günü güzel geçiyorsa, hip-hop dinlemeyi tercih eder. Bir de klasik müzik var. Aslında bu müzik türünün ruhun qıdası olduğunu düşünüyor. Aynı şuan olduğu gibi. Balkonda öne doğru eğilmiş aşağıda güzel bir parçanı seslendiren flarmoniyi izliyor. Ardından dudağının arasına sigarasını yeniden yerleştirip gözlerini kapatıyor. Gözleri kapalıyken de aklını kurcalayıp duran şeyler durmaksızın kafasını meşgul ediyor. Çoğu cinayetle alakalı şeyler, ama bir konu daha var. Konu savcı Han. Mesela, kaşlarını çatıp baktığında gözlerinin içinde gördüğü onu çağıran ateş. Bu ateşin dumanı olsa gerek, aklını çok bulanıklaştırıyor. Acaba hemen teslim olmalı mı bu ateşe? Onu yakmasına izin mi vermeli? Ya da onu kendine çeken dudaklar. Bu dudaklara dokunmak fikri bile onun havalanmasını sağlıyor. Bu dudakları öpmek fikri, ayaklarını yerden kesiyor. Ya bu rüzgar bir kasırgaya dönüşürse? Kendini atmalı mı bu kasırganın içine? Bu savcı kutsal sudan içmiş olmalı diye düşündü. Her şeyiyle kusursuz olmasının başka bir açıklaması olamaz. Gözlerini açıp sigarasının neredeyse bitiyor olduğunu farkediyor. Son kez içine çekip küldanda eziyor. Mayışmış hissi çöküyor vücuduna. Bu hem uykusuz olduğundan hem de sigaranın dumanından olsa gerek. Esneyip kafasını kollarının arasına koyuyor. Bir az geçtikten sonra omuzuna dokunan el irkilmesine sebep olunca kafasını kaldırıp gelen kişinin kim olduğuna bakıyor. Düşüncesi yetmiyormuş gibi, şimdi de kendisini karşısında görüyor.

-Sigara kullandığınızı düşünmemiştim.

-Nadiren kullandığmdan olmalı. Haftada bir kaç kez falandır.

-Anladım. Flarmoniyanı dinliyor olmalısınız.

-Evet, sakinleştiriyor insanı.

-Ben de severim klasik müziği. Bazen dinlerken yeni bir şeyi farketmemi sağlar dosyayla alakalı.

-O zaman bana eşlik edin dinlerken.

-Olur,- deyip ardından gözlerini kapattı.
Şuanda insanların ifadesini aldığı zamanlara geri dönmüş yeniden düşünüyordu her cümlenin üzerinde. Minho da onun gibi dosyanın hayrına bir şeyler düşünüp bulmak isterdi ama karşısındaki bu görüntü odaklanmasına engel oluyordu Jisung gözlerini açıp Minho'ya bakışlarını çevirdi. Ani bir haraket olmuş olacak ki, başta afallasa da bozuntuya vermemeye çalışıp kafasını önüne çevirdi. Jisung onu izlediğini anlamıştı, ama sorgulamak istemedi.

-Aklıma bir şey takıldı.

-Nedir?,- derin bir nefes alıp sordu.

-Gi ifadesi sırasında ispanlarla olan anlaşmadan bahsetmişti. Adam aniden ölünce anlaşma diye de bir şey kalmamış. Bu olayın üzerine düşmeliyiz bence. İçimden bir ses alakalı olabileceklerini söylüyor.

-O zaman adamın ailesiyle iletişime geçerim ben.

-Nereden bulacaksınız numaralarını?

-Bayan Gi belki yardımcı olabilir. Adamın adını öğrenmek bile yeter aslında.

-Kesin yardım eder. Sizi görmek için can atıyordu adeta. Yakışıklı diye bahsedip durdu.

-Ah, değil miyim?,- gergin gülümsemesini yüzüne takındı.

-İnkar edemem,- telefonu çalınca açıp kulağına götürdü. Arayan Felix'ti.

-Adliyeden haber gelmiş.

The Mysterious Night | Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin