Yatağından birden doğruldu. Alnındaki terleri sildi. Heyecan ve korkudan yutkunamadı ve derin derin bir kaç kez nefes aldı, uyandı. Telefonuna baktı, saat, havanın yeni ağarmaya başladığı, turuncuyla lacivertin havada dans edercesine karışımını ortaya koyduğu saatti yani 5 suları...
Yatağının başındaki lambasının üstü toz olmuş düğmesine yavaşça bastı. Oda kırmızımsı bir renkte aydınlandı. Biraz rahatlamıştı yorganını, yarıya kadar inmiş olan bacaklarının üzerinden tamamen alarak duvara doğru itti. Sadece bir tane sokak lambasının aydınlattığı sokağa "bakan penceresinden sokağa baktı ve olanları anlamaya çalıştı.
Rüyası o kadar farklı gelmişti ki gerçek bile bu kadar acı bu kadar renkli değildi. Çocukluğunu görür gibi olmuştu başlarda sonra etraf karaldı ve bir çocuğun karanlığı yırtan cırlak sesi "İmdaaaat!"
Kafasını cama dayayıp devam etti düşünmeye ne yapmalıydı karanlığın ona söylediklerine, ne anlam vermeliydi ? Ne demekti "Karanlık sadece bir bilmece, Kefe ise tek kurtarıcı" ?
Bir an içinden of geç yattım ya bundan sanırım düşündü. Her zaman geç yatardı oysa hiç olmamıştı. İnanamıyordu kendi de ancak korkusunu ancak böyle dindirebilirdi.
Telefonunu şarjdan çıkardı, saat 5.01 di. Olamazdı nasıl o kadar pencere kenarında durmuştu, düşünmüştü. Koskoca düşünceler bir dakika mı sürmüştü ? Çok saçmaydı. Telefonu korku dolu bakışlarla cebine koydu. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya gitti. Odasına girdi ve bir an kalakaldı. Kas katı kesilmişti rengi bir den atmıştı. Yavaşça ilerledi ve kendi ismini okudu - Kızıl'a
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ensar sıcaktan olmalı ki saat 16.00 olmasına rağmen bu gün hiç evden çıkmamış, bir - iki haftadır yaşadıklarının şokundan kaçma hevesiyle uykuya dalmıştı. Peki uykuya dalmak çözüm müydü ?
Annesi odaya girdi ve Ensar'ın yüzünden akan terleri görünce önce telaşlanıp ateşini ölçmek için elinin tersiyle oğlunun alnına dokundu. Aşırı bir ateş düzeyi yoktu. Ter nedenin sıcak nedeniyle olduğunu düşündü ve Ensar'ın üzerindeki pikeyi aldı. Ensar birden sıçradı. "Anne anne yardım et!" diye haykırdı. Az kalsın annesiyle kafa kafaya çarpışacaktı. Annesini dibinde görünce bir daha korktu ve geriye çekildi.
Annesi ne oldu dercesine gözlerinin içine baktı Ensar'ın. Ensar gördüğü rüyanın içeriği ile ilgili hiç bir şey söylemedi. Bir rüya kötü bir rüya saçma ama bir şey yok anne bakmasana öyle delirmişim gibi hissediyorum.
Annesi hiç bir şey dememişti aslında ama Ensar gördüklerinin etkisini annesinden çıkarmıştı biraz. Rüyası çok değişikti bu sefer
Sokak başında gördüğü o adam, ve karanlık yan yana Ensar'ı izliyordu. Ensar kaçmak istedikçe onlar üzerine geliyordu. En sonunda dayanamayıp haykırdı "Ne var ? Ne istiyorsunuz benden ?" Hırsız ve karanlık aynı anda konuşmaya başladı ve aynı kelimeler ağızlarından döküldü. "Biz sana yol gösteririz, şans değil birer küçük kefeyiz" Ensar ağlayacak gibi oluyor ama bir türlü rüyadan çıkamıyordu.
Aslında kalkınca annesinin boynuna sarılması gerektiğini düşündü birden çünkü bu rüyadan onu annesi kurtarmıştı...
Ensar yatağından hızlı bir kalkış yaptı. Annesinin her zaman ki gibi annesinin mutfakta olabileceğini düşündü. Gitti ve özür diledi "Anne birden korktum öyle bir tepki vermek istemezdim kusura bakma," dedi. Annesi gülümsedi ve her zaman ki deyimini kullanıp: "Eşek kadar adam oldun. Ne korkup durun hala ?"
Annesinin bu sözüne ve Trakya şivesine kahkaha attı. Boynuna sarıldı ve elma kemiğinden bir öpücük aldı.
Ensar ne olduğuna anlam veremiyordu. Bilet tarihini, gidiş gününü iple çekercesine her gün kontrol ediyordu. Bu gün de bir kez daha baktı. Içinden bir oh çekti ve iki gün sonra gideceği Amerika'nın hayalini kurdu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Eslem hastaneden çıkalı 5 gün oluyordu. Dikişlerinin yeri acımayı bırakmış artık alınmayı bekliyordu. Eslem hala sevgilisiyle yaşadığı sorunları hatırlıyor, üzülüyordu.
Odasının ortasına geçti ve son hazırlıklarını yapmaya başladı. Okuyacağı kitapları, giyeceği çoraplarına kadar her şey tam olmalıydı.
Birden bir sesle ürperdi. Kafasını çevirdi telefonu çalıyordu. Kim arıyordu bu saatte ? Telefon yatağın üzerinde çalmaya devam ederken Eslem elindekileri bir kenara koydu ve telefona doğru bir kaç hızlı adım attı.
Gelen arama yabancı bir numaraydı. Eslem telefonu açtı. Arayan babasıydı Amerika ile Türkiye arasındaki saat dilimi farkından babası saati kestirememişti. Eslemin yarasını ve genel durumunun nasıl olduğunu soracaktı. Eslem sevindi babasıyla uzun uzun konuştular. Babası gerçekten de Eslem'i özlemişti.
Esleme babası ne zaman geleceğini sordu. Eslem dakika dakika saniyesine kadar söyledi. Çok istekli olduğu belliydi 1 gün 23 saat sonra yola çıkıyordu. Her şey çok yakın bir o kadar da uzaktı....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ne oluyor bana ? Neden ne istiyorlar benden ? Diye sordu kendine ve nefessiz kalana kadar boynuna sardığı yatağının içinden. Korkuyor, anlatacak kimse bulamadığı için daha da çıldırıyordu. Arkadaşlarını uğurlayalı epey olmuştu.
Vakit ilerliyor, Fergan daha dipsiz düşüncelere dalıyordu. Birden gözünün önü karardı odasından içeri siyah çarşaf içine sarılmış bir paket düştü.
Korkudan ağlayacak gibi olmuştu. Istemese de paketin içerisinde ne olduğunu merak ediyor bir yandan titreyen vücudunu durdurmaya çalışıyordu.
Korkunun vakit almasından başka bir işe yaramadığını anladı ve usulca kafasında aradaki küçük delikten baktığı yorganını bedeninden aşağıya çekti. Paketin yanına indi ve yavaşça hediye paketi gibi süslenmiş çarşaf içerisindeki pakete elini attı.
Fergan birden dehşete düştü. Bu neydi şimdi ? Paketi bir daha kontrol etti hala aynıydı. Ne oluyor bana diye haykırdı çaresizce boş evin boş odasında.
Paketin içerisinden beklenenden küçük bir kutucuk ve yanında bir not :
"Sen rüyasın, rüya kefe
Bir süre böyle devam edecek Kefe
Zamanı gelince buluşun COGŞKMC' FCHGŞICÖ'C"
Fergan ne olduğunu anlamamıştı ne anlama geliyordu sondaki kelimeler ? Bunları çözdüğünde bulabilecek miydi ne olduğunu ? Ve kutuyu açtı kutu da bomboştu. Boş kutunun içersinde sadece bir yuvarlak boşluk ve etrafında dört tane daha boşluk vardı.
Fergan salonun ortasında oturdu. Ağlamamak için kendini zor tuttu ve düşünmeye devam etti.....
NOT !!!! (Karanlığın getirdiği notta belirli bir şifreleme vardı. Bu şifre acaba ne olabilir ? Eğer bulamazsanız bir Yada iki bölüm sonra şifreyi vereceğim. Yorumlarımızı eksik etmeyin şimdiden teşekkürler.)
YORUM YAPARSANIZ SEVİNİRİM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Göz Yaşları
FantasíaHayatları boyunca asosyal sıfatını tamamen karşılamış birbirini tanımayan 4 kişinin evrenler arası macerasında bu sefer okura da yer var kim bilir belki bir gün sizde maceracılarımız gibi evrenlere baş kaldırabilirsiniz. Bu hikaye sizi harekete geç...