Bölüm 3

433 27 9
                                    

Baharın gelmesiyle güneş yüzünü göstermiş ve kuşlar dalları doldurmuştu. Yaza yaklaştıkça rüzgar daha bir sıcak esiyor ve ılık bir nefes gibi insanın suratını yalayıp geçiyordu. Hele ki toprağın kokusu, insanı içine çeker gibi buram buram geliyordu buruna.


Yavaşça kalktı doğrulduğu yerden ve avucunun içinde olan toprağa baktı. Her şeyin başladığı yer ve bitiş noktası bu topraktı. Doğmadan önce bu topraktan gelip doğduktan sonra da bu toprağa gittiğimizi düşündü o anda. Sonra kafasını kaldırarak önündeki mezara baktı tekrardan. Mezar taşında ''Komando Ütğm. Tuna ATABEY'' yazıyordu. Ne yazık ki sevdiği adamı bir süre önce tüm anıları ile buraya gömmüştü Seda. Yavaşça mezarın başına doğru ilerleyerek mezar taşının yanına kadar geldi. Taşın üzerindeki resmin ve yazılı olan ismin toz içinde kaldığını görünce içi sızladı, eliyle temizlemeye başladı. Her temizlediğinde sanki sevdiğini okşuyormuş gibi hissetti. O kadar seviyordu ki onu bir köşeye kıvrılıp yanında ölümü beklemeyi bile düşünüyordu. Çok erken olmuştu bu ayrılık ama gidene çare olmadığını da çok iyi biliyordu.


Mezar taşını temizledikten sonra olduğu yere çöktü ve gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı. Sesi çıkmıyor ve içine içine ağlıyordu oturduğu yerde. Ona son kez sevdiğini söylemek için neler vermezdi ki? Son zamanlarda çok ayrı kalmışlardı ve birbirlerine hiç vakit ayıramamışlardı. Eski günlerdeki gibi günlerin, saatlerin hatta dakikaların kıymetini bilselerdi keşke diye geçirdi içinden. O sırada bir çıtırtı duydu ve irkilerek kafasını çevirdi sese doğru. Gelen Eda' ydı. Eda beyazlar içinde bir prenses gibi giyinmişti. İki yana toplanılan saçları güneşte parıl parıl parlıyordu. Annesinin yanına geldi ve sıcacık bir sarılış yaptı kendisine. Sonra geri çekilerek annesinin göz yaşlarını sildi.


''niye ağlıyorsun anneciğim?''


''öylesine güzel kızım. Boşver''


''babam için mi ağlıyorsun anne?''


''Evet kızım... Baban için ağlıyorum''


''Ağlama anne babam gitmedi ki burada''


Seda gülümsedi, Eda' ın saçlarını okşayarak yanağından bir öpücük kondurdu ve devam etti konuşmasına;


''Evet bebeğim, şehit olanlar ölmezler. Bak burada şehit olarak yatan hiç kimse ölmedi. Hepsi bu vatanı savunurken canlarını ortaya koydular ve bu sebeple mükâfatlandırıldılar. Onlar Allah' ın uygun gördüğü şekilde aramızda geziyorlar. Ve emin ol ki babanda hep yanımızda, bizi hep görüyor, koruyor.'' 


''Ama anne babam gitmedi ki o burada. Biz seni çok özlüyoruz. Asıl sen yoksun bak babam orda bana bakıyor''


Seda şaşkın bir ifade ile Eda' ya baktı ve daha sonra onun parmakla işaret ettiği yere doğru çevirdi başını. Gördüğü manzara dehşet vericiydi. Çünkü gerçekten Eda' nın gösterdiği yerde Tuna duruyordu. Ağzı açık kalmıştı ve diyecek bir şey bulamıyordu. Dili kilitlendi bir şey diyemedi. Eda babasına doğru koştu ve babası onu kucağına aldı. Sonra Seda' nın olduğu yeri göstererek bir şeyler söyledi ama uzakta olduklarından Seda bir şey anlamadı. Tuna yavaş yavaş kendisine doğru yaklaşmaya başlamıştı. Seda ellerini ağzına kapatmış bir taraftan hüngür hüngür ağlıyor bir taraftan da az önce ardından ağladığı eşinin kendine yaklaşmasından dolayı içinde fırtınalar kopuyordu. Nihayet Tuna Seda' nın yanına doğru gelmişti ama sanki ona bakmıyor gibiydi. Seda zar zor çıkardığı kısık sesiyle Tuna' ya seslendi;

MİLYONERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin