'3' Going Dumb

148 15 2
                                    

iyi okumalar

***

Saat on ikiyi geçmişti. Bütün binaların ışıkları yavaşça sönerken ikisi karşı karşıya gelmişti boş sokakta.

Minho ve Jisung.

Jisung, rahat bir tavırla elleri cebindeydi. Karşısındaki güçten düşmüş adama bakıyordu. Acı çektiği belliydi fakat her şeye rağmen Jisung'un meydan okumasını kabul etmişti. Asla geri adım atmayan inatçı bir adam olduğunu biliyordu onun. "Geldiğine sevindim" dedi Jisung. Minho zarzor güldü. "Bu fırsatı asla kaçıramazdım. Ne oldu da bu teklifle geldin bana?" dedi ayakta durmaya çalışarak. "Bu acınası halini görünce kazanacağıma yüzde yüz emindim" dedi. Amacı Minho'yu kışkırtmak olmasa da her cümlesi onu kudurtmaya yetiyordu. Minho'nun yüzü nefretle doldu. Yüzündeki sırıtış soldu. "Seni piç..." Sağ yumruğunu gücü yettikçe sıktı ve Jisung'a doğru yavştahn hızlıya doğru koşmaya başladı. Yumruğunda küçük kıvılcımlar baş göstermişti.

Karşısındaki rahat adam sakinliğini koruyordu. Minho'nun hamlelerini ezberlemişti çünkü. Eskisinden daha güçsüz olduğu için ona karşılık vermeyecekti. Hızlı bir hamleyle sola kaydı ve Minho afallayarak boşluğa düştü. Kasları gevşemiş ve bedenindeki kıvılcımlar sönmüştü. Gözlerindeki renk değişimi uzun sürmedi. Boynundaki damarlar kaybolmuştu. Dizlerinin üstüne sendeleyerek düştü. Yumruğunu yere vurarak küfür savurdu. "Sikeyim! Hareket bile edemiyorum" dedi dişlerinin arasından.

Jisung ona yaklaştı ve omzundan tutarak kaldırmayı denedi fakat Minho sertçe geri çekildi. "Siktir, dokunma bana!" Çatallaşmış sesi öfkeli, titrek ve bir o kadar duygulu çıkıyordu. "İşe yaramazım, aptalım..." Kendi kendine söylenmesi Jisung'un canını sıkmıştı. Ona daha da sert uygulayarak Kolunu omzuna atmıştı. "Bırak beni, sikik herif!" diyerek onu itmeye çalışmış fakat ona bile gücü yetmemişti. "Kapa çeneni ve yürü" dedi onunla birlikte ilerlemeye çalışarak.

"Bana acımana ihtiyacım yok seni si-" Sözünü bitirmesine izin vermeden onun kolunu bırakmış ve yere boylamasını izlemişti. Yine dizlerinin üstüne düşmüştü genç adam. Jisung, "Çok sinir bozucusun" derken nefes vermiş ve etrafına bakınmıştı. Minho'nun "Orospu çocuğu" diyerek söylendiğini işitti. Her zaman yapmak istediği şey Minho'ya ders olsun diye onu birkaç saat ıslalatak dövmekti fakat bu halde olması bile ona işkence geldiğini biliyordu. Minho'nun mor saçlarını dibinden tutarak çekti ve kendisine bakmasını sağladı. "Senden ne kadar nefret etsemde burada ölmeni izlemeyeceğim. Ayrıca seni öldürürsem sana iyilik yapmış olurum. Böyle acı çekmeni izlemek daha zevkli" diyerek saçlarını ittirerek bırakmıştı. Kendisi sadist değildi ve birilerinin acı çekmesi ona hiçbir şey hissettirmiyordu. Minho'ya karşı küçük pembe yalanlardı bunlar.

"Neden bana vurmuyorsun?" dedi bu sefer Minho. Jisung tekrar onu kollarından kaldırdı ve yürütmeye çalıştı. "Ben adil dövüşleri severim. Bir dokunuşumla yere düşüyorsun, Aptal-Ho." Minho buna istemsiz gülmüştü. Bu hitap şeklini duymayalı uzun zaman olmuştu. Birkaç yıl önce aralarında bu kadar rekabet yoktu fakat birbirleriyle uğraşmaları doğuştan beri vardı. Minho'nun Ve Jisung'un istekleri zıt düştüğünden beri düşman olmuşlardı. "Kendini benden üstün mü görüyorsun?" Birkaç dakika böyle söylendi Minho. Duymak istediği cümleleri Jisung'dan alamadı.

Onu arabaya bindirip kemerini bağladı. Kendisi de Şoför koltuğuna geçti. Minho'nun gözleri gidip geliyordu sürekli. Yüzü süt beyazı rengini almış, yavaş yavaş nefesler vermeye başlamıştı. Onu kısaca süzdü. "Baş belası." Jisung'un aklındaki ilk plan onu alıp direkt Felix'e teslim etmekti fakat sebepsizce arabayı şehir dışındaki evine sürdü. Evet ondan nefret ediyordu fakat yarın yaşayıp yaşamayacağı belli değildi. Patronlarının bu kadar acımasız olmasına anlam veremiyordu. Evindeki serumlardan verecekti Minho'ya. Biraz olsun yaşam belirtisi vermesini istiyordu.

***

Critter " MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin