1

361 13 25
                                    


Siyah ve mavi renkten oluşan son derece lüks Bugattiyi kocaman olan gökdelenin önüne çekmişti Bay Min. Piyasa değeri bile 18 milyon doların üzerinde olan bu arabadan dolayı adamın ne kadar zengin olduğu akılla ölçülebilecek türden değildi. Dünyada sadece 150 adet üretimi olan bu araçtan Kore'de bile sadece bir tane bulunuyordu.

Arabanın kapısını vale açmış ve içindeki sahibi de aşağıya inip anahtarları valeye teslim etmişti. "Sürerken dikkat et, gaza basmayı düşününce bile araba hızlanmaya başlıyor. Kaza olmasını istemiyorum." Vale başını aşağı yukarı sallayınca Bay Min güneş gözlüğünü başının üzerine yerleştirip binaya giriş yapmıştı.

"Günaydın Efendim." Tüm kızlar adamı saygılı bir biçimde karşılarken Bay Min de gülümseyerek karşılık vermişti. "Babam şirkette mi şu an?" Sarı saçlı, siyah mini etekli kız elindeki dosyalarla hemen Yoongi'nin yanına gelmiş ve saçlarını arkaya atmıştı.

"Efendim babanız uluslararası bir toplantıda, isterseniz odanıza geçin. Biz de size içecek bir şeyler gönderelim, nasıl olur?"

"Soğuk bir şeyler olsun ve sen Hazel, odama gel." Yoongi önden yürürken diğer kızlar aralarında konuşmaya başlamışlardı bile. Birbirlerine Hazel'in ne kadar şanslı olduğunu söyleyip ve yine kıskançlıklarını kusuyorlardı. Hazel elindeki dosyaları odasına bırakmış ve asansöre binip Min Yoongi'nin odasına çıkmıştı. Yavaşça ve gergin bir şekilde kapıya vurmuş ve içeriden, gel, sesini duyunca içeriye girmişti.

"Ne istemiştiniz Efendim?" Kız elleriyle uğraşırken Yoongi gözlerini kızın üzerinde gezdirmişti. "Otursana?" Hazel koltuğa yaklaşmış ve oturacağı sırada Yoongi boğazını temizlemişti. "Oraya değil Hazel." Yoongi bacağını pat patlamıştı. "Buraya." Hazel, Yoongi'ye yaklaşmış ve gösterdiği yere oturmuştu. Yoongi dizine oturan bedenin beline ellerini sarmış ve dudaklarına yaklaşıp yavaşça kızın dudaklarını öpmeye başlamıştı. Elini belinden çekip yukarıya doğru çıkarmış ve göğsüne getirdiği gibi kızın gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı.

Kız ağlamaya başlamış ve Yoongi'yi itip kucağından inmişti. "Hazel? Sen neden ağlıyorsun?" Yoongi de tıpkı kız gibi ayağa kalkmış ve ona yaklaşmak için bir adım atınca kız da geriye doğru adım atmıştı.

"Sen beni sadece kullanıyorsun Min Yoongi! Artık bana dokunmanı istemiyorum, bir daha seni görmek de istemiyorum!"

"Biz birbirimizi seviyoruz Hazel! Benim aşkıma karşılık verdin bir kere, şimdi ne oldu?"

"Seni artık sevmiyorum ve bu şirketten istifamı istedim, hoşça kal tamam mı Min Yoongi? Dilerim kendine yeni bir oyuncak bulursun." Hazel gömleğini düzeltip koşarak odadan çıkmış ve ağlayarak şirketi terk etmişti.

"Siktir git Hazel, sen sadece bunu hakediyorsun." Yoongi sinirlendiği için tüm masasını yerle buluştururken bu kendisini asla sakinleştirmiyordu. "Bay Min, bir şeyler ister misiniz?" Yoongi sinirle kapıya dönüp baktığında kızcağız da başını yere eğmişti.

"Hiçbir şey istemiyorum, hepiniz siktirip gidin."

Kadın kapıyı kapatıp koşarak odadan uzaklaşmıştı. Yoongi de koltuğun üstüne fırlattığı telefonunu alıp odadan çıkmıştı. Bir dakika bile durmak istemiyordu bu şirkette. Asansörden inmiş hızlı adımlarla otomatik kapıdan çıkmıştı. Merdivenlerden inmiş ve arabasına ilerlemişti.

"Bakın hanımefendi işimden olacağım, gerçekten arabaya verdiğiniz hasarın farkında değil misiniz?"

"Bakın beyefendi parası neyse öderim tamam mı?"

"Hanımef-"

"Burada ne oluyor? Arabam, arabam neden bu halde? Bir doğru düzgün park etmeyi de beceremedin mi Tanrı aşkına?" Genç adam valeye bağırırken araya asıl arabaya çarpan kadın girmişti. "Lütfen ona bağırmayın, ben çarptım. Parası neyse öderim." Yoongi gözlerini kızın üzerinde gezdirmiş ve biraz yaklaşmıştı. "Ödeyemezsin, bu ülkede kimse bu arabanın kapısını dahi satın alamaz."

EvermoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin