eric gözlerini açar açmaz hiç açmamış olmayı diledi. başının ağrısı ışık yüzünden şiddetlenirken kafasını ışıktan saklamak için sunwoo'nun hemen yanı başında olan göğüsüne yasladı.
gözlerini yeniden kapatıp yeniden uykusuna dönmeye çalışırken dün gece yaşadıkları bir bir gözünün önüne gelince hızlıca gözlerini açıp kafasını yaslamış olduğu göğüsten kaldırarak hala uyuyan çocuğa baktı.
dün gece resmen sunwoo ile öpüşmüştü. panik ile yanındaki çocuğu uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktı. ne yapacağını bilmiyordu. birazdan sunwoo'nun futbol antrenmanı için uyanacak olması aklına gelince telefonunu aldığı gibi odadan çıktı.
sunwoo ile yüzleşmeye hazır olmadığı ortadaydı. adımlarını bir üst kata kevin ve jacob'ın odasına doğru yönlendirdi. daha saat erken olduğundan koridorlar bomboştu.
odanın önüne gelince kapıyı çalma zahmetine girmedi ikisinin de kapıyı genelde kitlemeyi unuttuğunu ve bu saatte büyük ihtimalle kırkıncı rüyalarında olduğunu bildiğinden rahatlıkla kapıyı açarak içeri girdi.
tahmin ettiği gibi ikili odanın kevin'a ait olduğunu tahmin ettiği taraftaki yatakta uyuyolardı. ne kadar bu saatte arkadaşlarını uyandırmak istemiyor olsa da kapıyı kapatırken uyanmaları için kapıyı daha sert kapattı.
bunun üzerine uykusu daha hafif olan jacob korkarak gözlerini açıp odalarının ortasında duran arkadaşına ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakmaya başladı.
"acil durum"
"ne acili bu saatte?"
"sunwoo ile öpüşmüş olmam acili."
"ne sunwoo ile mi öpüştün?"
kevin yattığı yerden kalkarken sorduğu soru ile eric kafasını sallayıp boş yatağa kendisini resmen fırlattı.
"evet."
"ne zaman?"
"dün gece."
"dün gece ne zaman?"
"dolapta."
"ciddi olamazsın."
"hayır ciddiyim."
"nasıl oldu?"
"sunwoo dolaba girdi sonra bir şeyler konuştuk galiba bilmiyorum emin değilim ama ona beni öpmesini söylüyordum."
artık uykuları onları terk eden ikili yatakta oturur pozisyona geçerek pür dikkat eric'in anlattıklarını dinliyordu. eric dün geceye dair bütün hatırladığı şeyleri ikiliye anlattıktan sonra derin bir iç çekerek ikiliye beklenti ile bakmaya başladı.
"pekala."
"sonunda öpüştünüz yani."
"peki sabah?"
"ne sabah?"
"sabah ne oldu?"
"bir şey olmadı. ben uyanır uyanmaz buraya geldim."
"çocuğu yalnız mı bıraktın?"
"ne yapmamı bekliyorsun panikledim."
"hayır kevin sus. tamam panikledin sabah sabah konuşmak istememiş olabilirsin normal peki ne yapacaksın?"
"bilmiyorum."
"nasıl bilmiyorsun?"
"baya. sonuçta evet öpüştük ve cidden cidden aşırı güzeldi sarhoş olsam da bundan eminim ve kesinlikle bir kere daha öpmek istiyorum. ama sunwoo ne hissediyor bilmiyorum ya da nasıl karşılayacak."
"cidden bunu mu dert ediyorsun?"
"evet?"
eric sıkıntı ile kendisini oturduğu yatağa sırt üstü bıraktı.
"arkadaşlığınızın başından beri belli değil mi zaten? başından beri sevgili gibisiniz zaten. sürekli bir aradasınız ve beraber uyuyorsunuz resmen beraber uyuyorsunuz bunu yapan tek oda arkadaşı büyük ihtimalle sizsiniz."
"bu sabah da beraber uyuyorduk."
"bak eğer rahatsız olmuş olsaydı dün gece yanında yatmazdı."
"ben ısrar ettim diye geldi."
"ama sonuç olarak geldi."
"yine de arkadaşlığımızı bozmak istemiyorum."
"ne yapacaksın peki?"
"hatırlamıyor gibi davranabilirim?"
"saçmalama."
"niye?"
"eric sunwoo ile dün gece öpüştünüz bu çocuğa karşı olan duygularını hepimiz biliyoruz. dün gece yaşananlar hakkında konuşup hislerinizi birbirinize söyleyip güzel bir şey yakalama şansınız varken gidip gerçekten hatırlamıyorum diyerek korktuğun için kenara mı iteceksin?"
"evet?"
"sen gerçekten tam bir salaksın."
"jacob sevgiline bir şey söyle."
"üzgünüm ama sevgilim bu sefer haklı."
"teşekkürler."
"of bilmiyorum."
"buna kendin karar vermen gerekiyor ve karar vermen gereken süre kısıtlı iyi düşünmen lazım."
"sunwoo'nun uyanmasına az kaldı galiba."
eric saate bakıp kafasını sallarken hâlâ ne yapacağından emin değildi. elleri ile suratını kapatırken yeniden sıkıntı ile nefes verdi.
"istiyorsan burada uyuyabilirsin biraz daha."
"bence odana git eric, sunwoo uyanınca orada olman daha iyi olur."
"doğru, hadi git odana."
"kovuyor musunuz beni?"
"evet."
"adam akıllı düşün ve karar ver."
"söylemesi kolay tabii."
"evet."
eric yataktan kalkıp kapıya doğru ilerlemeden önce arkadaşlarına veda etmiş ardından da odadan ayrılarak kendi odasına ilerlemek için yola koyulmuştu.
bu kadar karışık olması gerekiyor muydu ki karar vermek için. odasının önüne gelince kafasını kapıya yasladı. içeriden sunwoo'nun odada dolaştırken çıkardığı sesleri duyabiliyordu. demek çoktan uyanmış diye düşündü.
yatakta onu göremeyince üzülmüş müydü acaba ya da hayal kırıklığına uğradı mı diye düşündü eric. o konumda olsaydı kesinlikle reddedilmiş gibi hissederdi.
oflayıp kafasını sessizce kapıya vurdu. derin bir nefes alıp elini kapının koluna götürürken ne yapacağına karar vermişti. vazgeçmeden önce kapıyı hızlıca açtı.
😔🫂
herkese merhaba!!! son bölümü attığımdan beri altı ay geçmiş galiba... baya erken atmışım dimi bu bölümü. doğruyu söylemek gerekirse aklımda bölüm yazmak gibi bir düşünce bile yoktu son zamanlarda ta ki birisinin altı ay olduğunu söylediği yorumu görene kadar. kendi yakın arkadaşım dışında bölüm bekleyenin olduğunu görmek garip bir histi acikcasi. kısacası bölüm bekleyenlerden özür dilerim bu kadar uzun süre bölüm atmadığım için bu bölüm kısaydı normale göre evet ama gerçekten yeni bölümü bu sefer yakın zamanda atacağım. umarım keyifle okursunuz tekrardan uzgunum 🥲🫂🫂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boarding school // sunric
Fanfiction"nesin sen kralın özel soytarısı mı?" "hayır ben kralın ta kendisiyim." →sunric 🎭