- Belki de daha önce fareydin!
- Bana mı söyledin?
- Evet, sana. Korkuyorsun ya kediden, yemiştir belki seni.
"Deli kadın! Nasıl da anladı korktuğumu?"
Oysa bir kahve içimlik zamanda hiç kıpırdamadan oturabilmişti, bir tek gözleri... ama belli olmuş işte, kedi de lök, taa on metre ötede.
- Çenen de sivri senin, dişlerin de... kesin fareydin sen.
"Taktı! Bir daha söylerse o kelimeyi kusarım! Dilim büyür böyle..."
- Nasıl yani, hâlâ mı?
- Bence öyle, bakar bakmaz ne görürsem, o, sende fare.
- Bir daha demesen, belki daha önce de peynirdim, yedi beni, adını bile söyleyemem o hayvanın.
"Sapıttım, peynir miydim?"
- İnanır mısın yeniden doğmaya?
- Annem günah! der ama, sanki... Kim bilebilir ki?
- Ben kraliçeydim.
"Aşağısı da kurtarmazdı zaten, bence cadıydın, şimdi de mi yoksa?"
- Ama ruhum orospuydu, şimdiyse tam tersi!
"Nee, ruhu kraliçe? Şimdi o..."
Babası annesine, annesi o kadına söyleye söyleye.. Dili daha da büyüdü. Midesi de bulanıyordu, yoksa... Ne bastırır?
- Ayran içeceğim, sen de ister misin?
- Yok, içmem sabah sabah, çay olsun benimki.
Öğlen oldu bile, diyemedi, çay geç geldi, çocuk ayranı düşürdü, kadın ona ekmek uzattı, sarı dişleri güldü, kedi sandalyeden indi, telefon çaldı, çantası devrildi, onu bile fark edemedi, kağıt uçtu, cüzdan bulundu, para bütündü, sonra verirsin abla!ydı, iki hafta gecikmişti, test al eczaneden'di, hangisinden?di; babamın arkadaşı lan o!
- Bir şey yiyecek halim yok, sağ ol.
"Ayıp oldu kadına, iğrendiğimi de anlamıştır kesin."
- Korkma hamile değilsin.
"Nasıl bilebilir ki? Pes yani!"
- Korkmuyorum ki, nereden çıkardın?
- Bakar bakmaz ne görürsem, o!
"İnanmazsın kızım sen böyle şeylere, deli işte! Attı, tuttu."
Gözlerini dikti kadına, kedi de ona, kadın bakışlarını kaçırdı, eğildi yere saçılanları toplamaya başladı. Anahtarlığın ucundaki O harfini görünce durdu, avcunun içine yatırıp uzun uzun okşadı,
- Bilmezler bu harfin kıymetini, alay edip dururlar, oysa çok asildir.
"Kraliçeden asalet dersi! Ya kadına da deli dedik, akla bak!"
- Eskiden ben de severdim ya... Al senin olsun.
Cız etti yüreği, der demez pişman oldu. Kadın tuttu elini, avcunun ortasına O'nu koydu;
- O, gel, der davet eder, sarar sarmalar seni, sıcacıktır.
- Bu ne yahu, harflerden fal mı açarsın sen?
- Sevdim bak bu lafını, hee harf falcısı! Yazsana bunu bir kâğıda, büyük büyük.
- N'apacaksın ki?
- Asarım bir yere, altına da FUD.FAK
- Bu ne böyle, adın mı?
- Değil de buradaki kızlar, oğlanlar taktı işte, fallarına baktığım.
- Ciddi misin sen, fal mı bakıyorsun? Parayla mı?
- Deminden beri ne yapıyorum sanıyorsun, çıkmadı mı söylediklerim? Yok, çayına.
Çantanın içine yerden topladıklarını koydu, gebelik testi paketini de. Kızardı genç kadın, güldü sonra;
- Yazmışsın hemen senaryoyu, ben de nereden bildi diyordum, hamile falan.
- E be güzelim, her yazan, yalan yazar, sakın sen O'nlara aldanma da, ben onu görmeden bildim, yap testi bak, doğru söylediğimi anlayacaksın. Bul beni sonra.
Kediyi kucakladı, gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sayı'10
Random10. sayımızla tekrardan merhaba, Bu sayıda; bir “Fuar” heyecanına kapıldık gitti, sayfalar çoğaldı. Nisanın soğuk geçmesi yaza özlemimizi azdırdı. Belki de şehir ve sıkıştırdığı hayatlarımız dile geldi. Herhangi bir dosya konusunda odaklanmadan (k...