5. Kardeşim

12 4 2
                                    

Belim fena ağrıyor. Ama dersteyim. Kaçıcam bu gün olmuyor böyle. Neyse devam. Keyifli okumalar:)

Şu ana kadar hiç hissetmediğiniz duyguları bir anda hissetseniz ne yaparsınız? Yeni duyguları nasıl karşılıyorsunuz? Garipsemek? İnkar etmek? Yok saymak? Kabul etmek?

Min Yoongi yeni duyguları nasıl karşılayacağı konusunda hiç düşünmemişti. Ama bir yıl içerisinde çok kez bunu deneyimleme şansı olmuştu. Aşkı tatmıştı. Sevinci tanımıştı. Acının da umutsuzluğun da en uçlarını yaşamıştı zannıyca. Ama artık hafiflemişti. Yüklerinden kurtulmuştu.

Bu gün yeni bir duyguyu tatıyordu. Yeni bir hisle karşılaşmıştı. Babası tarafından sevilmezdi. Annesi de onun yüzünden kocasına mahkum olduğunu düşünüyordu. Sadece o değil Yeji de öyleydi. İkisi de annesine göre bu eve onu kitleyen kilitti. Onu mahkum etmişlerdi doğmalarıyla.

'Hiç doğmamalıydın. Sen benim bu çirkefe bulaşma sebebimsin. İğrençsin.' bunlar daha 9 yaşındaki çocuğun 4 yaşındaki kız kardeşinin kulaklarını kapatarak dinlemekte olduğu kelimeler olmamalıydı. Hikayeler dinlenmeliydi annelerin ağzından. Annelerin. Ne kadar zor zamanlar yaşansa dahi bir anne çocuğuna yapamazdı böyle bir kötülük. Kocasının iğrenç sözlerinin karşısında o çocuklarını korumalı kulaklarını kapamalıyken bu görevi küçük çocuk üstlenmiş kendinden küçük kardeşini korumuştu.

Sözün kısası hayal kırıklığına alışmıştı Min Yoongi. Alıştığı tek tük duygulardan biriydi zaten hayal kırıklığı. Korku, endişe ve kardeşi sayesinde tattığı ufak sevgi kırıntıları. Ama bu his tam anlamıyla bambaşkaydı. Garip bir huzursuzlukla birlikte tapılası bir mutluluk doluyordu kalbi bu gün.

10 ay olmuştu. Gece on ikiyi geçince tam olarak üç yüzüncü gün tamam olucaktı. Bekleyişi son bulmuyor uzadıkça uzuyordu. Şimdi beklediğinin yanı başında durması yakıyordu canını.

Jeongguk söylediği gibi gelmişti. Yoon saniye sayar olmuştu yılbaşından sonra. Matematiğe merak salmıştı. Hep edebiyyat yönünde olan kişiliği zamanı en iyi şekilde hesablamak istiyordu. Oturduğu zaman saat 19:25 ve Jeongguk elinde iki dumanı iyice görünen kahveyle hyunguna doğru yürüyordu. Hava o kadar da soğuk değildi tabi. Ama bu Jeongguku sevgilisinin açık kahverengi kabanını çalıp bir de şalını boynuna dolamasını engellemiyordu.

Gelip Yoonginin yanına oturduğunda onun kahvesini yanına bıraktı. Kendi kahvesini de kucağına bırakıp hyungunu daldığı yerden kurtarmak için silkeledi. Korkup irkilen Yoongi ağzından kötü bir söz çıkarmayı aklından bile geçirmedi. Çünkü bu kardeşine söylemeyeceği bir şeydi. Bu yüzden Jeongguka da söyleyemezdi. Jeongguk da onun kardeşi olmuştu çünkü. Ama gariptir ki hiç Jiminden bahsetmemişti o küçük erkek kardeşine. Her kese anlatmak istiyordu oysa.

Jeongguk boynundaki şalı birazcık boşaltmış kahvesinden bir yudum almıştı. Yoongiye dönmüş sanki onun düşüncelerini okur gibi kaç aydır açmaya çekingenlik ettiği konuyu açmaya hazırlanmıştı. Ve açmıştı da.

"Hyung?"

"Ne var gguk?" doğru ya başında adını öğrendiğinden beri hep böyle seslenmişti o genç kardeşine.

"Bir şey sormak istiyorum ama arada kaldım. Sorsam mı? Sorma-"

"Ne istiyorsan sor gguk. Soru sormak için izin almak gerektiği düşüncem senin için geçerli değil. Konusu bile geçmiyor." sorusu yarım kalırken hyungunun cevabı yüzüne tebessüm zerresi kondurmuştu.

"Şimdi sen." dedi ve sustu. Kabul etse de hala izin almak ister gibi bakıyordu.

"Evet ben?" meraklı gözleri tavşan dişli çocuğun yıldız misali parlayan gözlerini bulduğunda cevap bekliyordu.

"Şey. Hani. Kendi kendine öyle konuşuyorsun ya. Ben ne dediğini anlamıyorum. Yani ben de kendi kendime konuşuyorum ama sen karşında biri varmış gibi konuşuyorsun, dert anlatıyorsun. Ayrıca bir kere 'Seni tanımadan beni böyle iyilrştiriyorken seni tanısam tüm yaralarım utanırlar kendilerinden.' dediğini duydum."

"Eeee? Soru?" sakinliğinden hiç bozmadan ifadesiz bir surat takınıp konuştu.

"Soru şu? Ne yapıyorsun? Hayali arkadaşın mı var? Nasıl yaptın?" tahmin etmemişti ama Jeonggukun konuyu bir şekil öyle anlayacağını biliyordu.

"Hayır. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Gülersin sen. Sanırım. Hayır gerçekten aşık oldum." Mahçup yüzüyle gözlerini kahverengilerden ayırdı.

"Nolmuş ki? Aşk kötü bir şey değil ki. Demek onu hayal edip konuşuyorsun. Resmi var mı? Göstersene. Adı ne? Kaç yaşında? Kız mı? Erkek mi?" 5 soruyu ardı ardına dizdiğinde Yoonginin gözleri hafiften büyümüştü. Onun böyle bir tepki vereceğini düşünmemişti anlaşılan.

Her şeyi olduğu gibi Jeongguka anlatmıştı. Ruhunun dinlendiğini hissetmişti. Anlatmaya ihtiyacı vardı. Ve o şu an tüm ihtiyacını karşılayan bir konuşma içerisindeydi.

Gerçi Jeonun ifadesi garipti. Başta merakla dinlerken birden yüzü düşmüş gergin yüz hatları belli olmuştu. Gerginliği sadece yüzünden değil ayaklarının titremesinden , gözlerinin kısılmasına tırnak kenarlarını koparmasından dudaklarını ısırmasına kadar kendini belli ediyordu.

Yolunda olmayan şeyler vardı. Jeongguku rahat bırakmayan şeyler. Min Yoongiyle çok güzel sohbetleri olmuştu son 7 ayda. Jeonun burda olma sebebi belliydi. Ama Yoonginin neden burada olduğunun sohbetlerinde hiç geçmemesi zaten garipken Jeonggukun duyduklarını garipsemesi çok normaldi. Normal olmayan ağırlığını karşısındaki arkadaşına bile yaydığı gergin ruh haliydi.

Min lafını bitirince yüzündeki gülüşü saklayamamıştı. Genç çocuk ise ağzında gevelemeye bile korkuyor gibi göründüğü sözleri dile getirmek için bir yol arıyor gibiydi.

"Gguk! Hey Jeongguk! İyi misin kendine gel!"

Onu yavaşça silkeleyen eller sayesinde Yoongiye dönen çocuğun bağırması etraftaki dikkatleri üzerlerine çekti.

"KARDEŞİM."

"KARDEŞİM."

"Tamam. Sakin ol Gguk. Bağırmayı kes önce. Tamam anlat. Konuş benimle."

Omzunu patpatlayan güçlü eller onu sakinleştirmişti. İnsanların ani merakı da onun sakince durmasıyla son bulmuştu.

"Hyung! Anlattığın kişi! On aydır burada beklediğin kişi! BENİM KARDEŞİM!"

"NE?"

/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\

Herkese yeniden selam.
İyisinizdir umarım.
Açıkçası aklımda böyle bir şey yoktu. Yani hiç bir şey yoktu.
Bu yazı ani bir sıkıntıyla deftere yazılan karalama.
Ama bilmiyorum gerip bir şekilde yazasım var.
Aslında ben bir şey düşündüm bu yazma isteği hakkında ama düşünmesem daha iyi.
Neyse devam ve final.
Kısa olacak demiştim.
Çok konuşuyorum.
Sizi seviyorum mandalinalar 🍊


~ayal~

Yazıldı 2 Kasım
Yayınlandı 17 Aralık

Glove Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin