sapıklar sürüsü

79 13 11
                                    


alarmın sesi yüzünden gözlerini açan eric, nerede ve neden belinde kollar olduğunu düşündü. aklına dün gece olanlar geldiğinde direkt saate baktı. saat beş kırktı yani bu çalan alarm sunwoo'nun antrenmana gitme alarmıydı. kollarındaki çocuğu uyandırmadan arkasını döndü ve alarmı kapattı. dün gece ateşi yüksek olduğundan ve hala hastalığı devam ettiğinden dolayı bugün gitmese bir şey olmaz diye düşündü eric. tekrar önüne döndü, sunwoo'nun ateşi iyice düşmüştü. bunun verdiği mutlulukla kafasını yeniden sunwoo'nun göğüsüne yasladı. kahvaltıya kadar uyusa bir şey olmazdı.

"eric."

alarm yerine sunwoo'nun sesi ile uyanmıştı bu sefer. gözlerini açmak istemiyordu bu yüzden sarıldığı çocuğa daha sıkı sarılarak kafasını mümkünmüşcesine daha çok sunwoo'nun göğüsüne sakladı. sunwoo'nun kısık sesi ile güldüğünü duydu. her sabah böyle uyanmak varken neden bunca zamandır ayrı ayrı yatıyorlar diye düşünüyordu eric. dün gece itiraz etse de şu an halinden oldukça memnundu.

"aç değilsin herhalde?"

"saat kaç?"

"yedi."

kafasını çocuğun göğüsünden kaldırıp yüzüne çevirdi. sunwoo direkt olarak ona bakıyordu, hiç sunwoo'nun sabah nasıl göründüğüne dikkat etmemişti. hafif kıvırcık olan saçları iyice karışmış ve hafif ıslaktı. gözleri hala uykuluydu ama anlamlandıramadığı bir yoğunluk içeriyordu.

"neden bu saatte kalktın ki?"

"çünkü derslerimiz var?"

"olsun, hastayız deriz."

"hasta olan benim ama yataktan çıkmak istemeyen sensin."

"halimden memnunum da ondan."

"dün gece öyle demiyordun ama."

"of tamam kalkıyorum."

eric kalkmak için hareketlendiğinde sunwoo belindeki kollarını sıkılaştırmıştı böylece eric'in kalkmasına engel olmuştu.

"şaka yapıyorum."

"komik değil??"

birbirlerine bakarken eric cidden kalkmak istemedi ama kalkıp kahvaltıya inmeleri gerekiyordu. sunwoo'nun iyice yediğinden emin olup ilaçlarını almasını sağlamalıydı.

"hadi kalk, sen gidip duş al tamam mı? sonra kahvaltıya ineriz."

"ama soğuk."

"hâlâ üşüyor musun?"

"çok değil, sana sarılırken iyiydim."

"pis sapık."

"ne sapıklığı mı gördün? sanki zorla geldin."

"evet zorla bırakmadın çünkü."

"iyi ki de bırakmamışım."

eric daha fazla dayanamayıp ayağa kalktı. sunwoo ile sınırlı olan konuşmaları böyle değildi daha bir resmiydi. eric'in hayatı boyunca flörtöz konuşmalar yaşamıştı, alışkındı bunlara ama sunwoo'nun bu haliyle nasıl başa çıkacağını bilemedi. sabah  sabah bununla uğraşamazdı.

"kalk bay uykucu."

"of tamam."

sunwoo da en sonunda kalktığında eric onu direkt banyoya itti. o banyodayken camı açmış çocuğun yatağının çarşaflarını değiştirmişti, bugün iyiliği üzerindeydi. son olarak da okul formasını giyindi. bütün işleri bittiğinde banyo kapısı açılmış ve bir adet havlulu sunwoo odaya girmişti. üstsüz sunwoo görmeyi beklemiyordu, gözlerini çocuktan çekip çok alakasız bir yere baktı.

boarding school // sunric Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin