En büyük düşmanımız her zaman kendimiz oluruz derlerdi...
Pek de yalan olduğunu düşünmüyorum. Şayet yalan olsaydı aynadan kendime bakıp kendimi ne kadar sevdiğimi söyleyebilirdim değil mi?
Komik...
Bu çirkin kızı sevmemin imkanı yok. Gözleri bir ölü balığın baktığı gibi boş, saçları günlerdir yıkanmamanın etkisiyle yağlanmış ve kurumuş dudaklarını kemirmekten belirli yerlerini kanatmıştı.
Çok çirkin...
Çok çirkinim...
Midemi bulandırıyor bu yüz. Vücudum ise daha iğrenç, çelimsiz çarpık bacaklarım ve yağ namına bir şey bulunmayan ruh gibi beyaz vücudum çok iğrenç. Küçüklüğümden beri doğru düzgün beslenemediğimden ve gün ışığına pek çıkamadığımdan 1.55 olan boyumla bir böceğe benziyordum.
'Neden beni sevmiyorsun?'
Aynada olan gözlerim tıpa tıp ben olan insana kayarken onun bu haline acı duydum, çok çirkin.
"Çirkinsin..."
Gözlerinden yaşlar boşalırken boş ifadeyle ona bakıyordum.
"Ağlarken daha çirkin oluyorsun."
Kimse duymasın diye kısık çıkan sesim korku doluydu. Bu evde konuşmak yasaktı. Evde kimse olmasa dahil!
'Ben çirkin olmak istemiyorum.'
Sesi beynimde yankı ediyordu, çok gürültülü. Hıçkıra hıçkıra ağladı. O an onu çok kıskandım. Ben hiç sesli ağlayamamıştım.
O hep böyleydi, ne zaman yalnız kalsam bana görünür ve sürekli zırlardı.
"Sinir bozucu."
Kendimin bile çok zor duyacağı bir şekilde fısıldamıştım ama o duydu ve daha çok ağladı.
Ondan nefret ediyorum.
Kafasını kaldırıp bana baktı. Çok gerçekçiydi, sanki benden daha çok bendi. Dolu dolu olmuş bal rengi gözleri benim aksime duygu belirtiyordu.
Bana bakıp gülümsedi ve sonrasında beni yine yalnız bırakarak yavaş yavaş kayboldu.
Dudaklarıma tutunan tebessüm ile duyacağını bile bile sordum.
"Nasıl gerçek olmamana rağmen bu kadar duygun var?"
....
Islak saçlarımı elimdeki havluyla kurutmaya çalışırken bir yandan da gözüm saati kontrol ediyordu. Gelmelerine az kalmıştı.
İç çamaşırı gitmeyi sevmiyordum ama giymeyince de rahatsız olduğum için mecburen giymiş ve bedenimin açıkta kalan yerlerini kurulamıştım.
Evde yalnız olmak çok nadiren başıma gelen altın değerinde bir ödüldü.
İç çamaşırlarımla antreye çıktım uzun ve kasvetli olan antrenin en sonuna kadar üşüyerek gittim.
En sonunda vardığım tartı ile derin bir nefes aldım. Genelde hep aynı çıkardım ama belki bir rakam yüksek çıkarım diye hep umutla tartılıyordum.
Çorapsız ve ruh gibi beyaz olan ayağımı sanki anında kırılacakmış gibi dikkatli bir şekilde yavaşça tartının üzerine koydum ve gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra hiç düşünmeden öbür ayağımı da yanıma çektim.
Yavaşça gözlerimi açarken bir yandan da içimden dualar ediyordum. Biraz bekledikten sonra kafamı yavaşça eğdim. Gördüğüm rakam ile gözlerim hayal kırıklığı ile açılırken yeniden hüsrana uğramış bir bicimde tartıdan indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Hayatlar Ve Hayaller
Chick-Lit16 yıl sonradan gelmiş bir insandım. Beni kabul etmelerini zaten beklemiyordum. (DÜZENLENİCEK)