Fluff
.
Yokohama'da soğuk bir kış günü.
Yaklaşan yılbaşı için herkes noel ağaçlarını alıp küçük anlamlı hediyeler almaya başlamıştı bile.Birlikte kartopu oynayan küçük çocuklarsa huzurun işareti gibiydi adeta.
Fakat sevgili okuyucularım olayımızın geçeceği bu evde huzuru küçük,sessiz bir hapşırık sesi bozuyor.
"Mendilin bitti mi?"
"Yüzüncü soruşun Ed.Hayır bitmedi biterse söylerim."
Koyu kahve saçlı karakterimiz mutfakta sevgilisi için çorba hazırlıyor,ikide bir onu kontrol ediyordu göz ucuyla.Sebebi neden miydi?
Sevgilisi hastaydı..
Tabii ki bu ilk kez hasta oluşu değildi ancak düzensiz beslenmesi üzerine gelen bu soğuk çoktan zümrüt gözlüyü yataktan kalkamayacak hale getirmişti.
Evde yanan şöminenin çıkardığı ses eve nahoş bir hava katıyor,ruhu rahatlatan bir melodi gibi hissetiriyordu sanki.Bu huzurulu sesle beraber çoktan rakun şöminenin önünde kıvrılıp uyumuştu.
Zümrüt gözlerin sahibi ise hastalıktan dolayı düşen enerjisiyle dışarıyı izliyor,uyumaya çalışıyordu.Fakat yağan milyonlarca hatta milyarlarca farklı kristalin birleşmesiyle oluşan o muazzam görüntüyü izlemekten kendini alamıyordu.Bu muhteşem manzarada kim uyumak isterdi ki?
Sevgilisi ise içeriden yaptığı sıcak çorbayı getirmiş,çorba kasesini mendil kutusunun yanına sehpanın üzerine yerleştirmişti.Sevgilisinin alnına narin,sevgi dolu bir öpücük kondurmuştu.Fakat bu sadece onu öpmek için değil ayrıca da ateşini ölçmek içindi.Elbette ki bu zeki dedektifin gözünden kaçmamıştı.
"Ateşim yok."
"Farkındayım aşkım ama birkaç saat öncesinde burada acı içinde kıvranıyordun."
Sevgilisini öyle görmek menekşe gözlüyü birçok duyguyu aynı anda yaşatmıştı.Acı,korku,endişe...
Tanrı'ya o an ne kadar dua ettiğini unutmuştu bile.
"Ama şuan iyiyim."
"Yataktan kalkamayacak durumdasın.Ayrıca çorba içmen lazım."
Zümrüt gözler o an ne kadar enerjiden yoksun gözükse de menekşelere çorbayı içmemek için yalvarır bir biçimde bakmıştı.Sevgilisiyse buna karşılık nazikçe ona bir gülücük bahşetmiş,reddeder bir biçimde kafasını sallamıştı.
Dedektifse buna karşılık adeta istediğini alamamış küçük bir çocuk gibi kollarını birbirine dolayıp sinirli bir biçimde sevgilisine bakmıştı.Fakat bu onu ciddiden çok sevimli göstermişti.
Poe ise o anda sevgilisine sahip olduğu için Tanrı'ya şükretmesinin ne kadar doğru ve haklı olduğunu düşündü.Kesinlikle çok şanslıydı..
"Sen mi yersin,yardım edeyim mi?
"Üşeniyorum."
Sevgilisi mesajı almış gibi çorbadan sakince bir kaşık alıp sevgilisine yeme konusunda yardımcı olmuştu.Çorba bittiğinde ise sevgilisi yastığa iyice gömülüp zümrüt gözlerini ona dikmişti.Bu söyeleyeceği bir şey olduğunun işaretiydi.
"Evet?"
"Seni öpmek istiyorum ama öpersem hastalığım sana da geçer.Yani bu kesinlikle aptallık olur ve ben aptal değilim.Ek olarak kaç gündür başımda beklediğin için doğru düzgün uyumuyorsun bile.Bunu istemiyorum."