"Yine sevişemedik"

2.4K 163 23
                                    

"Kimse bana çocuk bakmanın bu kadar zor olacağını söylememişti" merdivenlerden aşağı inerek salonda oturan Jungkookun yanına ilerledim ve bacaklarımı iki tarafına atarak kucağına oturup ellerimi boynuna doladım.

"Ee yavrum, tabiiki zor. Ama sana dedim ben, izin ver ben yatırayım. Zaten sen tüm gün uğraşıyorsun diye" gülümseyerek dolgunluklarımı kırmızılıklarına bastırdım. "Olsun o kadar. Ben halimden şikayetçi değilim. Şikayetçi olduğum durum varsa da, bu Harinin geç uyuması. Uyumakta bir az zorluk çekiyor". Bu kez beni öpen o olmuştu.

"Çok hiperaktif, aynı sen" dedikleriyle gülümsedim. "Ben doğurdum çünkü" küçük küçük öpücükler bırakıyordu tüm yüzüme.

"Seni özledim" kollarımı boynunda sıkılaştırarak onu öpüşmenin içine çektim. Ellerini kalçamın altından geçirerek tuttu ve benimle beraber ayağa kalktı. Düşme tehlikesine karşı ellerimi ve bacaklarımı sıkıca ona doladım. Zorlanmadan beni kucağında hoplatarak merdivenlere doğru yürümeye başladı.

Merdivenleri çıkarken bile bir saniye olsun dudaklarımız bir birinden ayrılmıyor, aksine, bir birine daha sıkı sarılıyordu.

Odaya girip bacağıyla kapıyı kapattı ve yatağa doğru ilerledi. Beni nazikçe yatağa bıraktıktan sonra ise soluklanmak için geri çekildi. Ciğerlerim adeta nefes için yanıyordu. Ben nefes aldığımda o da burnunu boynuma koymuş, derin derin soluklanıyor, küçük kelebek öpücükleriyle süslüyordu tenimi.

Omuzlarından nazikçe itip geri çekilmesini sağladıktan sonra hızlıca yerlerimizi değiştirdim. Omegam alfasına kur yapıyor, onu özlediğini böyle gösteriyordu. Bacaklarımı açarak tam kasıklarının üzerine kendimi bıraktığımda derin nefes alarak ellerini kalçama sardı.

"Bakıyorum da, bu gün ayrı bir yaramazsın, hm?"

"Ödülümü alıyorum işte" güldü. Mesaja gönderme yaptığımı anlayacak kadar zekiydi. Tekrar dudaklarımızı birleştirdim. Bir birimizi kana kana içiyorduk.

Kendimi kasıklarına bastırıyor, küçük küçük sürtünüyordum. "Taehyung, çok fazla fermon salgılıyorsun" Jungkook diyene kadar fermon salgıladığımın farkında bile değildim.

Elimi pantolonuna atıp düğmesini açtım. Tam pantolonunu indireceğim zaman telsizden gelen sesle durdum. Harin uyanmış ağlıyordu. Kafamı karnına koyarak ağlarcasına inledim. Güzel kızım, şimdi uyanmanın zamanımıydı?

"Istersen ben gidip bakayım?" Gülerek önündeki şişkinliği gösterdim. "Bu halde mi gideceksin? Sen önündekini hallet, ben bakarım" kafasını sallayarak onayladı.

Tabiiki ben yardım etmek isterdim ona. Bizzat içimde ağırlamaktan onur duyardım. Ama dediğim gibi, Harin zor uyurdu. Bu yüzden ben gelene kadar büyük ihtimalle acı çekerdi.

Odanın kapısını açarak içeri girdim. Harin beni gördüğünde ellerini açarak ağlamaya devam ediyordu. Kucağıma alarak başını omuzuma yasladım. Büyük ihtimalle gazı vardı. Elimi ensesine atarak nazikçe okşamaya başladım.

Ağlaması dinmiş, yerini iç çekişlere bırakmıştı.

Başını omuzumdan ayırıp yatağa bıraktım ve yanağına küçük öpücük kondurdum. Uyumamıştı. Kahve rengi bambi gözleriyle çipil çipil bana bakıyordu. Kıkırdayarak beşiğini sallamaya ve ninni söylemeye başladım.

-

Eğer bir az daha ninni söylemeye devam edersem kendim uyuyacaktim. Saat gecenin 1 buçuğuydu ve ben tamı tamına bir saattir Harini uyutmaya çalışıyordum. Başımı kaldırıp Harine baktığımda uyuduğunu görüp derin nefes aldım. Yavaşça ses çıkarmamaya özen göstererek odadan çıktım. Harinle bizim odamız yan yanaydı. Jungkookun uyuduğunu düşünerek kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Karanlıktı ve odayı sadece perdelerin arasından giren ay ışığı aydınlatıyordu.

Parmak uçlarımda yürüyerek giyinme odasına girip pijamalarımı giyip yatağa geldim. Nazikçe yorganı kaldırıp altına girdim. Yan dönmemle belime kolların sarılması bir oldu. Gülümsedim. Bana sarılmadan uyuyamıyordu.

Kolları arasında yüzüne doğru döndüm. Ben de kollarımı ona doladım ve burnuna öpücük kondurdum. "Uyudun sandım".

"Biliyorsun, sana sarılmadan uyuyamıyorum" kafamı sallayarak ona daha da sokuldum. Bedeninden yayılan sıcaklık beni mayıştırıyor, uykumu getiriyordu. Bastıran uykuyla esnedim.

"Yine sevişemedik".

"Olsun, söz, kızgınlıkta istediğin kadar sevişiriz". "Kızgınlıkta kim bilir ne zaman" dediğiyle kıkırdadım.

Oluru varmış gibi ona daha da sokularak sabah ne halde uyanacağımı bilmeden kendimi uykunun kollarına bıraktım...

-

Gelsin kızgınlık bolumleri hahayt. Umarim beğenmişsinizdir. Hadi çüzz bebislerim.

Sex, drug, etc ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin