◇3-Gerçekler◇

16 7 0
                                    

Göğüsümün ağrısıyla uyandım. Öyle ağrıyordu ki ölecek gibiydim. Elimi doğum lekemin olduğu yere değdirince gömleğimin kumaşını hissettim. Gözlerimi hafifçe aralarken diğer kolumdan destek alıp doğruldum. Hastane odası gibiydi. Çok dar bir odaydı. Küçük camlı dolabta kutu kutu ilaçlar vardı. Dolap ve küçük bir paravan dışında hiçbir şey yoktu. Acıtana kadar kolumda takılı serumu fark etmemiştim.

Dünü düşündüm. Okuldaydım ve kızlardan kaçmaya başladım. Mezarlığa kaçtım. Sonra o hayali gördüm. Düşüp başımı vurmuş olmalıydım ama o sahne sanki hala yaşanıyormuş gibi aklımdaydı. Bir anda yaralandığım aklıma geldi. Elimi boynuma götürdüm. Yara yoktu tertemizdi. Kendime inanamadım. Hızlı iyileşse bile bir iz kalması gerekirdi.

Yataktan fırladım. Başım dönünce serumu tutan direğe tutundum. Paravanın arkasında ayna ve lavabo olduğunu fark ettim. Hızlıca aynaya bakmam gerekiyordu. Dengemi son adım da kaybetsemde lavabodan tutunduğum için düşmedim. Yavaşça başımı kaldırdım. Ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilemedim.

Vücudum dövmelerle sarılıydı. Hepsi doğum lekemden başlıyor gibiydi. Onun dışında belirgin bir şekil olan alnımdaki içi dolu hilaldi.

Ne olduğunu öğrenmem için kapıdan geçmem gerekiyordu. İçimde ki şüphe ve korku kapıya doğru adım atmamı engelliyordu. Kapının arkasında her türlü tehlike olabilirdi. Elimi kapının koluna koydum. Ben ne tehlike olursa olsun her zamanki gibi kaçabilirdim.

Kapı uzun bir koridora açıldı. Baktığımda koridorun sonundaki merdivenleri gördüm. Merdivenlerden aşağıya indiğimde bir kilisede olduğumu anladım. Her köşede bir mum yanıyordu.

Salonun ortasında o adam duruyordu. Hatırladığımdan daha temiz ve giyinik duruyordu. Kaçıp onlardan saklanmak istedim ama sadece gördüğüm bir hayaldi. Delirmeye başlamış olabilirdim. Adamın yanında yaşlı bir kadın vardı. Yanlarına gidip sorarsam her şey için mantıklı bir açıklama duyabileceğime inandım.

Onlara doğru birkaç adım attığımda hemen beni fark edip bana baktılar. Yüz ifadelerinden dehşete düşmüş gibiydiler. Sanki bir canavara bakıyorlardı.

"Ben neden burdayım? Ne olduğunu bana anlatabilir misiniz?" Asıl merak ettiğim bu değildi. En merak ettiğim üstümdeki dövmelerdi. Adam susarken yaşlı kadın gülümsemeye çalıştı.

"Sonunda uyandın küçüğüm. Bizde senin uyanmanı bekliyorduk. Sorun şu ki bizde tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz." Burdan gitme zamanımın geldiğini anladım.

"Çantam sizde mi? Babam beni merak etmiştir."

"Hiçbir yere gitmiyorsun. En azından burada ne olduğunu anlayana kadar."

"Sizin kim olduğunuzu bile bilmiyorum. Siz beni buraya getiriyorsunuz ve hiçbir açıklama yapmadan birde gitmeme engel oluyorsunuz." Bir anda çok sinirlendim. Bu durum konuşurken kekelememe sebep olsa bile geri adım atmadım.

"Açıklama mı istiyorsun? Açıklıyım o zaman..."

CanavarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin