HEPİNİZE SELAMLARRRRR!!!!
BEN GERİ DÖNDÜM....❤️❤️
EVET LİNÇLERE DAYANAMADIM AMAAAA DÖNMEMİ ÇOK İSTEMİŞSİNİZ.... DÖNEYİM DEDİM!
YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM, VOTE VE BOL BOL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
ARKADAŞLAR BEN SİZİ KIRMADIM SİZDE BRNİ KIRMAYIP GÖRÜŞLERİNİZİ YAZIN!=))
İyi okumalar.
"Ye ku dile wî sipî be, bexte wi reşe..."
(₺O ki kalbi beyaz olanın, bahtı karadır.)Aradan koskoca iki gün hızla geçi vermişti. Bir genç kızın ölüm fermanı iki gün önce Ejder Gevdan tarafından yazılmış, Welat Karabaş tarafımdan acımasızca imzalanmıştı.
İki gün boyunca başı yine kaldırmadığı dizlerin üstündeydi. Kaderine razı gelip teslim oldu genç kız. Ayakta duracak hali yok iken ölüme koşabilirdi Hicran.
Annesinin gözyaşları beyaz tenini ıslatıyordu. Bu gözyaşları yüreğine bir kor gibi düşüyordu. Bu kadar basit miydi her şey?
İki gün boyunca ne kapısı çalınmış ne de odasının kapısının önünden geçilmişti. Şimdi ise kapısı gür bir şekilde çalıyordu. Anladı genç kız. Ölüm ilk defa bu kadar yakınındaydı.
Fakat artık umrunda değildi. Bu iftira ile yaşayabilecek gücü kendinde göremeyen Hicran, ölümü kendine çıkış yolu olarak görüyordu.
Kapı ağır bir şekilde açılırken, Nazenin hanımın ağlaması şiddetlenmişti. Neyse ki gelen kişi Lawiy'di.
Genç kadın usulca içeri girdi. Göz altları uykusuzluktan şişmişti. İki gündür Welat ile yüz yüze gelmemişti. Hoş o günden sonra gelmekte istemiyordu ya.
Hicrana bir kaç saniye acılı gözlerle baktıktan sonra kayınvalidesi Nazenin hanıma kısa bir bakış attı. "Daye... Biz biraz konuşabilir miyiz iznin varsa?"
Hicran yorgunlukla başını annesinin dizinden kaldırdı. Annesi kızına bakarken Hicran onaylarcasına başını salladı.
Nazenin hanım oturduğu yerden yavaşça kalkıp ağır adımlar eşliğinde odadan çıktı, yüreğinde katlanılmaz bir hüzün...
Dakikalarca birbirine baktı iki kadın hayatları erkekler tarafından mahvolan o iki kadın. Acı çeken o iki kadın...
Sessizliği bozan Lawiy olmuştu. "Hicran..." sesi acı doluydu, dudakları titriyordu.
"Lawiy... Ben öyle bir şey yapmadım. Ben o adamı tanımıyorum... Yemin ed-"
"Biliyorum... biliyorum her şeyden haberim var. Ejder sana iftira attı Hicran, ben biliyorum. Sakın ama sakın kendini bana savunma."
"Hüküm verildi mi?" Titreyen sesiyle konuştu genç kız. Ölmek istemiyordu. Ama bu iftirayla yaşayamazdı.
"Aşiret reisleri toplandı, çoğunluk ölümün üzerine hüküm verdi, Hicran."
Gözyaşları usulca aktı gözlerinden. Ölümü haketmiyordu. Ama ölüm bu kadar basitti işte bu coğrafyada.
"Ben bunu hak etmemiştim..."
Bunu hak etmiyordu. Bunu Lawiy'de biliyordu. "Bir çözümü var Hicran!"
"Neyin çözümü? Ben bu kirli iftira ile yaşayamam..."
"Yaşayacaksın Hicran. Özgürlüğünü hayatını ellerinden almalarına izin vermeyeceksin..."
"Sen izin verdin ama..." burnunu çekerek konuştu. "Senin de hayatını mahvettiler... Sen bir şey yapabildin mi?"