Alarmın iğrenç sesiyle uyandım. Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Bugün yeni okulumdaki ilk günümdü. Ülkenin en iyi okulu olan Kartal Kolejinde burs kazanmıştım. %100 burs kazanamadığım için babam geri kalan parayı götündeki donu satarak ödemişti.
Şaka.
Babam okulumda ücretsiz bir şekilde hademelik yapmayı kabul etmişti. Annem ise hâlâ borcunu ödediğimiz çiçekçi dükkanına bakıyordu. Üstüme pahalı ama çirkin olan okul formamı geçirip odamdan çıktım. Geç kaldığım için direkt kapıya yöneldim ve ayakkabılarımı giymeye başladım.
Pazardan aldığım çakma altın rengi nike air jordan ayakkabılarımı giyerken annemde bir yandan ağzıma peynir ekmek sokuşturuyordu. Sonunda ayakkabılarımı giydikten sonra annemin arkamdan seslenmesini umursamadan otobüs durağına koşmaya başladım.
15 dakika sonra sonunda otobüs gelmişti. Kartımı cebimden çıkartıp önümdeki makineye bastım. Otobüs yine pazardaki her şey 5 lira tezgahının önü gibi kalabalıktı.
Arkalara doğru ilerleyip önümdeki sarı boruya -bu şeyin ismi muhtemelen boru değil ama doğrusunu unuttum- tutundum.
Okulum evime uzak olduğu için 20 dakikanın sonunda okula vardım. Kartal Koleji bütün ihtişamı ile önümde duruyordu. Bahçeye adım attığım anda herkesin bakışları bana döndü.
Kartal Koleji çok sık öğrenci almazdı. Bu okula girmek için ya zengin olmanız gerekiyordu ya da çok zeki.
Ben ikisi de değildim.
Öğrencilerin bakışlarına aldırmadan ilerlemeye başladım. Herkesin bana baktığını hissediyordum. Bu durum biraz götümü kaldırmıştı.
Okulun içine girdiğimde zil çalmıştı. Hangi sınıfta olduğumu bilmiyordum bu yüzden direkt müdürün yanına gittim. Müdürden hangi sınıfta olduğumu öğrenmem çok uzun sürmüştü ve derse geç kalmıştım.
Sınıfın önünde durdum ve derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. İçeri girdiğimde bütün herkesin bakışları bana döndü. Herkes beni baştan aşağı süzmeye başladı. Gülme sesleri kulağıma ulaşınca kaşlarımı çattım. Neye gülüyor olabilirlerdi ki.
Çakma altın sarısı ayakkabılarıma mı yoksa çingene pembesi ceketime mi?
Öğretmenin sesiyle düşüncelerimden kurtuldum.
-Sen yeni öğrencisin değil mi? Hadi kendini tanıt.
Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
-Adım Şukufe Naz. Ama Naz'ı tercih ediy-
Gülme seslerini duyunca sustum. Bütün sınıf kahkahalarla gülüyordu. Muhtemelen ismimden dolayı diye düşündüm.
-Sessiz olun!
Hocanın sınıfı susturması ile sınıftaki tek boş sıraya doğru ilerledim. Oturduğum anda bütün sınıf bana şaşkın gözlerle baktı.
Onlara ne bakıyorsunuz dümbelekler dercesine bakıp tahtaya odaklandım.
Ders coğrafyaydı ve hocaya bayılmıştım. Ders bitince öğrencilerin çoğu dışarı çıktı.
Aniden kapıdan içeriye resmen ben zenginim diye bağıran bir çocuk girdi. Kıvırcık siyah saçları, uzun boyu ve okul forması yerine pahalı kıyafetleri vardı.
Benim yanıma doğru ilerleyince kaşlarımı çattım. Yanımda durdu ve sıraya oturdu.
O anda sınıfın bana neden öyle baktığını anladım. Bu çocuk okulun popüler çocuğuydu ve ben onun sırasına oturmuştum.
Çocuktan ağır bir sigara ve bira kokusu geliyordu. Ve ben sigaradan nefret ederdim.
-Yerimden kalkmayı düşünüyor musun?
Sert bir şekilde konuştuğunda sinirlenmiştim.
-Babanın malı mı be!Söylediğim şey karşısında tıslayarak güldü. Neden güldüğünü anlayamamıştım ama sinirlerim daha çok artmıştı.
-Ne gülüyorsun be dangalak açta götüne gül!
Sinirlenince çok çirkef oluyordum. Çocuk daha çok gülmeye başladı.
-Evet babamın malı.
Dedi ve ben göt gibi kaldım.
slm.
hikayeyi can sıkıntısı yüzünden yazıyom.
ciddi bir hikaye değil ileriki bölümlerde saçmalayabilirim.
2016 badboy hikayesi yazma amacım var umarım becerebilirim.
bb.