"Gitme oraya, gitme yalvarırım! Geri dön Karaca'm,"
Kendi kendine bağırması hiç kâr etmiyor, arabanın içinde yükselen sesi kapılara, camlara çarpıp kulağına geri dönüyordu.
"Beni yokluğunla cezalandır, çek nefesini üzerimden, görme, görmeme izin verme ama gitme!"
Uzunları yakıp, kornaya basmayı sürdürürken bağırmaya devam etti adam kadının duymadığından bihaber.
"Bana acını yaşatma Maral!"
Kim duyacaktı şimdi onu, kime duyuracaktı sesini? Aylarca sağır kalan kulakları; artık kendi feryadının, o kör vicdanının sesini duyacak mıydı?
Gaz pedalına yüklendikçe; boşluğa basıyormuş hissine kapılıyordu Arkın, yoktu daha fazlası. Vites arttırarak öndeki araca yetişmeye çalışıyor ama hızı nedense yetmiyordu. En son direksiyonu kırıp önüne geçmeye karar verdiğinde; hiç beklemediği bir şey oldu, karısının arabasının savrulmaya başladığını gördü.
"Al eline silahı öldür beni kadın, öldür ama bas şu frene, lanet olsun bas!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARACA [Raflarda]
General FictionYeminler, intikamlar , acılar, sırlar, fedakarlıklar ve aşk. Bilmediklerinin acısını çeken karaca yürekler. Kimisi kinine üzülücek, kimisi sakladığına . Sonra kaybolan zaman ile birleşicek yürekler. Arkın, intikamın pençesine düşmüş yaralı bir asla...