Solan Zakkumlar | Gay

29

Montunun fermuarını çektiğimde, gözlerini devirip gülümsedi. Sabahın altısında kalkıp evi temizlememiş gibi şimdi uykum var diyip yatağa geri dönmeye çalışıyordu.

İki gün boyunca evinde kaldığım Sıraç ile yediğim yemeklerin bile tadı değişmişti sanki. Eskiden güçten düşmemek için yiyorken, şimdi onunla yemek yemenin ne kadar zevkli olduğunu tadıyordum.

Sabah uyandığımda iki kahve kupasıyla kahve yapıp eşin olmasını istediğin adama uzatmak tarifsiz bir histi. Sanki yıllardır beraber yaşıyormuşuz gibi hissediyordum.

İlaçlarını içirmek bile bana keyif veriyordu. Beni istemediğini söyleyip kovduğu günlerden sonra en ufak bir sevgi kırıntısı bile beni mutlu ediyordu.

Şimdi de iki günün ardından üstündeki hastalık havasını atması için zorla dışarı çıkarıyordum. Sabahtan beri söylenip gelmek istemediğini dile getirmesini rağmen şuan ayakkabı bağcıklarını bağladığım gerçeğini değiştirememişti.

Ayağa kalktığında, gülümseyerek saçlarını karıştırdım. Uzadıkça kıvırcık tutamlar daha da belirgin olmaya başlıyordu. Huysuzca kafasını geri çekti. "Dönüşte berbere gideceğiz!" Dedi aksi bir tavırla. Sırıtıp elimi salladım aynen aynen dercesine. O saçlara kimse dokunmayacaktı çünkü oynamayı sevmiştim.

"Yoo." Dedim keyifle. Dolabın üstünden koyu gri bereyi aldığımda kafasına takıp aşağı çekiştirdim. Uslu bir şekilde dışarı taşan saçlarını içeri koymama izin verdiğinde, gülümseyip yüzünü izledim.

"Bak en fazla bir saat." Dedi benim işim bittiğinde. Anahtarları cebime takıp göz devirdim. "Zaten gidişimiz iki saat kudurma Sıraç." Dediğimde gözlerini büyütüp üstüme yürüdü. Son anda pot kırdığımı fark edip alt dudağımı ısırdım. Tamam, onun Adapazarına gittiğimizden haberi yoktu..

"Ne zamandan beridir avmlere gidiş iki saat Ali?" Sorgularcasına tekrar üstüme bir adım attığında, boğazımı temizleyip öksürdüm. "Bence bu o kadar da önemli bir konu değil." Dedim sevimli bir sırıtışla.

Kaşları havalanırken, bir adım daha atıp sırtımın kapıya yaslanmasına neden oldu.