'7' Lost me

113 6 3
                                    

PVRIS - Death of me

Hyunjin, havluyla saçlarını kurularken yatak odasına geçiş yaptı. Yatağın yanına yürüyüp havluyu Felix'in kalçasına doğru savurdu. "Saat 9 oldu, uyan artık." Yataktaki genç, mırıldanıp yandaki şifonyerden telefonunu aldı ve bir süre kurcaladı. Bir anda başını yastıktan kaldırdı. "Siktir, patrondan mesaj gelmiş" dedi ağzının içinden. Gözlerini ovalayıp karışmış saçlarını geriye attı. "O bana da geldi. Ona çalışmamama rağmen işi düşüyor. Sence de acınası değil mi Yongbok?" dedi sırıtarak Hyunjin.

"Bana o isimle seslenme demedim mi sana?" Demişti kaşlarını çatarak. "Dün gece bir şey demiyordun? Şimdi ne oldu?" Dediğinde sarışın olan onu dinlemiyormuş gibi başını çevirdi. "Yarım saat sonra orada olmalıyım" derken yataktan kalktı, Felix. "Acele etme, duşa gir bu haldeyken" dediğinde altına baktı. Altında bir şey olmadığını görünce Felix aceleyle banyoya adımladı. Hyunjin, gülerek başını salladı ve ceketini üstüne geçirip odadan çıktı.

***

Minho, telefondaki konuma göre terk edilmiş bir binaya gelmişti. Neden burada olduğunu ve neden buraya çağırıldığını bilmiyor, merak ediyordu.
Yine patronun gizemli saçma görevlerinden bir tanesi olduğunu düşündü. Her yer tozla kaplı, pencerelerin bile camı olmayan boş bir mekandı sadece. Arkasından ayak sesleri duyduğu anda tetiklenip savunmaya geçti. Duvarın arkasından Jisung'u gördüğünde şaşırarak "ne işin var burada?" Demişti ve ardından sesi yankılanmıştı. "Patron beni de buraya çağırdı. Bunu anlayacak kapasiten vardır sanıyorum" demişti alaycı ve umursamaz tavırla.

"İki dakika ciddi olabilir misin? Senin çok zor sanırım" demişti ağzının içinden, sonra "İkimizi de aynı yere neden çağırsın? Amacı ne olabilir?" Demişti.

"Sanırım birbirimize düşürüp kavga etmemizi istiyor. Bu patrondan beklenecek bir hareket" dediğinde Minho, anlamış gibi başını sallamıştı. Dediği şey mantıksız değildi. Eğer buraya gelmelerinin amacı buysa Minho seve seve savaşırdı. "O zaman bana karşı sper al" dedi sırıtarak ve pozisyonunu belirledi. Jisung kaşlarını kaldırıp "bekle, bir şey belli değilken bunu yapmamız saçma" Demişti kendisi de savunmaya hazır bir halde. "Çok sorgulama" demiş ve bir hızla Jisung'a yumruk savurmuştu. Jisung ise bunu yememiş, kolunu tutup ters çevirerek diğer eliyle onu göğüsünden geri itmişti.

"Siz ne yapıyorsunuz?" Başka bir ses duyduklarında Minho dengesini koruyarak belini dikleştirmiş ve Karşısındaki Hyunjin ve Felix'e bakakalmıştı. Kendisi bir şey demeden Jisung lafa girmişti. "Sizide mi çağırdı?" diye sordu. Felix başıyla onayladı onu. "Dördümüzü de niye buraya çağırsın?" dedi Hyunjin. "Birbirimizi gebertmemizi istiyor" diye atladı Minho. "Tam üstüne bastın" diye bir ses yükseldiğinde dördü de arkalarına döndü. Önde yürüyen, kendi yaşlarında gözüken bir çocuk ve iki yanında da şaşaalı giyimleriyle duran iki kız duruyordu. Yüzlerinde emin ve alaycı bir sırıtma vardı. "Bunlar kim lan?" diye söylendi Minho.

"Kendimi tanıtayım, adım Yuta Nakamoto. dördüncü seviye" diyerek gülümsedi ve devam etti. "Size neden burada olduğunuzu söyleyeyim, bizimle kapışmak için" dedi ve eliyle soldan başlayarak sağa doğru kendisini sundu. "Onlarda bizden yani" dedi Hyunjin. "Patronun emrinde olan başka kişilerde var" dedi ardından Felix.

"Sandığımdan daha ezik bir grup" demişti yandaki sarışın kız. Önlerindeki dörtlü ilk ne dediğini anlamamıştı. İki kızda birbirleriyle konuşurken arada kıkırdayıp duruyorlardı. Çok geçmeden ikisininde Çince konuştukları bariz belli olmuştu. Önlerindeki adamın ise Japon olduğu isminden belliydi. Dünyanın dört bir yanından denekler olduğunu biliyorlardı fakat şimdiye kadar karşılaşmamışlardı. "Ne sikim konuşuyor bunlar?" diye yüzünü buruşturmuştu Minho. "Bizimle dalga geçiyorlar" dedi Felix. Çincesi ortalama düzeyde olduğu için çoğu cümleyi anlayabiliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Critter " MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin