Üçüncü bölüme hoş geldiniz. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. İyi okumalar 💜
Gün boyu her şey çok sıkıcıydı. Okulun etrafında hiç hayvan yoktu. Bütün hayvanlar soğuktan dolayı, onlara yaptığım yuvalara sığınmışlardı. Öğretmenler arasında bir toplandı olduğu için okul yarıda kesilmiş, tüm öğrenciler dağılmıştı. Ben mi? Ben okulun arkasında, okul binasıyla deponun arasındaki boşlukta yere, koyduğum minderlerin üzerine yatmış, müzik dinleyerek gökyüzünü izliyordum. Gökyüzü çok güzeldi. Doğanın her şeyi çok güzeldi zaten. Siyah bulutlar çekilmiş, güzel mavi gökyüzü ortaya çıkmıştı. Güneş parlıyordu ama hâlâ hava soğuktu. Şarkı beni uykuya çekiyordu aynı zaman da. Pek fazla uyumam ama bu aralar kafam çok dolu, kafamı dağıtmaya ihtiyacım var, bununda en iyi yolu bence uyumak.
Gözlerimi kapatmamla, telefonuma gelen bildirim sesiyle açmam bir oldu. Doğruldum, sırtımı duvara yasladım, telefonumu elime alıp gelen bildirimin üzerine tıkladım. Telefonumda kayıtlı olan kişiler sadece yurt müdürü ve öğretmenlerdi. Mesajda zaten yurt müdüründen gelmişti.
Bir adamın teki
"Odama gel, burada seni görmek isteyen biri var"Beni mi? Son günlerde, yani son iki gündür bu soruyu kendime çok soruyorum. Neden ben? Neden biri beni evlat edinmek istesin? Neden biri beni görmek istesin? Anlamıyorum. Benim hakkımda, okuldakilerin çıkardığı dedikodular yüzünden insanlar bende uzak duruyor. Dedikodu dediğim ise bir kocaya kaçma saçmalığı değil tabi ki. Ben zaten kendime zor yetiyorum, bide kocaya kaçıp başıma bin türlü bela mı alayım. Yok kardeşim böyle iyi sağ ol. Dedikodulara gelecek olursak, neymiş efendim ben hayvanlara çok bağlı olduğum için ben bir cadıymışım da, yağmurun altında saatlerce kalmayı sevdiğim için yağmuru ben kontrol ediyormuşum da, onlara caza vermek için yağmur yağdırıyormuşum. Valla Tanrı bunlara akıl vermiş ama kullanan yok. Tamam fantastik kitaplar çok iyidir, güzeldir bende okumayı çok severim ama bu kadar da abartmamak lazım gözünüzü seveyim ya. Bence ben değil onlar Tuhaf. Bide şey var ben çok kitap okuduğum için kitap kurduymuşum. Öyle mecazen değil gerçekten kitap kurduymuşum. Beslenmek için kitap okuyormuşum sonra da o kitapları yiyormuşum. Benim artık söyleyecek bir şeyim yok. Abiciğim gidin bakın benim odama, odanın yarısı kitap dolu. Bir insanı dıştan gördüğünüz gibi yargılamak görüyorsunuz nelere sebep oluyor. Ben bir cadı değilim, bir su tanrıçası falan da değilim, kitap kurdu belki olabilirim ama kitapları yemiyorum.
Yerimden kalktım, telefonumu ve kulaklığımı çantama koydum, yerdeki minderleri alıp deponun içine koydum ve yurda doğru yürümeye başladım.
-O kadın mı geldi acaba?-
"Olabilir"
-Onunla konuşmak istiyor musun?-
"Bilmem, gidip göreceğiz."
Birden aklıma bu sabah gördüğüm çocuk geldi. O siyah gözleri, o kalın ve derinden gelen sesi. Sesi sanki, derin, karanlık, kasvetli bir çukurun en derininden geliyordu. Çok konuşamamıştı ama sesi beni etkilemişti.
-Belki o çocuk gelmiştir.-
"Hangi çocuk?"
-Hani adını KARANLIK koyduğun, sesinden ve gözlerinden çok etkilendiğin çocuk var ya.-
"Saçmalama, o neden buraya gelsin? Neden böyle düşünüyorsun?"
- Bilmem, ben senin kafanın içindeyim, sen düşünmüşsündür bende söylemişimdir.-
"İlk olarak, sen benim kontrolüm dışında konuşuyorsun, ikincisi o neden buraya gelsin ki? Hem gelse bile neden beni görmek istesin ki?"
-Haklısın, o zaman o kadın geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIN VE KARANLIĞIN AŞKI
Novela JuvenilTek arkadaşı hayvanlar, yağmur ve iç sesi olan Tuhaf, bir gün evlat edinilir. Onu evlat edinen kadın sayesinde hayatı değişir, arkadaş edinir ve birçok insanın hayatına dokunur. Ve sever... Farklılıkları yüzünde dışlanan IŞIK , hayattan bıkmış hiç...