Sabah bir gürültüyle gözlerimi açmaya çalıştım,yapamadım. Sonra herhalde tekrar dalmışım. Tam beş dakika sonra gelen aynı sesle yine irkildim. Olmuyor,uyanamıyordum. Aniden bir ışık gözlerimi kapladı. Bu da neydi? Gözlerim kamaşmıştı. Neredeydim ben? Sonra bir ses duydum. Bulanık geliyordu. Aman Allah'ım ne oluyordu? Sonunda gözlerimi açtım. Ne!? Ben şuan odamdaydım. Peki az önce duyduğum sesler,gördüğüm ışık neydi? Bunları sorguluyorken annem "Hadi kızım,alarm sesine de uyanamadın, bende seni uyandıramadım, geç kalıyorsun." dedi. Ne yani? Benim bütün gördüğüm ışık,duyduğum sesler bunlardan dolayı mıydı?
Aniden saate baktım çünkü annem geç kaldığımı söylemişti. Evet, geç kalmışım! Servisin gelmesine beş dakika kalmıştı. Üzerimi giyip kahvaltı bile yapmadan çantamı alıp dışarı çıkmak için ayakkabılarıma doğru uzandım. O sırada içimde garip bir his oluştu. Sanki bana "Okula gitme Elif" diyordu. Ama üzgünüm içimdeki ses, okula gitmezsem öğretmenlerim çok merak edecek annemi arayıp beni soracaklardı. Ayakkabılarımı giydim. Ben bu içimdeki sesi düşünürken servis gelmiş beni bekliyordu. Koşar adımlarla servise doğru ilerledim. Annem arkamdan seslendi. "Elif çantanı unutmuşsun!" Ah kafam,ah okula giderken almam gereken çantamı ayakkabımı bağlarken kapının önünde unutmuştum. Kafam o kadar dalgındı. Servisci Hüsnü amcaya beni biraz beklemesini söyledim. O ise bana "Merak etme kızım biraz vaktimiz var" diyerek teselli verdi. Koşarak evin önünden annemin uzattığı çantayı alıp servise geri dönecekken annem "Ah be kızım bu günlerde aklın nerede?" diyerek arkamdan seslendi. Servise bindim ve işte servis ilerliyordu. Koltuğuma oturdum ve her zaman ki yolu izlemeye başladım. Serviste ilerlerken arkadaşlarımla konuşuyor,öğrenciler arasında ki meşhur pazartesi sendromunu atlatmaya çalışıyorduk. Okula varmak üzereyken çantamı sırtıma aldım. Birden kapının o sinir bozucu sesi duyuldu. Hiç mi yağlamazdı acaba Hüsnü amca kapıyı? Servisten çıkarken Nehir'lerin servisi de geldi. Onunla beraber okula doğru yürüdük. Birden Nehir'in bağcığı açıldı. Başında bağcığını bağlamasını beklerken Emre bize selam verip geçti. Bizde ona selam verip okula doğru yürümeye devam ettik. Okula vardığımızda hızlı hızlı merdivenleri çıkıyorduk. Bunu yaparken merdivene takılıp düşmüştüm. Hemde sırtımda çanta varken! Biraz dizim soyumuş olabilir çünkü acısını derinden hissediyordum ancak derse girmem gerekiyordu. Çok kontrol edemeden sınıfa girdim. Sınıftaydık. Ben sıra arkadaşım Beyza'nın yanına geçtim. Sağ tarafa koydum çantamı. Beyza'da arkamdan gelmişti. Yine her zaman ki gibi Beyza'dan yok ben sağ tarafa oturucağım sözü çıktı. Hala ilkokul gibi bu konuda kavga ediyor. Çantamı sol tarafa çektim. Farketmez di benim için. İlk dersimiz matematikti. Kitaplarımı çıkartıp sırama oturdum. Öğretmenimizi bekliyorduk. Ama şok edici bir olay yaşandı. Öğretmen yerine okulun müdürü içeri girdi. Dediği şey herkesi şok etti. "BİR SALGIN NEDENİYLE OKULUMUZ 15 GÜN BOYUNCA KARANTİNAYA GİRECEK. EĞER ŞİMDİ OKULDAN ÇIKMAK İSTEYENLER VARSA AİLESİNİ ARAYIP GİDEBİLİR." Ancak şöyle bir sorun vardı. Bugün için arama yapılacağı geçen haftadan beri konuşuluyordu. O nedenle telefon getiren olmayabilirdi. Getiren var mı diye sınıfa sordular. Herkes bende telefon yok demeye başladı. Göktürk dışında. O da kimseye izin vermiyordu. . Göktürk'e sordum. "Neden sen gitmiyorsun?" Beyefendi macera istiyormuş. Böyle şeyler bir daha olmazmış. Aslında çok sıkıntı olacağını sanmıyorum. Göktürk'ün dediği gibi belki eğlenceli olurdu. Ama o aramanın müdür tarafından planlanmış bir kurgu olabileceği düşüncesiyle sınıfta sadece Göktürk ben de var diyebilmişti. Bende de telefon vardı ancak bu nedenle çıkartmak istemiyordum. Hatta bende şarj aleti bile vardı. Anne,babam çalıştığı için acil bir durumda bana ulaşmaları için çantamdan telefonu çıkartmamak şartıyla okul idaresi tarafından telefon bulundurma izinim vardı. Ama bu karantina olayının müdürün bir kurgusu olmadığını öğretmenler sınıfa girince ailelerimize haber verildiğini ve 15 gün boyunca okuldan çıkamayacağımızı söylediklerinde anladık. Bence bu 15 gün boyunca çok maceralı olaylar yaşayabilir.Herkes sınıfta şok olmuştu.Ne yapacağını kimse bilmiyordu. Bağırışmalar duymaya başladık.Bu bağırışmalar arasından öğretmenlerimin izni ile wc'ye doğru biraz da olsun şoku geçirmek için elimi yüzümü yıkamaya gitmeye çalışıyordum. Koridorlarda kimse olmadığı için rahat rahat ilerleyebiliyordum. Ya da ben kimse olmadığını düşünüyordum. Lavaboya girdiğimde elimi yüzümü yıkamaya başladım. Tuvaletten parfüm kokusu geliyordu. Merak ettim. Tuvalet boş olduğu için ilk karşıma çıkana girdim,bir şey yoktu. İkinciye geldiğimde ise koku keskin ve ağır olmaya başladı. Tam girecektim ki tuvaletin kapısını araladığımda gördüğüm manzara karşısında donakaldım. Kanım donmuş,beynim çalışmıyor gibi oldum. Gördüğüm şey karşısında şoke oldum. Artık bir hikaye başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor Sıvı
Misterio / SuspensoBaş karakterimiz Elif ile meceralar yaşayacak arkadaşları. Elif,Nehir,Göktürk,Bulut ve Emre okulun eğlenceli olmadığını ve çok monoton olduğunu düşünüyorlardı. Ancak bir salgın onların okul hayatını değiştirecek. Beşli grup oluyorlar. Gördükleri...