11

26 11 9
                                    

Bu bölüm sadece biz varızzzz. Kokunun İzi grubunu sevelim ve sayalım canlarrrr🖤 Daha fazla konuşmayıp sizi bölümle yalnız başınıza bırakıyorum.

İyi okumalar!

18.11.2022, 11:40

🐣

"Kimler kimler yuva kuruyor. Ben niye kuramıyorum!?" Arabada son ses çalan ve bir de Yankı'nın sesine maruz kaldığımız araba yolculuğundan bıkmıştım.

Hayaller ve hayatlar, çoğu kitapta böyle derler. Benim hayalim sessizlik ama hayatım Yankı'nın bazen cırtlak çıktığı sesi. Bu kızı nasıl bu gruba almıştık hiçbir fikrim yoktu.

"Benimle bir yuva kur kızım. İki tane çocuk yaparız tamam işte." Başladık mı yine Boran'la birlikte Yankı'nın sesine katlanmaya? Derin bir nefes aldım ve camı sonuna kadar açtım. Sabah soğuğu içeriye dolduğunda, kendi kendime konuşmaya başladım.

notalarınarası kimdi onu araştıyordum. Bulamıyordum ama yapabilecek en iyi ne varsa onu yapmaya çalışıyordum. Of of of. Cidden of.

Soğuk havanın artık içeriye dolmadığını hissettiğimde gözlerimi araladım. Mete üstümden uzanmış camı kapatmıştı. "Kızım üşüyorum diyorum sen daha camı açıyorsun ya!" Gülümsedim ve ona kollarımı açtım. Bir an da sarılırken buz gibi olan vücudunu ısıtma çabam o an başladı. Omzunda uyuyacağını daha doğrusu uyuklayacağını biliyordum. Seviyordu çünkü omzumda uyumayı, uyuklamayı.

"Siz niye sevgili olmuyorsunuz acaba?" Yankı'nın arkaya dönüp sorduğu soru kaşlarımı çatmama neden oldu. "Biz arkadaşız Yankı. Ne gibi bir ilişki yaşayabiliriz söyler misin?!"

"Ne diye bağırıyorsun ki? Sadece bir soru..." Yankı dudaklarını büzüp önüne dönecekken tekrar konuştum. "Sen de her sabah söylediğin soruyu tekrar ediyorsun!"

"Tamam ya özür dilerim." Diyip önüne döndü. Sonra tekrardan arkasını dönüp, "Çok yakışıyorsunuz ama ondan dolayı." Diye mızmızlandı.

Bir Mete, iki de Yankı. Çok çocukça davranıyorlardı ve bunun önüne kimse geçemiyordu. Sinir olmamın tek yanı da Mete'nin bana annesiymişim gibi davranması ve bunu Yankı'nın görememesiydi.

Araba sessizliğe gömüldüğünde derin bir nefes alarak gözlerimi kapadım. Bir süre sonra zaten şirkete gelmiştik ve kapıda bekleyen Korer gözler önündeydi. Güzel bir takım içerisinde olduğundan onu şöyle bir göz alıcılığıyla süzdüm. Bana göre biriydi ve yakışıklı yüzü bana karşı dürüst davranıyordu.

"Korer, selam." Bana gülümseyerek başını sallayan Korer'e öyle bir gülümsedim ki anlam veremediği gözleri arkamdan gelenlere döndü. "Size de selam beyler bayanlar." Hepsi kafasını sallamakla yetindiğinde, içeriye girmek için adımladım ama yapamayınca bacaklarımın kilitlenmiş olması ile yüzleştim. Gözlerim açıldığında içeriye girenler beni umursamadı. Seslendim arkalarında duymadıklarında yerimden kıpırdayabildim.

Ne olmuştu ki az önce? Neden böyle bir şey olmuştu? Anlamamıştım. Hızlı adımlarım onların arkalarından onlara yetişmek için çabaladı.

Onlara yetiştim ve Korer'in koluna tutundum. Bana baktı bir şey demedi, gülümsedi ve önüne dönerek öylece yürümeye devam etti.

Korku içimi deşerken, yutkundum. Bir daha böyle olmaması için ne yapabileceğimi düşündüm. Sanırım en doğrusu bir insanın koluna tutunmaktı. Beni bırakmazdı belki böylece. Bu yüzden tutuyordum ya Korer'in kolunu.

Gözlerimi kapattım ve o sırada Korer'in bana son bir şeyler dediğini duydum. "Ne olursa olsun, stres yapma. Ayakların neden kilitleniyor sürekli, biliyorsun sen aslında."

Kokunun İzi/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin