Bütün gün düşünceler onu meşgul ediyordu. Aslında... nasıl yapacağını düşündü bile.
Ama hala o cesarete sahip değildi ve doğruyu öğrenmeden önce bir süre beklemeye karar verdi. Korkuyordu, illüzyon olduğu anlaşıldığı zaman boşuna umut beslemiş ve hayal kırıklığına uğramaktan.
Bu arada...imparator yine nereye gitti ?!
Düşüncelerine öylesine dalmış ki gözden kaybolmuş!!!
Yataktan kalktı ve odadan fırladı. Bahçeye doğru, lâkin bahçede yoktu.
Yine telâşlanmaya başladı. Gerçekten korkuyordu. Başı dönüyordu ve kendini rahatsız hissediyordu. Gözleri yine kızamaya başladı. Ya yine ölürse? Ustasının ölümü her gece kabusuna giriyordu. Şimdi bile...
Saraya geri girdi ve Amanda'yı gördü, kolunu sertçe tutarak sordu. " Imparator nerede ?" Elleri titriyordu ve Amanda bunu fark ederek ellerine baktı.
"O sarayın taht odasında" Amanda kolunu ellerinden çekti ve ayrıldı. Jian ise taht odasına doğru fırlamıştı. Taht odasının nerede olduğunu bilmeden...
Ilerledikten sonra anladı, endişeden sadece ilerlemiş ve odanın nerede olduğunu bile soramamıştı. Çevresine bakındı ve bir hizmetçiyi gözlerine kestirdi. Hizmetçiye koşarak sordu "Taht odası nerede ?" Nefes nefese kalmıştı.
"Sizi götüreyim" hizmetçi çocuğun imparatora yakın olduğunu bilerek götürmeyi teklif etti ve önden ilerledi.
Büyük ve süslü bir kapı. Yavaşça açıldı ve geniş bir odayı çıkardı ortaya. İmparatoru görünce bedeni gevşemişti. Koşup sarılmak istedi ama duraksadı.
Tahtında oturuyordu, başını sol eline yasladı. Uzun saçlar üzerine ve tahta şelale gibi akmıştı. Bakışlar keskin ve acımasız. Konuşuyordu ama ne konuştuğunu duyamıyordu.
Aşağıda açıklama yapan bir şövalye ve arkalarında...
Diz çöken birkaç düzine insan...
Insanlara bakınca gözleri büyüdü. Bunlar onu kölelik zamanlarında ilaçla güçsüz hale getirerek istediği zulmü yapan kimselerdi!
Imparator tekrar baktı, kalbi çok hızlı çarpıyordu. Onun için mi ? Elbette böyle bir emir vermişti...
Imparator yanında olduğu gibi değildi, ciddi ve keskin bir yüz ifadesine sahipti o an. Kalbi daha da hızlı çarpmaya başladı. Elinin tersiyle ağzını kapatarak bakışlarını kaçırdı.
Imparator...nasıl bu kadar karizmatik olmayı başarabiliyor? Oh...çok yakışıklı...
"Gui Jian" imparator ona seslenince kaçırdığı bakışlarını tekrar kaldırdı. Biraz uzak olduğu için imparator yüzündeki hisleri fark edemese de hizmetçi şok olarak bir iki adım geriye çekildi.
Çocuğun bakışları...çok aşırı tutkulu.
Ona seslenen imparatora ilerledi, ismini tekrar söylemesini isterdi. Kimseyi umursamadan imparatorun bacaklarına çıkıp oturdu ve beline sarıldı. Başını göğsüne gömerek sürttü.
Imparator başını okşadıktan sonra şovalyeyle emir verdi "Dediğim şekilde hareket et. Gidebilirsin ve çıkınca hizmetçilere basit atıştırmalıklar göndermesini söyle."
"Evet efendim" sağ elini yumruk yapıp göğsüne koyarak selam verdikten sonra suçlularla ayrıldı.
Hizmetçi de şokunu atlatamadan ilerledi. Dedikodu çıkarmaya niyeti yoktu, kellesi giderdi.
Odada kimse kalmayınca sadece iki kişinin nefes alışverişleri duyuluyordu.
Jian başını dayadığı göğsün inip şiştiğini hissediyordu ve kalp atışlarını da. İmparatorun kalbi de imparator gibi istikrarlı ve güçlüydü. Biraz hayal kırıklığına uğradı. Kendisinin kalbi hep deli gibi atıyordu ama imparator...
Haksızlık olduğunu hissetti.
Sıcak el başını okşarken tüm olumsuz hislerini sürükleyip götürdü. Keyfî yerindeydi. Nasıl mutlu olmazdı? Bu sadece rüyalarında alabileceği bir lükstü. Başını kaldırınca avucu yanağına indi. Düşünmeden başını avuçlarına sürttü.
Imparator kedi gibi olduğunu düşünerek güldü.
"Keyfin yerinde gibi""Hmm" evet yerindeydi. Seninleydim nasıl olmaz?
Kapı açılarak odaya hizmetçiler girdi. Ellerinde birkaç atıştırmalık ile. Jian yiyeceklere bakarken kendini kötü hissetti. Imparator yiyemiyordu.
'Onca zaman büyüyle beslendikten sonra sindirim organları gelişmedi. Ne zaman bir şey yese ağır gelir ve kendini rahatsız hissederdi. Sıvı dışında bir şey tüketmiyor.' Amanda'nın söyledikleri rahatsızlık vericiydi.
Hizmetçiler ufak bir maşa dizerek selam verdikten sonra ayrıldı.
"Ne oldu? Sevmedin mi ?" Huajin ağır ruh halini hissetmişti.
"Hayır ama sen?" Çocuğun bakışları kalbini yumusatıyordu. Bir an yanakların oldukça esnek olduğunu düşünerek sıktı. " Ben iyiyim geç de istediğini ye"
Yanağı sıkılınca ister istemez kızardı. Kalbi pır pır ediyordu "imparator" sesindeki hassasiyet ve şefkat aşırı özenliydi. "Hadi git de ye" yanaklarından uzaklaştı parmaklar.
Başını salladı ve ağır adımlarla tahtın olduğu yerden indi. Düşünüyordu. Ustasının iğrenmesinden korktuğu için adım atmaya cesaret etmediği doğrudur ama hiçbir zaman sevgisini saklamadı.
Ustasının anlaması gerekirdi, ustası çok zeki ve kolayca tahmin edebilir. Öyleyse niye? Anlamamışlıktan mı geliyordu ? Görmezden mi geliyordu ? Hislerine yokmuş gibi mi davranıyordu?
Doğru ustası o zamanlar ona hiç böyle özel ilgi göstermediği gibi onu umursamadı da. Ama şimdi umursuyordu, niye anlamıyordu ? Niye ona bir cevap vermiyordu
Bakışlarını indirerek gevrek bir kurabiye alıp ısırdı.
Çocuk olduğu için mi ? Ama yaş olarak şuan dünyada bulunan kimse onun kadar yaşlı değildi...
Kurabiyeyi bıraktı.
Tadı aşırı tatsızdı.
Başını eğdi, sessizdi.
Imparator onu çocuk olarak görüyor.
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsession;i love you 💎 (ara verildi)
FantasiBaşlangıç: 08/07/2021 Bitiş: (?) ___ Herkesin bir takıntısı vardır. Öz annesinin asıl takıntısı paraydı. Hayır aslında paranın getirdikleri. O sosyal çevre. Parası olmadan o da var olamazdı. Bir hiçti. Paran kadar konuş durumu. Özgüven boyutu parmağ...