Acayip üşenmek ama yine de birşeyler yazmayı denemek bazen çok sıkıcı gelebiliyor diyorsunuz amk yazarı iki haftada bir bölüm atıyor ben böyle şeyin taa amk ama siz yazsanız anlarsınız ne kadar sıkıcı olduğunu ve ben fark ettim ki sikim sonik şeyler yazmak daha hoşuma gidiyor ve öyle komik şeyleri daha çok okuyorum ciddi şeyler hiç bana göre değil gays... Ne boş yaptım aga.
________________________________
-Seni buraya getirmek doğru bir karar mı acaba Lee Minho, bazen senden emin olamıyorum.
Şuan Kore'de fazlasıyla ünlü olan iş adamı gibi gözükse de büyük bar sahibi Han Jisung'a ait olan küçük bir kafedeydik, etrafımız da bize bakan sayılamaycak sayıda insanlar vardı, keşke hepsi Han Jisung'u tam olarak tanıma şansına sahip olsalardı aynı şeyleri düşünürler miydi acaba?
-Benden emin olamadığınız konu nedir bayım?
Konu yine dönüp dolaşıp bana gelmişti, bir hafta daha o lanet yerde kaldıktan sonra babamdan bir bokum fayda alamayacaklarını fark ettiklerinde beni tekrar ait olduğum yere getirdiler, birkaç günlük bile olsa doğup büyüdüğün yerden ayrılmak, boşluk hissini en derinlerde hissettiriyor.
-Borç kapatmak için burada da çabalamazsın değil mi?
Adam bilerek hassas olduğum konuların üzerinde durmakta ısrarcı, babam bile bana bu kadar, 'fahişe' olduğumu ima etmeye çalışmamıştı ama bu adam yaklaşık iki hafta da haddini aşmıştı.
-Şu aptal imaları ne zaman kesiceksiniz cidden merak ediyorum.
-Hiçbir zaman, babanın bedelini sen ödeyeceksin Minho.
-Yeterince başkalarına ödedim zaten.
-Evet, başkalarına ödedin bana değil.
Boynuna yapışıp, nefessiz kalmasını, gözlerinden yaş gelene kadar nefes alamamasını sonra da ellerimde geberip gitmesini istediğim tek insan.
-Beni bırakın bayım, bir işinizi görmem.
-Bunu yanımdayken her saniye söylüyorsun ve benim sana cevabım hep aynı oluyor, seninle işim bitine kadar buradasın, seni tekrar Kore'ye getirdiğime şükür etmelisin küçük fahişe.
Her zaman ki yapabildiğim tek şeyi yaparak sustum derler ya doğru söze ne denir diye, bu adam ne zaman bana 'fahişe' diye seslense, dilimin ucunda olan bütün kelimeler boğazıma düğüm olup orada sıkışıyorlar.
-Bunu dedikten sonra susman ne kadar da duygulandırıcı bir davranış, en azından küçük bir 'fahişe' olduğunu kabul edip yerine oturuyorsun, tıpkı azar yemiş küçük çocuklar gibi.
...
Bazen dil konuşmak istese de kalbe ağır gelen bir kaç kelime sizden çok parça çalar.
^^
Kafeden çıkalı yaklaşık bir-iki saat olmuştu, Han Jisung'un şirketine gelmiştik, tam karşımda beni hiç siklemeden işleri ile ilgileniyordu, işe başlamadan önce de beni tehtitkar bir şekilde uyarmıştı. Neymiş uyumak, birşey istemek, kıpırdamak gerekirse nefes almak bile yokmuş, oldu paşam dizlerimin üstüne çökeyim, kölen olayım, beni oradan oraya sürükle ama ben ağazımı açıp tek kelime etme hakkına sahip olamayayım, hemde ettiğin kırk tane laftan sonra ne güzel hayat ya, Minho kimsenin sikinde değil tabii.
Gözlerim kendini salmaya başlamıştı, bir hafta boyunca uyutmadıkları yetmezmiş gibi bir de şimdi uyutmuyorlar, sikerim lan sizi kimse uykumdan değerli olamaz, kusura bakmayın ama bu sefer kendi irademi uyumaktan yana kullanıyorum, sonuçları da umrumda mı? Bilemem.
İyi geceler Lino, dinlenebilirsin.
-Han Jisung-
İki saattir şirketler arasında olacak toplantı için asistanımdan aldığım özetler ile yaratıcı birşeyler çıkartmaya çalışıyordum ve başarmıştım, önümde duran projeye ben olsam herşeyimi vermek için can atardım, herkes kolay kolay böyle projeleri önümüze koymuyor.
Kafamı bilgisayar'dan kaldırıp hiç sesi çıkmayan Minho'ya baktım.
-Sana uyumamanı söylemiştim ama her zaman denilenin tersini yapman bana babanı hatırlatıyor Lee Minho, babandan ne bir eksiğin ne de bir fazlan var, annen ile hiç bir alakan yok.
Yanımda duran telefondan numara çevirip şoförü aradım, kimse benden kucağıma uyuyan birini almamı beklemesin, birlikte olduğum kadınlardan birini bile kucağıma almadım ben.
Ayağa kalkıp Minho'nun önünde beklemeye başladım, huy olarak babasına benziyor olabilir ama güzelliğini annesinden aldığı çok belli oluyor, Minho bir cennet kadar güzel ve narin, gözlerinde barındırıdığı yıldızlar o nun çevresine olan en güzel armağanı, dolgun dudakları insanların dikkatini üzerine toplamakta bir numara, kediye benzeyen, bir kadının sahip olabileceği yüz hatlarından daha güzel yüzü ve yüzü ile tamamlanmış şekilli vucüdu. Minho Tanrı'nın en güzel şaheseri, o Tanrı'nın tek çıkış yolu, Tanrı'nın tüm saatini ayırdığı, her ince ayrıntısına kadar indiği, insanlardan üstün olan herşeyi ile Lee Minho Tanrı'nın tek mükemmelliği.
Kapının çalması ile dikkatimi kapıya yoğunlaştırdım, tabii sadece işitme olarak gözlerim hala Minho'nun üzerinde takılı kalmıştı, bunun farkında olmama rağmen bakışlarımı güzel yüzünden bir türlü alı koyamıyordum. Sonunda kendime gelip yanımda ki şoförüme dönüp, gözüm ile Minho'yu almqsını işaret ettim ve arkama bakmadan odamdan çıktım.
Bazı sözleri yerine getirip herşeyden elimi çekmem gerekiyordu ama bunu yapmak Dünyadaki çoğu şeyden daha zor olacaktı.
Arabaya önden binip kafede ki insanlar yüzünden binanın önünde duran birkaç papariziyi umursamadan arkada kalan ikiliyi beklemeye başladım, o sırada kamere ile şoförümü çekmeye çalışan adamlar tanımadıkları yüz ile durmuşlardı, evet, Kore, benim yanımda ilk defa Minho'yu görecekti ve bu alışıldık birşey değildi, hiçbir şeyde dikkat veya disiplin gerektirmem, özel hayatımı iş hayatımla hiç bir zaman bir tutma, şimdi ise özel hayatım ile iş hayatım birbirne karışmak üzereydi.
Kapı açılıp kapandıktan sonra ön kapıda aynı şekilde açılıp kapanmıştı, şimdi ise evime doğru ilerliyorduk, Minho ne kadar da şanslı benimle yaşayan çalışanlardan sonra evimi görecek ilk ve tek kişiydi.
Hala uyuması beni şaşırtmıştı. Acaba ne yaptılarda çocuğa bu kadar yoruldu, hepsi birer cezayı hak edecek şeyler yapmış olmalılar.
Lee Haeun
O na iyi bakıyorum anne aklın kalmasın.
10.42Lee Haeun
Teşekkür ederim oğlum.
11.28__________________
Ölmüşko
💕💕
251122
ŞİMDİ OKUDUĞUN
money after sex
FanfictionBana seninle olan ilgili herşeyi ver, diğerleri gibi görmemezlikten gelmeyeceğim. ig// linosshoneyy