üç

3.4K 141 155
                                    

İyi okumalarr

____________________________

Gitmeme izin vermemişlerdi, neredeyse iki gündür aynı odanın içinde boş boş etrafı izlemiştim, bana iyi davrandıklarını söyleyemem, patronları burada olmadığı için hepsi kendini patron beğlemiş gibi duruyordu.

Yemek yedirtmemişlerdi, hatta yemek getirdikleri zaman, beni aşağılamış geri siktir olup gitmişlerdi, hayatım boyunca alıştığım bu davranış şekilleri beni hiç şaşırtmadı, bana kalırsa bütün insanlar hem beyin olarak hem de iç pislik olarak aynılar. Kimsede sevgi duygusu denen birşey yok, saygı desen o hiç yok, insanın kendisine saygısı olmalı ilk önce. Kendisine saygı duymayan biri karşısındakine neden saygı duyma gereksinimi duysun ki?

"E küçük adam nasılsın?"

Buranın tek merhamet sevgisini hissettirebilen adamı, yol arkadaşlığımı yaptığını düşündüğüm, cidden işinde saygıya çok önem veren, benim gibileri küçümsemekten yana olmayan bir kişiliğe sahip. Patronuna duyduğu saygı gözle görülebilecek kadar büyük.

"Kaçırılmış biri nasılsa sanırım öyleyim."

"Buradakiler rahatsız ediyor mu?"

Eğer 'evet' der isem belki de dayak yeme ihtimalim bir iken ikiye çıkardı, bunu düşünerek kafamı 'hayır' anlamında salladım. Ne kadar 'hayır' desem bile yüzümün çöktüğüne emindim, salak olmayan biri ters giden birşeylerin olduğunun kolayca farkına varırdı ve bu adam göründüğünden daha fazla zekiydi.

"Bana yalan söyleme."

Tek kaşı hava da, sorgular bir sima vardı yüzünde, dedim işte bu adam gereğinden biraz fazla zeki.

"Herşey iyi bir sıkıntı olduğunu zannetmiyorum, biraz aksiyon olsun bana da her gün aynı şeyleri yaşamak çok sıkıcı geliyor artık."

"Patron gelicek bugün."

"Adı ne sizin bu patronun?"

"Han Jisung, karanlıklar kralı."

Ufak bir kahkaha patlattığım sırada adım sesleri kahkahama eşlik etmeye başlamıştı, iti an çomağı hazırla mı demeliyim, yoksa iyi insan lafının üstüne gelir mi demeliyim?

"Ne kadar da çabuk alıştın buraya, istersen geldiğin yere geri dönebilirsin."

Arkamda olan adamın yüz ifadelerini veya yüzünü göremediğim için ciddi olup olmadığını bilmediğimden birşey diyemedim.

"Bende aynı şekilde düşünmüştüm, kim sana bu kadar iyi bakabilir ki, değil mi?"

İyi bakmak? Babam bile bazen bana daha iyi bakıyor.

"Bayım, siz burada yokken adamlarınızdan haberdar oluyor musunuz?"

Boku yemezsek iyidir Lino.

"Elimden geldiğince evet."

"Bence bu konuda daha dikkatli olmalısınız, elbette size karışmak haddime değil ama burada yerinize göz koyan çok kişi var, veya size o kadar çok özenmişler ki aynı sizin gibi davranmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar."

önüme gelen beden ile kafamı kaldırdım, rüzgar kadar soğuk bakışlar, beni mavi sulara gömmeye hazırlanıyorlardı.

"Ne yapmam gerektiğine kim karar vermeni söyledi?"

Kafamla arka tarafta duran adamları işaret ettim.

"Onların davranışları."

Tek bir el işareti ile odada sadece ikimizin kalmasını sağlamıştı.

"Ben yokken ne olduğunu düzgün bir şekilde anlat bana."

"Saçmalıyorlar işte birşey yapmak zorunda değiller ya."

"Anlatıyor musun yoksa zorla mı öğreneyim?"

Bir nefes verdim, bu adam cidden istediğini almadan bırakmıyor, biri buna Dünya'nın sadece onun etrafında dönmediğini hatırlatmalı ve bu iş bana kalıyor, Han Jisung adam olmadan rahat nefes alamam.

"Pislik gibi orta da dolanıyorlar, getirdikleri yemekleri üzerime döküyorlar, beni bir dövmedikleri kaldı, siktiğimin hepsi aynı bok, birbirlerini kopyalamaktan başka birşey yapmıyorlar, senmiş gibi davranmaya çalışıyorlar ve bundan daha fazla igrenç ve aptalca şeyler, oldu mu?!"

"İlgileneceğim."

Evet ilgilenirsin amk, hiç sikinde değilmiş gibi dinleyip 'ilgileneceğim' demek de ayrı bir fantazi tabii.

Kapının kapanma sesi ile birlikte bende bakışlarımı kapıya çevirdim, siktiğim odasında esir gibi hayat yaşıyoruz.

^^

Dışarı da bağarış sesleri yükselmeye başlamıştı, cidden ilgileniyordu. Bana kalsa siklemez, dinlemezdim bile, adam işine ne kadar bağlıysa artık.

Kapının tekrar açılması ile iki gündür burada olan belirli kişiler içeri girdi.

"Bana hangileri olduklarını söyle Lee Minho, ya da hepsi ölsün senin kararın."

İşine mi değer veriyor yoksa bana mı? Ne saçmalıyorum, bana kim değer verir ki?

"Söylediğim kişi de ölücek?"

Bu Dünya'da sadece sen zeki değilsin Han Jisung.

"Evet, uzatma ve bana bir isim söyle zor birşey olduğunu düşünmüyorum tabii vicdanın el verirse, söylediğin isim gözlerinin önünde hayatına veda etmek zorunda kalacak, ne kadar üzücü bir durum."

"Bunu ne için yapasınız ki, benim sözümle birinin hayatını çalmak zorunda değilsiniz."

Sinirlendiği her halinden belli oluyordu, dilini yanağında gezdirdikten sonra, hiçbir hissi belli etmeyen gözlerini gözlerime sabitledi.

"İstersen sende ölebilirsin, senin sözüne bakarak mı hareket ettiğimi zannediyorsun?"

"Evet, benimle konuşmadan önce böyle bir fikriniz yoktu diye biliyorum bayım, canınız sıkılınca adam mı öldürüyorsunuz yoksa?"

"Psikopat olduğumu falan düşünüyorsun herhalde, seni önemsediğim de yok kafanda saçma şeyler kurmaya kalkışma sakın, anlattığın gibi birkaç pis adamın benimle aynı yerde hava solumasını istemiyorum."

Önümde duran beş adamı incelemeye başladım, 'hepsi' de diyebilirdim ya da hiçbir şey demeyip yine hepsinin ölmesine izin verebilirdim. Yalan söylemek kötü birşey olduğu için susmayı tercih ettim, hepsi suçluydu nasıl olsa.

Han Jisung, sabırsızlığını belli etmek istercesine nefes verdi ve yanında duran adama hitaben konuşmaya başladı.

"Hepsini öldür."

Gözümün önünde hepsi kanlar eşliğinde yere serildiler, kötü birşey yapmış olma ihtimalim vardı ama bu saatten sonra birşeyi sikime takmak eyleminde bulunmayacağım.

^^

Bu kadar
Hata varsa önemsemeyin lütfen
💕💕

201122

money after sexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin