"Sana diyorum!"
"Bağırmayın lütfen."
"Bağırmayayım mı?" Hala sesindeki yüksek tonlamayla gözlerimi sakince açıp kapattım.
"Hala bağırıyorsunuz."
Açılan dudaklarını kendini durdurmak adına dişlediğinde gözledini kapattı ve göğsünü genişletecek bi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Giriş Bölümü: Berdeli yeni bir berdelle kapatmaktan bahsetmişti.
☽☼☾
Saçlarımı geriye ittirirken başımı karnıma doğru çektiğim dizlerime yasladım. Normalde zor durumlarda zehir gibi çalışan aklım bu defa beni yarı yolda bırakmış, işin içinden çıkma yolunu bulamıyordum. Aslında içerisine düştüğüm durum benimle alakalı bile sayılmazdı. Damın üzerinde benimle beraber bulunan diğer iki kişiyle ilgiliydi ama onlar şu anki konumlarını dahi umursamadan birbirlerine kur yapmakla meşgullerdi. O iki kişiden biri benim kardeşim olurken diğeri ise ben dahil herkesten yıllardır saklamayı başardığı ve sırf çıkmaza girdikleri için benimle tanıştırmak zorunda kaldığı sevgilisiydi.
Hilal Dağlı, Mardin'in en büyük aşiretlerinden biri olan Fazıl Dağlı'nın torunlarından biriydi. Asaf'la olan üç yıllık ilişkilerini damın üzerindeyken damdan düşer gibi aniden öğrenme sebebim ise Hilal'in aşiretler arası berdele kurban gidecek olmasıydı.
Dağlı ve Akşit aşiretleri soylarını berdel yoluyla pekiştiriyorlardı.
"Abla hala aklına bir çözüm yolu gelmiyor mu? Saat geç oldu, Hilal'in birazdan gitmesi gerecek."
Yüzümü bastırdığım elimi kaldırıp kıstığım gözlerimle Asaf'a baktığımda yanındaki kızın tedirginliğine karşın daha rahat duruyor ve sevgilisinin saçlarıyla oynuyordu. Bu rahatlığının sebebi onları kurtaracak bir plan yapacağıma dair umudu olsa da en ufak fikir dahi dolmayan aklım, kendime sinirlenmeme sebep oluyordu. Birkaç saattir neredeyse çıt çıkarmadan oturuyor ama ortaya mantıklı tek bir çözüm atamıyorduk.
Sadece dört günümüz vardı.
Eğer dört gün içerisinde bir çözüm yolu bulunamazsa Hilal, Mardin'in Akşit aşiretine gelin olarak gitmenin ilk adımını atmış olacaktı.
"Gizlice kaçıp evlenmeniz dışında bir çözüm bulamıyorum." Üçümüz de bu fikrin ne kadar tehlikeli ve riskli olduğunu bilsekte gözlerim üzerlerinde gezerken devam ettim. "Yumurta göte dayanmadan önce haber vermiş olsaydınız, bir şekilde halledebilirdik. Hilal'i isteyen taraf biz olurduk ama babamın ağalığı iki köklü aşiret arasında hiçbir işe yaramaz. Onların verdiği karardan sonra yüzüğün parmağa geçmesine bile gerek yok. Hilal sözlü sayılır."
Doğrudan Hilal'e bakan gözlerimi çekmeden üzerinde beklettiğimde başını olumsuzca sallarken ay ışığı ıslanan gözlerini ortaya çıkardı. "Böyle bir şey yaparsam ailem beni affetmez." Diğer ihtimal hakkında hiçbirimiz konuşmuyor, aslında sonu etkileyen en büyük ihtimal o iken ondan söz etmiyorduk. "Sözleneceğimiz neredeyse tüm Mardin tarafından duyuldu, hazırlıklar tamamlandı." Sonlara doğru sesinde oluşan kırılmayla Asaf Hilal'i göğsüne çekse de o sayıklarcasına devam etti. "Eğer Asaf'la kaçarsam ailemin adını lekelemiş sayılırım. Asaf, ben bunu yapamam."
