Saat sabahın 5'iydi bu yüzden açık eczane bulmaları zor olacaktır. Umarım hemen bulabilirler.
Yatağın yanında oturuyordum. Shoyo koluma sarılmış bileğimi kokluyordu.
Birden kolumu bıraktı Ve yatakta oturur pozisyona geldi ne olduğunu anlamamıştım.
Gözlerine baktığımda ise...
Üçüncü evreye girmişti. Artık bilinci tamamen kapalıydı sadece içindeki omega iç güdüsüyle hareket ediyordu.
Aniden üstüme atladı ve yere düştüm. Kemerimi çıkarmaya çalışıyordu.
- Shoyo! Bekle! Kendinde değilsin şu an dur!
Beni duymuyordu ya da duymamazlıktan geliyordu.
Kemerimi çıkarıp atmıştı ve pantolonuma yöneldi. Onu omuzlarından tuttum ve dikelttim. Hareket etmiyordu sadece bana bakıyordu.
- Shoyo lütfen. Biraz bekle şu an kendinde değilsin.
Elini yanağıma koydu. Çok sıcaktı vücudu. Resmen yanıyordu. Elini yanağımdan boynuma indirdi. Parmak uçlarını boynumda gezdiriyordu. Kahretsin dayanamıyorum artık.
Feremonları o kadar güçlü ki. Karşı koymak çok zor.
Sana karşı koy diyen yok.
Ne?
Karşındaki omega sen ne yaparsan yap kabul edecek durumda. İşaretli de değil. Onu işaretleyebilirsin.
Onu işaretlemek...
Evet ona sahip olabilirsin. Tamamen sana ait olabilir. Sen de bunu istemez misin?
Bana ait olmasını istiyorum.
Shoyo dudaklarıma doğru yaklaşmaya başladı. Çok yakındı ama yapamazdım.
Ne kadar onu istesem de bunu ona yapamazdım. Şu an kızgınlıktaydı. Kendi iradesi yok şu an. Ona bunu yapamam. O kendi isteğiyle olmadığı sürece ona dokunamam.
Ona zarar vermeyeceğime söz verdim.
Kucağıma yerleşti ve sürtünmeye başladı.
Kahretsin!
Onu tuttum ve yere yatırdım. Hareket etmesin diye üzerine doğru yükümü vermiştim biraz.
Hareket etmiyordu ancak bana öyle bakıyordu ki. O bakışlar kalbimi delip geçiyordu.
Nerde kaldı ki bu ilaç.
Ben bunları düşünürken kapı açıldı ve Kuroo kapıdan kafasını uzattı.
Kuroo: Patron, işte ilaç!
İlacı bana doğru fırlattı ve yakaladım. Tutmayı bıraktığım için Shoyo yine kıpırdanmaya başlamıştı.
İlacı ağzına vermeye çalışıyordum ancak ağzını açmamak için direniyordu.
Yanaklarını sıktım ve işaret parmağımı dudaklarının arasından içeri soktum.
Mecburen ağzı açılmıştı Ve ilacı ağzına koydum. Yuttuğundan emin olduktan sonra ise elimi çektim.
Sanırım ilaç bir iki dakika içerisinde etki eder.
Karşımda oturmuş bana bakıyordu sadece. Gözlerinin dolduğunu farkettim.
Sıkıca sarıldım ona. T-shirtümü sıkarak ağlıyordu minik beden.
Biraz ağladıktan sonra yavaşça yanaklarını tuttum Ve bana bakmasını sağladım.
O gözler çok fazla şey anlatıyordu. Acı, korku, hüznün, utanç...
- Tamam. Bir şey yok. Her şey geçti.
Ağlaması durmuştu sadece oturuyorduk. Shoyo'nun rahatça oturduğu söylenemezdi gerçi. Sürekli kıpırdanıyordu. Neden olduğunu anladığımda ise kıpkırmızı oldum.
- istersen banyoyu kullan.
Hinata'nın ağzından
İlacı içtiğimde yavaşça kendime gelmeye başladım. Yaptığım o şeyler aklıma geldikçe daha da utanıyordum. Daha önce hiç kızgınlığımı unutmamıştım Ve böyle bir şey yaşamamıştım.
ONUNLA İLİŞKİYE GİRMEYE ÇALIŞMIŞTIM!!
O ise bana dokunmadı. Kendine hakim olmuştu.
Ona minnettarım.
Gözlerim dolduğu için sarıldı bana. Onun göğüsümde ağladım. Utancımdan.
Sakinleştiğim zaman sadece oturduk. Ama rahat değildim.
Çünkü sertleşmiştim ve arka tarafım ıslanmıştı.
(Bilmeyenler için. Erkek omegalar kızgınlığa girdiklerinde Rahim ağızları açıldığı için arka taraflarından (göt) ıslanırlar ve hamile kalabilirler. Normal zamanlarda Rahim ağızları kapalıdır.)
K: istersen banyoyu kullan.
Yavaşça ayağa kalktım. Banyoya girdim ve hayatımda yaşadığım en utanç verici anı düşünerek yıkandım.