onsekiz

650 37 27
                                    

Arkadaslar yazmaya cok usenşyoruk ya turkce kaymıs zaten bi de acayip derece de yandım kıpırdıyamıyprum resmen bi daha havuza falan girmem ben amk neyse iyi okumalar artık he zaman yayınlarsam... 🤎

________________

ARKADASLAR SINA BAKIN KAFAYI YİYPRUM ELİM AYAGİM TİTRYO ZATEN BU MOMENTI ASMIS DURUMDA DEĞİLİM SOYKE SEYKER YAPIP DURMAYIN LUTFEN ZOR DURUMDA KALIYORUM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ARKADASLAR SINA BAKIN KAFAYI YİYPRUM ELİM AYAGİM TİTRYO ZATEN BU MOMENTI ASMIS DURUMDA DEĞİLİM SOYKE SEYKER YAPIP DURMAYIN LUTFEN ZOR DURUMDA KALIYORUM....
neyse iyi okumalar bu sefer ciddiyim.

________________

Neredeyse aradan bir saat geçmişti ne Chris'ten haber vardı ne de Lee anne uyumuştu, ne kadar su versem reddetmişti en sonunda dayanamayıp zorla içirecektim ama sadece sabrediyordum.

"Nerede kaldı bu Chris?"

"Bilmiyorum ki, aramadı da."

"Han Jisung içimden bir ses bu işin ucunun sana dayandığını diretiyor umarım öyle değildir buradan leşin bile çıkabilir ve şuan sadece tanrıya dua etmelisin ki Lee Minho sapa sağlam burada olsun."

"Merak etme Lee anne, Chris halleder."

Bu kadın böyleydi her şey ben ona söz verene kadar güzeldi ve bir gün karşıma geçip, "Han Jisung her güzel şeyin bir sonu vardır, bir şarkı yazmaya kalkarsın başı çok güzel olur ama sonunu beğenmediğin için her şey eline yüzüne bulaşır. Her şey şimdiye kadar güzeldi tıpkı ilk oynadığın oyunlar gibi ama sonrasını göze alman gerekiyor, anneni ve babanı unutamazsın onların ölümüne göz devirip benim anneliğimde gölge bulamazsın, küçüksün biliyorum ama akıllısın, her zaman ağla bu kelimelerim her aklına geldiğinde ağla çünkü kolay kelimeler değil bunlar. Bana söz vereceksin Jisung, asla aşık olmak yok özellikle de içinde volkanların patlamasına sebep olacak birine aşık olmak yok, senin tek vasfın Lee Minho'yu bulmak ve sonrasında her şeyi geride bırakıp gitmek, bunun için buradasın, senin yapabileceğin tek şey bu çünkü beceriksiz ve şanssız bir çocuktan ibaretsin." Belki o zaman bu kelimeleri idrak edememiştim ve cidden her aklıma geldiğinde ağlamıştım ama şimdi aklıma geldiği gibi içimde ki öfke ilk zamanlar gibi alevlenmeye başlıyordu. Aslında Lee anneyi hiçbir zaman sevmemiştim nedeni ise bariz ortadaydı, o da beni sevmemişti onun amacı oğluydu benim amacım anne kokusu ve şimdi ikimizde istediğimiz şeyleri almıştık, geriye ölüm kalmıştı, Lee anne de cezasını çekmek için ilk sırayı benim için dolduracaktı.

"Lee anne sence de aptal rolünü iyi üstlenmiyor musun?"

"Han Jisung, sakın o ağzını açma bile."

"Haklıyım, benden istediğin her şeyi aldın, istediğin her şeyde oğlun değil miydi zaten? Şimdi bu zamana kadar yaşlandığın yere geri dönmelisin."

"Nankörlük mü edeceksin yani?"

"Hayır Lee anne, senin bana yaptığını ben biraz daha farklı şekilde sana yapacağım sadece bana güven."

Biraz paniklemiş gözüküyordu çünkü beni en iyi o tanıyordu, yapmak istediğim şeyi yapmaktan çekinmeyeceğimi o da biliyordu.

Lee anneyi arkamda bırakıp yukarı kata çıktım, kendi odama girip bir bez ve eter alıp tekrar aşağı indim. Lee anne beni görmeden eter'i çok az olacak şekilde beze döktüm.

"Anne."

"Han Jisung aklından ne geçiyor bilmiyorum ama sen bana her zaman anne demezsin, güzel oğlum sil aklındakini gel adam akıllı oturalım şurada zaten içim içime sığmıyor bari sen böyle yapma."

Şimdi güzel oğlum olduk he? İşte klasik Lee anne, tehlikeyi sezdiği anda ortadan elini ayağını çekmeye kalkar ama ben bu sefer kararlıydım.

Hemen öne atılıp Lee annenin boynundan tuttum daha sonra hemen bez ile burnunu ve ağzını kapattım, bir iki saniye sonra bayılmıştı Lee anneyi koltuğa uzandırıp içinde uyku ilacı olan sudan biraz içirmeye çalıştım, ağzına girdiği sürece işe yarardı ve su yeterinden fazla girmişti.

Anahtarı alıp evden çıktım ilk arka bahçeye gidip oranın da kapısını kilitledim daha sonra Minho'yu bıraktığım yere doğru koşmaya başladım eğer cidden başına bir şey gelirse ben değil Lee anne korkmalı.

Hızlıca mahallenin başına geldiğimde Chris'i gördüm.

"Jisung, yok!"

Ne demek yok, Minho'ya güvenmemeliydim. Kanında delicesine akan babasının pis kanına rağmen ona güvenmiştim ve bu iki olmuştu. Lee Minho bir daha burnunun dikine gidip beni dinlemezse bin yıl çekeceği var.

"Her yere baktın mı?"

"Buraya baktım ama üst sokağa bakmadım daha."

"Yürü gidelim beraber arasak daha hızlı buluruz."

O benim arkamdan, ben önden hızlıca üst sokağa girdik burada da değilse biri aklını çelmiş olabilirdi.

"Lee anneyi ne yaptın?"

"Bayılttım, daha iki gün uyanmaz."

"Lee anne bu Jisung, onun sağı solu belli olmaz bir bakmışsın arkamızda."

-Arkanızda annem olmayabilir ama benim olduğum kesin.

"Minho!"

Hızlıca arkamı döndüm, Lee Minho perişan bir şekilde bize bakıyordu. Ben soramadan Chris neden böyle olduğunu sormuştu.

"Neyin var?"

-Kovaladılar beni.

"Kim?"

-Gidelim, öyle anlatırım.

"Tamam, hadi."

Minho'nun yanına gidip biraz saçlarını düzelttim ve alnına öpücük kondurdum en azından iyiydi her zaman ki güzelliği ile karşımda duruyordu ve benim için önemli olan da buydu.

^^


Bence yeterli bu bölümü neredeyse yazmaya bir hafta önce yazmaya başladım ve daha yeni bitirdim çok iyiyim dime bence de neyse hata varsa gormezden gelin görüşürüüüzzz^

210723

money after sexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin