BAŞLANGIÇ

GÖREV

Yemeyimi bitirip maskemi alıp üssün kapısından dışarı çıktım. Ve ekibimin yanına gittim. Hepsi selam verince helikoptere bindik. Dünya. Şuan öyle bi haldeki insan hala inanamıyor. Dışarıdan bakılınca herşey güzel ama gezegenin içine girdinmi işte ozaman midende kusma isteği yaratıyor. Artık burada uaşayan insan yok hayvan yok bitkiler yok yani var ama sadece bir bölgede savaştan etkilenmeyen ormanlar hariç başka hiçbiryerde yaşam yok. Evet basit bi görev için dünyaya gönderildik. Eski değeri olan ıvırzıvırları topamak için. Buraya geleli iki gün olmuştu ve şuan parise iniş yapıyoruz. Silahımı hazır pozisyonda tutup etrafa göz gezdirdim prosedür gereği. Sonra ekibime gel işareti yaparak dağıldık. Toplama ekibinin işi savaşta düşen eyfelin bir parçasını almaktı.

Paris rüyalar şehrinden birtanesi yani en azından eskiden öyleydi. Simdi ise tüm ihtişamını kaybetmiş çoplğkten farkı olmayan eski şehir.

Suan şehir tiyatrosunun içindeyim burası nekadar eski haliyle alakalı olmasada sahne hala yerinde. Sahneye çıkıp gözlerimi kapadım. Hayal etmeye çalıştım ama yapamadım. Sebebimi hafizamı kaybetmiş olmam olabilir savaştan öncesini hatırlamıyorum. Eski dünyadan bildiğim tek şarkıyı mırıldanmaya başladım. Hey jude ...

- Sesini duymayalı uzun zaman olmuş Jenna
- evet bende söylemeyeli kemdi sesimi unutmuşum.
- burası kesinlikle bu halinde bile Elips deki tiyatrodan daha iyi.
- tanrım Elips asla butası gibi olmayacak burada tarih var yaşanmışlık var brad en önmelisi geçmiş var. Peki ya Elips de ne var metal parçaları.
- şey aslinda teorik olarak Elipsdekiler metal deği....
- biliyorum Brad

Brad yakım arkadalarimdan biriydi aslında ekibimdeki herkez arkadaşim uzun yıllardır beraberiz.

Candice yanımıza gelip " eyfel başını yükledik istikametimiz amazonlar efendim." Dedi. Ona garip bir bakış yollayarak " candice sana tahat ol demiştim. Bizbizeyken resmiyete gerek yok.

Hep beraber helikoptere binip uzay gemimizin yanına geldik. Gemiye binip amazonlara doğru yola çıktık.

Tanrım 3 saattir bitki topluyorduk be ben ölmek üzereydim. Sıkıntıdan ekipten çok uzaklaşmadan etrafi inceliyordum. Sonra solumdan bir hışırtı geldi. Hemen silahımı elime alıp sesin geldiği yöne yönelttim. Etrafıma baktım ama kimse yoktu. Yabaş adımlarla sesin geldiği yöne döğru ilerledim. Biranda ilerdeğim yönün tam tersinden yani arkamdan bir hışırtı geldi. Hemen oraya doğru döndüm. Bir hişirti daha. Aynı yerden. İlerliyordu. Ben sesi takip ederken cenk bağırmaya başladı. Aramızdaki tek türk olduğundan türkçe kelimeler söyleyip bağırıyordu. Anlamıyordum ama acı çektiği belliydi. Hızlıca koşup cenkin yanına geldim. Yerdeydi. Kıyafeti parçalanmış kolu kanıyordu. Àndre koşarak yanımıza geldi.

- ne oldu iyimisiniz
- hayır bişey cenke saldırdı.
- hayvan olabilirmi
- ándre başka ne olabilirki. Şöyle saçma sorular sorma.

"Tamam" dedi ve cenki kucağına aldı
- ekibin işleri bitmedimi ándre
- hayır ama 1 saate biter
- 1 saatmi. Olmaz kolu havayla temas etti çoktan zehirlenmiştir. Ben onu götürsem ?
- olmaz ozaman biz gidemeyiz jenna

Hemen cenki kucagından aldim ve kendim kucakladım.

- jenna sen ne yaptıgını sanıyosun
- sence
- yol en az yarım saat sürer.
- koşarsam sürmez.
- başınıza birşey gelebilir.
- ciddimisin ándre gerçektenmi ben bunu nasıl düşğnemedim.

Cenki kucağımda sabitleyip yürğmeye başladım. Biraz ilerledikten sonra hışırtılar başlamıştı. Bizi takip ediyo gibiydiler. Heöen koşmaya başladım. Neyseki cenk çok ağir değildi. Gemiye yaklaştiğimda bağırmaya başladım.

- hey yardım edin yaralı var.

Sağlık ekibi hızla gelip cenki eliöden aldılar.

- çabuk olun kolunda yara var içeri birşey giirmiş ama çok derin değil fazla kan kaybetmedi ama şoka girdi. Ve kolu havayla temas etti.

Ben bunlari der demez etradımıza oklar yayılmaya başladı. Lanet olsun neler oluyordu bırada böyle. Hemen koşarak askerlerin yanına gittim.

Merhaba sadece küçük bir not paylaşmak istedim. Hikayede asıl olay bu bölümden sonra başlıyo o yüzden bu iki bölümü iyice anlayın olay başka bi gezegende geçtiği için. :-)