Bölüm 6

319 16 10
                                    

Gözlerini açtığında karanlık bir deponun arka kısımlarında bulmuştu kendini. Kafasının arkasında inanılmaz bir acı vardı ve bu ağrı başının tepesine kadar vuruyordu. Biraz daha çevresine bakındığında koliler ve paslı demir yığınları arasında bir yerde olduğunu fark etti. Elleri arkadan kelepçeli bir sandalyeye oturur biçimde bağlıydı. Üzerinde ne montu vardı nede ayağında ayakkabıları. Yerler hafif nemliydi ve soğuk ayaklarından böbreklerine vurmuştu bile. Kim bilir kaç saattir burada bu şekilde duruyordu.

Uzaklardan bir yerden bağırma sesleri geliyordu ama ne konuşulduğu tam anlaşılmıyordu. Sadece birileri çok kızgın bir biçimde bağırıp çağırıyordu. Çok büyük bir deponun içinde bir yerlere bağlamışlardı kendisini. Çevreyi çözmeye çalıştığı sırada uzaktaki bağrışma seslerin kesildiğini duydu. Tam seslerin hangi yönden geldiğini algılamaya başladığı sırada kendine yaklaşan adım sesleri olduğunu fark etti ve hemen gözlerini kapatıp baygın numarası yapmaya başladı. Yanına gelen iki kişiye ait ayak sesi dibinde durmuştu. Bir tanesi yanına yaklaştı ve saçlarından tutarak kafasını yukarı doğru kaldırdı.

''ağabey uyandıralım mı? Kendisi uyanmayacak gibi''

''ne sabırsız adamsın oğlum yaa tamam hadi uyandır''

Tuna buz dolu bir kova suyun üzerine boşaldığını hissedince bir taraftan gözlerini açtı bir taraftan da saniyeler içinde istem dışı titremeye başladı. Daha ne olduğunu bile anlamamıştı ki az önce üzerine bir kova su boşaltan adam tekrar saçlarından tutarak yüzüne doğru yanaştı ve;

''Sonunda tatlı rüyanızdan uyandınız mı sayın prenses? Buzlu su adamı böyle dipçik gibi eder işte''

O sırada arkasında duran diğer adam bir iki adım daha yaklaşarak kenardan çektiği sandalyeyi ters olarak döndürüp Tuna' nın karşısına oturdu. Tuna kafasını kaldırdığında karşısında ki adamın ışıklardan dolayı yüzünü seçemedi. Gözleri bir süredir kapalı olduğu için ışığa hassasiyeti devam ediyordu. Bir iki dakika bekledikten sonra gözleri biraz daha netleşti. Karşısında oturan bu adamın tam da hastane önünde karşılaştığı ve kendisini tehdit eden adam olduğunu gördü. Adam cebinden birkaç kağıt parçası çıkardı ve kendisine doğru yanaştı.

''Merhaba Tuna. Benim adım john. Aslında ismimin bir önemi yok ama kendimi tanıtmak istedim. Belki merak edersin beni öldüren adamlar kimdi diye. Sana bu işe karışma demiştim değil mi? Hiç söz dinlemiyorsun. Başına dünya kadar iş gelmiş hala akıllanmamışsın. Bu işler dağda üç beş köpek avlamaya benzemez. Mafyacılık mı oynuyoruz sanıyorsun bilmiyorum ki.''

Tuna kendisini biraz daha toplamıştı. Yemiş olduğu soğuk şok tüm beyin fonksiyonlarını ve vücudunu harekete geçirmişti.

''ne istiyorsunuz?''

John pis bir sırıtış yaptı ve biraz geri doğru çekildi. Diğer cebinden çıkarmış olduğu sigaradan bir adet çıkardı ve yaktı. Daha sonra aynı sigarayı Tuna' ya doğru uzattı.

''içer misin?''

Tuna suratını ekşiterek geri doğru çekti kendini ve sorusunu daha yüksek sesle yineledi;

''bana bir cevap ver ne istiyorsunuz?''

John sigarayı geri alarak o pis sırıtışı ile bir yudum çekti ve dumanını suratına doğru üfledi. Sonra Tuna' ya biraz daha yaklaşarak;

'' hani Amerikan filmlerinde derler ya ''burada soruları sadece ben sorarım'' diye, işte öyle bir an oluştu şu an. Şimdi ben soracağım sen cevap vereceksin. Böylece sorunun cevabını alacaksın''

Tuna soğuğun etkisiyle iyice üşüdüğünü hissetti. Diğer adam geri planda duruyordu ama elinde başka bir kova daha vardı. Bunu görünce biraz daha temkinli davranarak adamı göz ucuyla takip etmeye başladı. John ise konuşmaya devam etti;

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 07, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MİLYONERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin