☘️2☘️

372 30 0
                                    

Steve uzun bir süre duştaydı ve yeniden ortaya çıktığında, bariz bir şekilde daha toparlanmış görünüyordu, Tony de kendini kontrol altına almıştı. Steve'e nottan bahsetmeyi planlamıştı ama bunu gerçekten yapmakla karşı karşıya kaldığında, kelimeleri ağzından çıkaramadı. Gerçekten önemli değildi, değil mi? Bunu yapanı bulup hafızalarını geri kazanacaklardı ve o zaman bu garip konuşmaları yapmak zorunda kalmayacaklardı.

Bunun yerine, "Pekala, seçenekler," diye söze başladı ve Steve başını salladı, elini ıslak saçlarının arasından geçirip çılgınca havaya kaldırdı. "Burdan kurtuluruz, tesisi terk ederiz, eve gideriz."

Steve kaşlarını çattı. "Yine de burada olmamızın bir nedeni varsa ne olacak? Birini tehlikede bırakıyor olabiliriz."

"Böyle kalmak daha mi iyi?" 

Steve halıya doğru somurttu, kollarını kavuşturdu ve duvara yaslandı. "Dürüst olmak gerekirse bilmiyorum. Ama kesinlikle burada bir şeyler dönüyor olmalı. Birileri hafızalarımızı bir sebepten dolayı silmiş olmalı. En azından araştırmamız gerektiğini düşünmüyor musun?"

"Yine de kimliğimizi kolayca açığa çıkarabiliriz. Kimliğimizin ne olduğunu bile bilmiyoruz."

Steve'in yanakları pembeleşti. "Biz - uh - gerçekten bir kimliğimiz yok gibi mi? Yani, gerçek isimlerimizi kullanıyoruz - ya da evli isimlerimizi. Sanırım biz… biz sadece biz mi oluyoruz?"

"Ama neden?" 

Steve parmaklarını onun koluna vurdu. "Belki bir görev için burada değiliz..."

"Ne olmuş? Balayımız için mi buradayız?"

Steve kaşlarını çattı.

"Ve neden anılarımız gitti? Daha çok sihir gibi hissettiriyor, biliyorsun. Büyü şu anlama gelebilir -"

"Loki."

"Aynen öyle."

"Loki buradaysa... bunu o yaptıysa, bir sebebi olmalı. Eğer gidersek, bunun dikkatimizi dağıtmasına izin verirsek, tüm tesisi tehlikeye atmış olabiliriz. Dünya'ya son gelişinde sadece birkaç gün içinde yaklaşık yüz kişiyi öldürdü. Eve gidip hikayenin ne olduğunu çözmemiz için geçen sürede, bütün bir kasabayı yerle bir edebilirdi-" Steve sertçe sözünü kesti.  

Tony elini kaldırdı. "Tamam tamam. Anladım. Sorun değil, Steve. Hadi- hadi bunu burada anlamaya çalışalım. Ve kuleye bir mesaj göndermeye çalışacağız. Eğer bir şey yoksa gelip bizi alırlar, eğer gerçekten bir görevdeysek, umarım bize bilgi vermesi için birini gönderebilirler veya kafamıza elektrotlar yapıştırabilirler ya da başka bir şey."

Steve yatağın kenarına, Tony'nin ayaklarının dibine çöktü. "Yapabileceğin bir şey var mı? Yani, bilirsin, bilimsel şeyler…"

"'Bilimsel şeyler' mi?" Tony güldü. "Üzgünüm hayır. JARVIS, birinin bizimle dalga geçip geçmediğini anlayabilir ama internet erişimi olmadan onu bu telefonda göremiyorum ve kuledeki veya zirhdaki sensörlere ihtiyacı olacak."

"Kahretsin, zirh" Steve ona sert bir şekilde baktı. "Kalkanım. Eşyalarımız nerede?"

"Bilmiyorum… Eğer bir şey getirmeseydik, bu, bunun gerçekten - olduğunun bir işareti olurdu…"

Steve yutkundu. "Çiftler tatili mi?"

"Evet. O."

"Bu çok garip," diye sızlandı Steve, başını ellerinin arasına alarak.

"Hey," dedi Tony nazikçe. "Tanrılarla savaştın, beş dakikada yüz kilo kas kazandın ve yetmiş yıl uyudun. Eminim Tony Stark'la evli olmaktan daha garip şeyler yapmışsındır." Tony kollarını iki yana açtı ve Steve ona düşünceli bir bakış attı, ama Tony onun ağzının köşelerinin sırıtmaya doğru seğirdiğini görebiliyordu.

Task/StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin