'5' CHİLL

131 13 21
                                    

İyi okumalar.

Göz kapaklarını rahatlıkla açıp etrafına bakınmıştı. Dünki eziyetten sonra kendisini aşırı diri hissediyordu. Sanki yeniden doğmuş gibiydi. Başka bir evde uyanınca ilk önce garipsemiş fakat sonradan hatırlamıştı. Küçük bir hafıza kaybı yaşadığını anladı. Jisung'un ona yardım ettiğini düşündükçe ürperiyordu.

Güçleri de yenilendiği için duyuları iki katına çıkmıştı. Evin içindeki farklı kokular Jisung'u hatırlatıyordu ve bu midesinin kalkmasına sebep oluyordu. Onunla ilgili her şey sinirlerini bozuyordu. Bu duruma düştüğü için patronuna ve en çok kendisine kızıyordu. Ayağa kalktığında bir şey fark etmişti. Jisung, evde değildi. Evin bomboş olduğunu hissetti. Erkenden kalkıp gitmişti. Sanki karı-koca hayatı yaşıyormuş gibi bir durum oluşmuştu.

Bu Minho'ya güvendiği anlamına geliyordu. Evi ona bırakması tuhafına gitti. Her yeri altüst edebilirdi yada özel eşyalarını karıştırabilirdi. Sonuç olarak ikisi de birbirinden haz etmiyordu. Onun kuyusunu kazmak için bir fırsattı. Minho, hiçbirini yapmadan evden çıkıp gitti.

***

"Berbatsın!" Hyunjin arkadan moral bozucu tezahüratlar yaparken Felix tekrardan kendisini gerip bir atış daha yaptı. Kurşun şişenin yanından seyirmişti fakat parçalayamamıştı yine. Hyunjin, sinir bozucu kahkahalar atarken Felix sinirle soludu. Elini boş şişeye yöneltip havaya kaldırmış ve ışık hızında Hyunjin'e doğru fırlatmıştı. Hyunjin ise hiç afallamadan, elini bile kaldırmadan boomerang etkisi yaparak Felix'e yöneltmişti. Sarışın çocuk başını yana eğerek şişeden kurtulmuştu.

"Atışlarımla oynamayı kes aptal" dedi Felix silahı çimene atarak. "Ben oynamıyorum. Senin beceriksizliğin." Felix, burnundan öfke soludu. Hyunjin'in yüzündeki sırıtma bir anda yok olmuştu. Atış sahasının girişinden giren Minho'yu görmesiyle oturduğu yerden kalkmış ve Felix'e eliyle işaret yapmıştı. Felix bunu garipseyerek kaşlarını çattı ve arkasına baktı. Minho'yu görmsesiyle nasıl hissedeceğini bir anda unuttu. Onu gördüğüne sevinmesi gerekirdi. Onunla en son telefonda konuşmuş ve daha aramamıştı. Şimdi sapasağlam bir şekilde geri dönmüştü. O yokkenki rahatlığını düşününce biraz korktu.

Minho yanına varmış fakat belli bir mesafe bırakmıştı. "Hyung, sen-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden yüzüne bir yurmuk indirmiş ve Felix'in neredeyse 2 metre geriye gitmesini sağlamıştı. Hyunjin, dudakları aralanırken ikisinin arasına girmemeye karar vermişti. Minho'nun ökesini hissedebiliyordu, bu yüzden oradan hemen sıvışmak istiyordu.

"Ben yokken eğleniyor musun?" Demişti Minho sesini yükselterek. "Ölmemimi bekliyordun? Ben ölümün eşiğindeyken sen ne halt yapıyordun ha?!" Demişti üstüne yürüyerek. Hyunjin Felix'e döndüğünde kendisini toparlyıp Minho'nun karşısına geçtiğini gördü. Minho'nun gözlerinin içine baktı. Hem hayal kırıklığı, hemde öfke vardı. "En son beni umursamıyordun, seni aradığımda açmıyordun. Şimdi gelip ben suçluymuşum gibi üste çıkıyorsun. Neden patronun sana böyle bir ceza verdiğini anladım ama hala aklın başına gelmemiş. Senin gözünde beş para etmez birisiyim değil mi hyung? Beni değersiz gören birisiyle takılamam daha fazla" demiş ve onun yanından geçip hızlı adımlarla gitmişti. Hyunjin'de vakit kaybetmeyerek onu takip etti.

***

Critter " MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin