Bölüm 2

2.3K 61 17
                                    

Tuna bir kayanın arkasına sığınmış beklemekteydi. Bu sırada elindeki tüfeğinin şarjörünü yenilemeye çalışıyordu. Tüfeğini iki bacağının arasına sıkıştırdı ve boş şarjörü çıkararak yanına bıraktı. Son bir şarjör kalmıştı hücum yeleğinde ve takviye gelene kadar bununla idare etmek zorundaydı. Onu da yerinden çıkardı ve silahın yuvasına yerleştirdi. Çatışma o kadar yoğundu ki kafasını o kayadan çıkarırsa vurulacağını biliyordu. Silahını iki eliyle sımsıkı kavradı ve kurma kolunu çekerek mermiyi tüfeğin ağzına sürdü. Artık yolun sonuydu ya da bir başlangıç, bunu kendisi belirleyecekti. Hemen alt tarafta ki kayanın arkasında Murat Astsubay duruyordu. Göz göze geldiler onunla. Murat Astsubay eliyle panik içinde kayanın arkasını gösteriyordu. Bir taraftan da onun arka kısmında ki MG-3 ağır makineli silahını kullanan Sivaslı Ahmet Çavuş hiç durmaksızın mermileri yağdırıyordu gelenlerin üzerine. Resmen bir kumpasın içindelerdi. Murat Astsubay son bir haykırışla seslendi kendisine;

''Komutanım atın kendinizi buraya. Tepenize kadar geldiler. Vurulacaksınız!''

Tuna hiç konuşmuyordu. Artık buradan geri dönemezdi. Çünkü dönerse babasını utandırırdı. Gözleriyle ''gidin'' diye işaret yaptı. Murat Astsubay kafasını iki yana sallayarak ''hayır'' dedi.

''birlikte geldik, birlikte gideceğiz. Sizin cenazenizi göndermem buradan.''

Artık teröristlerin sesleri çok net duyulmaya başlamıştı. Ağır küfürler edip üç koldan saldırıyorlardı. O bunların en net taktiğiydi. Askerlerde aşağı kalmadan aynı ölçüde onlara küfür edip oldukları yerden mermi yağdırıyorlardı. Yalnız o kuzucuklar öyle bir pusuya düşmüşlerdi ki kafalarını bile çıkaramıyorlar, bakmadan sadece tüfekleri kayaların üzerinden çıkararak rasgele seslerin geldiği yere doğru sallıyorlardı. Tuna eliyle Murat Astsubaya bulunmuş olduğu kayanın sol tarafını göstererek bakmasını işaret etti. Bu sırada sağ tarafa doğru yanaştı ve silahını kayanın üzerinden çıkarmak üzere hafif doğruldu. Ateş biraz daha hafiflemişti. Ancak pusuya düşmüş diğer gurubun olduğu yere açılan ateş hala devam ediyordu. Bunu fırsat bilen Tuna etrafı kolaçan edip timini oradan çıkarmak istedi. Tam o sırada Murat Astsubayın haykırışıyla birlikte silah sesini duydu ve gelen merminin ensesinin dibinden geçtiğini hissetti. Olduğu yere tekrar eğildiğinde üstüne bir ağırlık düştü. Elleriyle düşen şeyi kavradığında tepesindeki kayaya tırmanmış ve onu vurma planın da olan teröristin cesedi olduğunu fark etti. Murat Astsubay tam zamanında davranmıştı ve biri sol omzundan diğeri ise kafasının sağ üst köşesinden iki mermi isabet ettirmişti o haine. Tuna hayvan leşi gibi fırlattı cesedi aşağıya ve tekrar silahını eline aldı. Murat Astsubaya bakarak ''Sağol Muradım'' dedi seslice ve elini kaldırıp teşekkür etti. Hafif kayanın köşesinden arka kısmı süzdü. Kimse görünmüyordu. Büyük ihtimalle ters taraftan dolanarak arkalarından çıkacaklardı. Üzerlerine atlayan teröristi de yem olarak göndermişlerdi anlaşılan. Kafasında seri bir plan oluşturarak Murat Astsubaya seslendi.

''Murat, köpekler arkadan dolanacaklar. Ateşi kesin ve öteki unsura yanaşmaya başlayın. Ben arkayı kontrol ederek devam edeceğim. Timin öteki başına geçip aşağı doğru kaydır. Çabuk ol vaktimiz yok, çocukları katledecekler. Yalnız kaldı o unsur öteki tarafta. Yardıma gidelim.''

''Emredersiniz komutanım. Dikkatli olun!''

Tuna, onlar aşağıya doğru ilerlerken İzmir' li Nihat Çavuşu da yanındaki kayaya çekti ve arkayı kontrol etmeye başladı. Aslında olay çok garipti. Silah sesleri aniden kesilmezdi. Az önce burada otuz kişiye yakın bir grup ateş açıyordu. Bu işte bir pislik vardı. Arkasına dönerek timin aşağı inmeye başladığını gördü. Yanındaki Nihat' a da inmesi için işaret verdi ve kendiside kontrolünü sürdürerek aşağı inmeye başladı. Tam o sırada bir çıtırtı geldi yan tarafındaki kurumuş çalılardan ve ufak bir taş sürüklenmeye başladı. Hemen bir hamleyle aşağıya doğru inen Nihat' ın yanına sıçardı ve ''Çabuk yat'' diyerek ensesinden tutarak yere yatırdı. Silahını hızla çalılara doğru çevirdi. Az önce Nihat' ın durmuş olduğu yerdeki kayanın parçalarının kopup aşağı yuvarlandığını görünce içi rahatladı ve derin bir nefes alarak olduğu yerden doğruldu. Nihat' a elini uzattı;

MİLYONERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin