0.9

2.3K 73 5
                                    

Selaaam, biraz beklettim ama vize haftamdı kusura bakmayın aşkolar.🫶

Bu bölümü yaklaşık üç kere yazdım. Kendi kendine silindi, kayboldu bir türlü bulamadım. Daha fazla uzatmamak için hemen yazdım ama biraz kısa oldu galiba. Neyse hadi iyi okumalar, sizi seviyorum.

Vote'layıp, yorum atmayı unutmayın. ❤️

Medya: Tekila

***

Ağabeyim kapıya doğru gittiğinde, ben de kızlara bakakaldım. Borga Ağabey, yanımdan geçip kapıya doğru yürürken ben de hemen onun peşine takıldım. Arkasını dönüp, hızlıca bana baktı ve önüne döndü. "Hoş geldin Bahar." dedi kafasıyla selam vererek.

Kapıda, oldukça büyük duran sarışın bir kadın vardı. Yaşı büyük ihtimal ağabeyimden birkaç yaş büyüktü. Güzel bir kadındı fakat, yüzünde garip bir şey vardı. Sempatik ve tatlı biri değildi. "Hoş buldum Borga ya, hava ne kadar soğuk sevgilim ya değil mi?" dedi ağabeyime montunu uzatırken. Ben şok içinde olanı biteni izliyordum. Ağabeyime bakmak istemiyordum çünkü göz göze geldiğim an anlardı ne olduğunu. O yüzden ona hiç bakmadan, kadına döndüm.

"Sezin." dedim samimiyetsiz bir gülümseme takınıp, elimi uzatırken.

"Dur hayatım, bekle." dedi, montunu alıp vestiyere götüren ağabeyime. Elindeki çantayı da ona uzatırken daha sonra, bana döndü. "Ah, Sezin! Ne kadar da küçüksün güzelim." Bana doğru gelip sarılırken, en az bir metre olan tırnaklarıyla bir cadı gibi görünüyordu. En sonunda Bahar bana sarılırken, ağabeyimle göz göze geldim. Bana gayet normal bakıyordu. Anlamamıştı, neyse ki.

Kendimi geri çekip, vestiyere yaslandım. "Memnun oldum." dedim samimiyetten oldukça uzak bir şekilde.

"İçeri geçelim isterseniz." dedi Borga Ağabey, bana bakıp eliyle salonu göstererek. Onu onaylayıp, önden yürüdüm. Ağabeyim bu kadınla nasıl beraber olabilirdi? Ona uygun biri değildi. Herkes istediğiyle olsun tabii ki ama ne bileyim, bu da olmamalı.

"Selaam!" dedi Bahar, salondan içeri girer girmez.

Maral ve Ece yerinden zıplayarak, birden koridordan içeri giren Tekila da korkmuştu. Ne bağırıyorsun ablacığım yani?

"Korkma." dedim eğilip Tekila'yı kucağıma alırken.

"Ay Borga, bu köpeği hala sahiplendirmedin mi sen?" dedi Borga Ağabey'e bakıp, aynı zamanda da Tekila'ya bakıyor ve yüz ekşitiyordu.

"Pardon?" dedim önüne geçip. "Ne zararı var hayvanın?"

Borga Ağabey ve ağabeyim önüme geçerken, "Kapı çalıyor!" dedi Ece ve ayağa kalktı. "Ben bakarım."

Borga Ağabey, beni kolumdan tutup mutfağa götürürken Tekila kucağımda huysuzlanıyordu. "Ne dediğini duydun mu?" dedim, Tekila'ya bakarak.

"Duydum Sezin, korkabilir neden bu kadar yükseliyorsun?"

Sinirli bir şekilde gülüp, tezgaha yaslandım. "Eğer Tekila'yı sahiplendirmek gibi bir fikrin varsa, ben alabilirim. Hatta bence, direkt bana ver. Bizde yaşasın artık!" dedim ve Tekila'yı yere bıraktım.

"Ne saçmalıyorsun Sezin?" dedi aynı şekilde karşımdaki tezgaha yaslanarak. "Onu sahiplendirebileceğimi mi düşünüyorsun?"

"Ah yok," dedim ve ellerimi havaya kaldırıp, indirdim. "Ben artık sizi hiç tanıyamıyorum. Biriniz gidersiniz asla kendine yakışmayan, beyni bile olmayan bir kadınla beraber olursunuz. Diğerinizin ne halt yediği belli bile değil. Yarın bir gün, sahiplendirirsin sen. Hiç şaşırmam."

HRİDAYEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin