36: Yasak Büyü

16 5 7
                                    

Soğuk pınar dalgalandı ve güneş ışıkları suyun altına ulaşmadı. Mavi olması gereken su ne berraktı ne de canlı. Siyah saydam bir boncuğu andırıyordu. Mürekkep birikintisi gibiydi.

Başında duran kişi mırıldanıp mırıldanıp durdu.

"Hassiktir, cidden bu başıma gelebilecek en berbat mesele!" Saydam ruh gölete yansıdı ve şu dalgalanırken siyah, cam gibi buğulandı.

Yavaşça ağaca yaslandı.

Siyah ruhu, yani çekirdeği, beyaz ruh parçası... tüm ruh parçaları yok! Onlar olmadan cisimleşemez! Ruh dumanı gibi havada süzüldü ve başını yavaşça indirdi.

Dişlerini gıcırdattı. Ah onun kör öğrencisi! Gerçekten tatlı ve ilginç bir çay konseptiyle geldiğini söylemişti! Nereden bilebilirdi ki kökenini cehennemden aldığını!

Şimdi solgun ruhunu bir arada tutmakta zorlanıyordu! 5 ana ruh olmadan da, temelini alacağı bir şey olmadan bu zaman sınırı vardı ! Dişlerini gıcırdardı ve yavaşça hareket etti. En azından Amanda'yı bulmalıydı!

Ama aniden gelen emiş kuvveti bir anda kendisini çekti ve ortam birden karardı.

Ani alev parladığında gözü yakıcı ışıkla kör olmuş gibiydi. Birden başlayan sonsuz acı çığlıklar, yanarak çatırdayan dallar, bağrışmalar...

Birden önünden koşarak birisi kaçtı. Bir kadındı. Kadını göremeden kara bir silület fırladı. Kadının bedenini canlı canlı yutan bir karanlıktı. Karanlık... gözbebekleri titredi ve afalladı. İnanamadı...

Başını çevirdi. Yavaş bir şekilde, bu kaosun ortasında beyazlar giyinmiş genç bir adam ayak bastı ortama.

Sarı sacları dalgalandı ve bayaz teni cam kadar kusursuzca alevlerin altında parıldadı. O ifadesiz suratı boş bir ifadeyle laos ortamına bakıyordu.

Suskundu ve ruhu ona haklamadan edemedi. Bir ruh ve bir beden. Aynı yüz, aynı şekilde. Aynı tezahürde. "Bu bir rüya mı?" Kaslarını çatarak döndü arkasına.

Burası Amoli.

Harap olmuş bir yer.

Bir zamanlar yıktığı, ardından şahlandırdığı o yer.

Şimdi yine harabeye dönmüştü.

"Hayır, bu öncesi değil" ruhu şiddetle dalgalandı. Burası gelecek!

İnanamadı.

"Ne oluyor"

Anlamadı.

O karmaşanın kaotik anında duyulan sabit ayak seslerine kadar. Başını yavaşça çevirdi, gözbebekleri küçüldü.

"Usta, bunu sevdin mi? Acelen ne, biraz daha tadını çıkaralım yavaşça" soluk dudaklar genişledi, keskin dişler ve odasız gözler.

Gui Jian!

O ince kollarını önünde duran bedene doladı ardından. Başını boynuna gömdü, çılgın bir parıltı gözlerinde yanıp söndü. "Başka ne istiyorsun usta ? İstediğini vereceğim. Bu halde bir daha gitme olur mu ?" Tutulan beden bir kukla gibiydi ve hiç tepki belirtisi göstermedi. Ama kişi istediği cevabı almış gibi gülümsedi.

İnce bir vücut. O kadar zayıf ki kemikleri deriyi yarıp geçecekmiş gibiydi. Keskin elmacık kemikleri ve soluk çatlamış mor dudakları belirginleşti. Gözleri çöktü ve sadece karanlık gözbebeğine yuva yapan yeşil bir sis püskürdü.

Yasaklı sanat...

-Devam Edecek-

Bu kurgunun nereye gittiğini cidden bilmiyorum...

Obsession;i love you 💎 (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin