Ben'le birlikte koltukta oturuyoruz. Ben, benim kapımın önümde otururatak beni bekliyormuş. Saat olmuş akşam 10 bu birlikte şarkı söylicez onu seçmemiz lazımmış. Bu saatte delimi dürttü anlamıyorumki. Asansörden çıkarken şaşkınlıktan düşüyodum. Zor tuttum kendimi.
"Bir dakika, sen benim evimi nerden biliyorsun" Bana şaşkınca baktı.
"Imm, bir kaç kız söyleşiyolardı. Bende ordan duydum."
İnanıyımı,inanmıyımmı. Yüzüne şöyle bir baktım. Gözlerinin altı mosmorlardı. Uykusuzdu belli. Gidip evinde uyusaya niye evime geliyor. Evime ilk gelen misafir. Aslında Ben'e misagir denemez. Biraz zorla geldi.
"Öhö öhö yüzüme bakmayı çok sevdin sanki" Gözlerimi kırpıştırdım.Gerçekten hödük giibi bakıyorum.
"Nerden çıkardın. Ben sana bakıyorum çünkü daldım." Çok iyi bir yalancıyım demi.
"Ne o geldiğin yerde sevgilinimi düşünüyosun. Benim kadar yakışıklı olamaz değilmi"
İçimden bir şey koparılıyormuş gibi hissettim. Ben onu bu kadar aşkla bırakıp buraya gelirmiydim. O bana yaptıklarını ben ona yapamazdım kii. Gözümden benden bağımsız yaş aktı. Hemen gözümü sildim, Ben görmemeliydi.
"Gerçekten sevgilinmi var? "
Anlaşılan göz yaşımı silmekte geç kalmıştım. Ben' e baktığımda yüzü düşmüştü.
"Hayır yok. Yani vardı, bıraktı. Imm neyse bu konu hakkında konuşmayalım. Lütfen."
Lütfen dediğimde yalvarmıştım. Eğer biraz daha konuşursak onun hakkında beni tutamazdınız. Anlatırsam 10 dakika sonra Ben'in omzunda ağlıyor olurum. Ağlarken birinin beni izlemesinden nefret ederim, bana aciz muğamelesi yapılmasın nefret ederim. Ben ezik olmaktan nefret ederim. O kadar insan varki, itmeye, kakmaya,insanları küçük görmekten zevk alıyor. Ne o insanlara benzerim nede o insanların bana öyle davranmalarından nefret ederim. İnsanın en aciz olduğu zaman ağlamaktır. Çünkü ağlarken her şeyi kabul edersin. İnsanların sana yardım ettiğini sanırsın ama onlar kendini üst safada göstermeye çalışır. Senin üzüntün, gözyaşlarını görmezler. Kendini bu durumda yardımcı olarak göstermeye bayılırlar. Ben ona şöyle yardım ettim, ağladığında yanındaydım der der ama gerçekler o kadar kötüdürki. Bana yardım ederken aslında söylemek için yapar, ben ağlarken onun mendil tutmasımı. Yüzüme peçete kutusunu atıp telefonuna geri döndü. Bunları ben yaşadım. Arkadaşım diyip bana böyle davranmasını zor gördüm. Kör olup gerçekleri göremedim. Sonradan fark ettim buda benim hatam.
"Hadi müzik parçası seçip, porova edelim"
"Bu halinlemi" Yorgunluktan şuraya bayılacak gibi bir hali var. Yüzü hala yakışıklılığını koruyor ama gözleri 'uykum varr' diye çığırıyor resmen.
"Ne varmış halimde." Ne yok kii
"Çok yorgunsun bence. Ben sana bi kahve yapıp geliyorum. Hatta türk kahvesi. Acılı acılı uyandırır seni" Ben bunları dedimde aca evde Türk kahvesi varmı. Yada cezve, ben bir ara şu küçücük mutfağı bir fethediyim.
"Türk kahvesimi. Sen geldin adetlerinde geldi. Hem ben yorgun falan değilim. Bak çok dinamiğim" Ayağa kalkıp dans etmeye çalıştı, bence bu haraketler ona işgence gibi. Tipi kaydı, zorlanıyor, yada kabız da sıçıyor hali var.
"Evet çok dinamiksin. Ben türk kahvesi yapıp geliyorum. Sende şurda otur."
Bişey demesini beklemeden ayağa kalkıp iki adımlık mutfağıma gittim. Şimdi zor kısmını yapıyoruz. Türk kahvesini arıyoruz. Dolaplara baktım, çekmeceye baktım, buzdalabına baktım. Yok yok yok. Anasını satiyim, baktığım yerlere bidaha baktım yine yoktu. Normal olarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/38888772-288-k642307.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dans ve Aşk
ComédieHayatın attığı tekmelerden sonra Babasının onu dinlemeden Amerikaya gönderiyor. İşte bütün olay orda gerçekleşiyor. iyi kötü süprizler onu bekliyor. Ahsen hayata tutunacakmı, yoksa ....