dördüncü bölüm

150 19 81
                                    

"THEY SAID 'ALL TEENAGERS SCARE THE LIVI-" koltuğun kol yaslamak için yapılmış kısmına çıkmıştı nico ve son ses gitarını çalıp şarkı sözlerini bağırıyordu.

maria haftasonu olmasına rağmen cumartesi günleri büroya gidiyordu ki bu bianca'nın ilk defa sinirini bozmuştu. yani, odada son ses bağıran bir kardeşiniz olduğunu hayal edin? gerçekten berbat bir durum.

izlediği filmden keyif alamamaya başlamıştı bianca bu yüzden arkasındaki yastığı fırlattı nico'ya. "tanrı aşkına! sussana biraz!"

yastıktan kaçınmak için sırtını döndü nico, bir yastıkla pes edecek değildi elbette ama çenesini kapadığında boğazının ne kadar acıdığını fark etmişti. bu sefer bianca'nın dediğine uyacaktı, maalesef.

"nasıl şarkı ama! huh... huh... yoruldum ya..." nico nefes nefese gitarını kenara koydu ve boş koltuğa uzandı.

"kıçını kaldırıp spor yapsan belki bu kadar yorulmazsın."

"meşgul bir insanım ben."

"öğlen bire kadar yatmak bir meşguliyet sayılmıyor nico." kardeşinin ağzını açıp her zamanki cümlesini diyeceğini tahmin etmişti bianca, bu yüzden hızlıca elini kaldırdı ve daha nico konuşamadan ona cevabını verdi. "ve hayır, büyük bir güç büyük bir uykuyla gelmiyor."

"ah, hadi ama!" nico sızlanarak saçlarını karıştırdı. tüm gün evde oturmak cennette olmakla aynı şeydi nico için, ama evde de rahatça şarkı söyleyemiyorsa başka şeyler yapmalıydı.

"hey nico, neden okulun yılbaşı partisinde şarkı söylemiyorsun?"bianca bilgisayarı kapatmış, ona dönmüştü.

nico bir süre tavanı inceledi ve omuz silkti -uzanarak bunu yapması her ne kadar zor olsada. "bir sürü insanın beni izlemesi oldukça sıkıntılı sanki. rezillik çıkarırsam herkesin diline dolanırım." kendisini okulun spor salonunda, kendisine ayarlanmış bir platformda şarkı söylerken hayal etti, sonra onu izleyen, büyülenmiş percy'yi. yüzü yanmaya başlamıştı. "aslında düşününce... percy'nin beni orada görmesi çok güzel olurdu."

"değil mi? sonra sana ilan-ı aşk yapıyor falan." bianca gülümsedi ve o da koltuğa uzandı.

"hatta yanıma çıkıyor, mikrofona bağırıyor 'bu gördüğünüz çocuktan hoşlanıyorum!' diyor. off, hayali çok iyi! sonra sahnede tutkulu bir öpüşme!"

bianca kıkırdadı ve yüzünü buruşturdu. "geri kalanını kendine anlat lütfen bana değil. ama gerçekten de tatlı bir hayal."

"değil mi? ama beni ikna edemedi. yani, sahneye çıkmak çok zor, stresli..." nico iç geçirdi ve elini sallayarak başının üstündeki hayal bulutunu dağıttı. "o kadar romantik olmaya gerek yok galiba."

"percy'nin de çok romantik olduğunu düşünmüyorum." dedi bianca ve sıkıntıyla iç geçirdi. iki kardeşin canı sıkılmaya başlamıştı.

bianca, kafasını koltuktan sarkıtarak ters oturmaya başladı. "o zaman nasıl söylemeyi planlıyorsun?"

"bilmiyorum," nico da tam karşısında aynı pozisyonu aldı. "belki söyleyemeyeceğim bile. annabeth ile daha yakınlar. eskiden yakındık ama... şimdi değil."

"hey, nico. eğer sevgililerse çok üzülmeyeceksin değil mi? kardeşimin bir erkek için üzülmesini istemiyorum."

nico kendisini öyle bir durumda hayal etti, percy ile annabeth'in düğününde. sonra kendisine baktı, durumu hiç de iyi gözükmüyordu. "tabi, üzülmem." diyerek yalan söyledi. "daha önümde koca bir ömür var."

"işte böyle!" bianca kıkırdadı ve başaşağı durmaktan midesi bulanınca yüzünü buruşturarak düzgün bir pozisyon aldı. "evet, her neyse, midem bulandı."

glitter'solangeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin